Ortadoğu'yu araştırdı. Oradan yayılan acı, Rachel'i Gazze'ye çekti. Ve 16 Mart 2003'de bir İsrail buldozeri tarafından ezilerek katledildi. Anne ve babası, Rachel'i ETHA'ya anlattı.
DERYA OKATAN / ETHA
Gazze'de bir Filistinli ailenin evini korumaya çalışırken İsrail buldozeri tarafından öldürülen Rachel Corrie'nin ailesi, ETHA'ya Rachel'i, O'nu Gazze'ye götüren duyguları anlattı. "Benim Adım Rachel Corrie" adlı oyunun galası için Türkiye'ye gelen Cindy ve Craig Corrie, İsrail devleti ve Savunma Bakanlığı hakkında açtıkları davaya ilişkin de bilgi verirken, ABD'nin tutumunu eleştirdi.
İşte Rachel'in anne ve babası Cindy ve Craig Corrie ile yaptığımız söyleşi...
Biraz Rachel'i anlatır mısınız? Savaş karşıtı mücadelesi ya da Filistin'e olan ilgisi, nasıl ve ne zaman başladı?
Craig Corrie: Savaş karşıtı meselelerle ilgisi küçük bir kızken başladı. Rachel 16 yaşında, lisedeyken Rusya'dan bir kız gelmişti. Rusya'nın uzak, doğu bölgelerinden. Yanlış hatırlamıyorsam kız iki ay bizim evimizde yaşamıştı. Sonra Rachel onun memleketine gitti ve 6 hafta orada yaşadı. Böylece Rachel onun evinde, ABD'nin en büyük düşmanının topraklarında misafir olmuş oldu ve orada misafirperverlikle karşılanmış. Bu noktada Rachel, insanların bize öğretildiğinden tamamen farklı olduklarını gördü. O yüzden öğrendiklerimiz ve gerçek arasında büyük bir farklılık olduğunu düşünüyorum.
ORTADOĞU'DAN YAYILAN ACI, RACHEL'İ ORAYA ÇEKTİ
Filistin'e gitmesi bakımından, ABD'ye yönelik 11 Eylül 2001 saldırılarında bunun neden gerçekleştirildiğini öğrenmeye çalıştı. "Birisi neden ikiz kulelere ve dünya ticaret merkezine saldırsındı?" Ve onun işgal karşıtı hocalarından birisinin, Bayan Simone'un üzerinde derin etkisi olduğuna inanıyorum. Rachel'e Filistin'deki durumla ilgili bir şeyler öğretti. Bazı insanlar 2002 yazında Filistin'e, Gazze'ye gittiler. Rachel bunu duydu ve kendisi de oraya gitmeye karar verdi. Oradaki durum üzerine incelemelerde ve çalışmalarda bulundu. Ancak tüm bu çalışmalarının kendisinin oradaki gerçekliği anlaması için yeterli olmayacağını söyledi. Bence Filistin'deki durum, Ortadoğu'dan yayılan acı, Rachel'in gitmesinde etkili oldu. ABD'nin Irak'a yönelik saldırısı ki Rachel buna çok karşıydı... ABD'nin Filistin ve İsrail'deki etkisi İsrail'in kuruluşundan beri sürüyor. Orada olanlarda, ABD'nin büyük sorumluluğu olduğuna inanıyordu.
İsrail'e karşı açtığınız davada son durum nedir?
Craig Corrie: Rachel öldükten iki sene sonra dava açtık. Fakat 10 Mart 2010'da başladı. Bizim tanıklarımız Mart'ta dinlendi. Mahkeme daha sonra Eylül başına ve sonra da Aralık'a ertelendi. Aralık ayında İsrail'de savcılar greve gitmişti. Grev bitti ama o tarihten beri bir gelişme olmadı. Hala ifadesi alınmamış 6 İsrail tanığı var. Bu çok önemli çünkü bizim avukatımızın yemin altında soru sorması için bir fırsat. Yargıçların bu sene içende karar vereceğinden şüpheliyim. Kararın ardından, kim kaybederse bir üst mahkemeye başvuracaktır.
'KIZIMI ÖLDÜREN BULDOZER BENİM VERGİMLE ALINDI'
Her birimizin burada sorumluluğu var. Buldozer operatörü, Rachel'i gördüğünde durabilirdi. Ondan böyle bir şey istenmeyebilirdi, emir verilmeyebilirdi. Bir askeri savaşa gönderdiğinizde ondan ne bekliyorsunuz, bunu sormamız gerekiyor. Biz başka insanlardan istediğimiz şeylerden de sorumluyuz. İsrail ordusunun büyük sorumluğu var. Onların Refah'ta evleri yıkmaya hakkı yok. İsrail'e kaynak sağlayan ABD'nin sorumluluğu var. Ben oy veren bir ABD vatandaşı olarak sorumluyum. Benim verdiğim vergiler, kızımı öldüren buldozerin alınmasında kullanılıyor. Belki de 'Rachel'in ölümde kim sorumlu'dan, 'bu durumu nasıl daha iyi hale getirebiliriz'e kaydırmamız lazım.
'HEM RACHEL, HEM DE FİLİSTİNLİLER İÇİN...'
Cindy Corrie: Bu davayı açmamız tabi ki öncelikle Rachel için. İkinci nedeni de biz bunu yapabiliyoruz ama yapamayan bir sürü Filistinli var.
Mahkemede İsrail devletinin ve sanıkların tutumu nasıldı?
Craig Corrie: Ben buldozer operatörünü mahkemede dinledim. Olayın saat kaçta olduğu, günün hangi diliminde gerçekleştiği ile ilgili bilgisi yoktu. Yani sanki onun için Rachel'i öldürdüğü gün, herhangi bir gündü. Olayın ne kadar korkunç bir olay olduğunun ayırdımında olmaması, bizim için kabul etmesi çok zor bir durum. Onun hapse girmesi, çocuklarının babasız kalması bana bir fayda sağlamayacak. Ben aslında Güney Afrika'daki gibi hakikat ve uzlaşma sürecini tercih ederdim. Bunun için öncelikle gerçeklere ulaşmamız gerekiyor. Ve her birimizin bu olaydaki rolümüzü anlamamız gerekiyor. Sonra da bir araya gelip iyileştirme yaratmamız gerekiyor. Şu an gerçeklere ulaşmaktan bile uzaktayız.
Cindy Corrie: Biz, buldozer kullanıcısını görmedik, ifadesini ekranın arkasından verdi. Onun sadece İbranice konuşmalarını duyduk. Dört saatin üzerindeki ifadesi sırasında hiçbir pişmanlık duymaması, bizim için çok üzücüydü. Kafası çok karışık gibiydi. Askerler, üst düzey askerlerin kurbanı gibi geliyor bana.
İsrail'deki sisteme göre, askeri soruşturma olduğu için dava açılmadı, bizim dava açmamız gerekiyordu. İsrail'de böyle olaylar olduğu zaman, nadiren de olsa bir veya iki asker soruşturuluyor ve bunlar alt rütbeli askerler oluyor. Biz İsrail hükümeti ve Savunma Bakanlığı'na dava açtık, buldozer kullanıcısı ve yanındaki yardımcısına dava açmadık. Mahkeme sürecinin ilerlemesi çok iyi oldu; sistem hakkında bilgi sahibi olmuş olduk. Üst rütbelilerin sorumlulukları hakkında bilgi sahibi olmuş olduk. Ayrıca İsrail'deki askeri soruşturma sürecini de öğrenmiş olduk. Size bir örnek vermek istiyorum. Rachel'in soruşturmasını yürüten yetkililerden birisi, İsrail olarak Gazze'deki herkesle savaş halinde olduklarını söyledi, aktivistlerin de buna dahil olduğunu söyledi. Bu; Rachel'in önünde durduğu evin içindeki beş çocukla da savaş halinde oldukları anlamına geliyor. Biz bu mahkeme sürecinde bu tür şeyler söyleyebileceklerini, itiraf edebileceklerini açığa çıkarmış olduk. Bence bu çok önemli. Bunu yapabildiğimiz için çok mutluyum.
ABD ISRARCI VE KARARLI OLMADI
Rachel öldürüldükten sonra ve dava sürecinde ABD yönetiminin tavrı ne oldu? Size destek sunuyorlar mı?
Craig Corrie: Bu olayın gerçekleşmesinden hemen sonra Başkan Bush, Şaron'la (dönemin İsrail başbakanı) irtibata geçti ve Şaron olayın enine boyuna araştırılacağı sözü verdi. Bu olay 16 Mart 2003'te gerçekleşti, bundan kısa süre sonra ilk soruşturmanın sonuçlandığını ve askerlerin kasti bir şey yapmadıklarının ortaya çıktığını öğrendik. Bu ilk soruşturmanın sonuçları, bizim hükümetimize teslim edildi ve bunun içinde yalanlar vardı. Bir tanesi mesela, sunulan kanıtlar arasında videodan alınmış donuk bir kare var. Burada bir okla Rachel'in cesedinin orada olduğu söyleniyor ama orada bir şey görülmüyor ve buldozer ile vücudu arasında tepecik var. Yani biz biliyoruz ki o buldozer Rachel'i öldüren buldozer değil ve o buldozer o yönde ilerlemiyordu. Bu ilk gelen bilgilerdi. Birkaç hafta sonra da askeri soruşturmanın sonuçlandığı bilgisini aldık. Aynı şekilde bu rapor da buldozer operatörü ve tankın içindeki kişilerin kasıtlı yapmadıklarını söylüyordu. Bu ikinci raporu İsrail, ABD hükümetine vermeyi reddetti. Bizim raporu sadece okumamıza izin verildi, bize teslim etmediler. Bunların hepsi Haziran 2003'te oldu. Rachel'in ölümü Mart'ta idi. İçişleri Bakanı sekreteri, bizim yazdığımız mektuba verdiği yanıtta, soruşturmanın, onların ilk başta talep ettikleri soruşturmaya cevap olmadığını ve geçerli bir cevap olmadığını yazmış. Bu mektupta, bize İsrail'e karşı sivil mahkemelerden dava açmamızı önerdi.
ABD hükümeti, mahkemeye gözlemci gönderiyor. Yani bize başka yollardan da yardımcı oluyor fakat ABD, Şaron'un Busha'a verdiği sözleri tutmasını sağlayamadı.
Cindy Corrie: Şunu da söylemek lazım. Bazı kongre üyeleri bize yardımcı oldu, bazıları olmadı. Tom Herdol ve James Miller adlı iki İngiliz, Rachel'den 7 hafta sonra Gazze'de öldürüldüler. Yani bizim kanımız şu ki İngiliz hükümeti, İsrail'e karşı çok daha kararlı ve ısrarcı davrandı. Bu onların işini çok daha kolaylaştırdı. Biz bu konudaki görüşümüzü onlara ilettik. Yani bir aile olarak, ABD hükümetinin sorumluluklarını daha iyi yerine getirmesini sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz.
'İKİ RACHEL'İM VAR'
Amerikan halkının desteği nasıl peki?
Craig Corrie: ABD'deki bazı gösterilere Cindy ve ben de katıldık. Bir an önce Rachel'in cenazesini eve getirtmeye çalışıyorduk. Bu yüzden 2-3 gün yas tutmaya bile şansımız olmadı. Washington'da mum yakma eylemi vardı, biz bu eyleme de katıldık, protestodan ziyade bir anmaydı. Cindy çılgın bir insandır. Sanırım eylemde 120'yi aşkın kişi vardı. Cindy anmaya gelen herkesle birbir konuşmak istediğini söyledi. Öyle de yaptı. Anmada genç, siyahi bir kadın vardı. Yanaklarından gözyaşları akıyordu ve dedi ki 'Tüm ailemi Filistin'de kaybettim.' Cindy mail adresini aldı ve iletişime geçeceğini söyledi. Bu kadının ailesi Lübnan'daki Sabra kentindeymiş. Kendisi yatağın arkasında saklanırken babası öldürülmüş, annesine tecavüz edilmiş. Chicago ve New York'da da benzer eylemler vardı. Bir hafta içerisinde bize 10 bin mail geldi. Üvey kız kardeşimi Yahudi Soykırımında kaybettim. Bu yüzden iki Rachel'im var. Müslüman, Yahudi veya Hristiyan olsun, bizler insanız. Ve evrensel insan haklarını korumak için birlikte çalışmalıyız. Ve bu haklara karşı faaliyet yürüten bazı insanlar var. Filistin'de, İsrail'de ya da ABD'de insan hakları için çalışmalıyız.
BAZI İSRAİLLİLER DESTEK OLUYOR
İsraillilerin konuya tepkisi nasıl?
Cindy Corrie: Bizim bayağı zor bulduğumuz bir durumda, ordu sözcülerinin olan biteni anlatırken kullandıkları dil... Mesela 'ev yıkmak' demiyorlar, 'alanı temizlemek' veya 'açığa çıkarmak' diyorlar. Rachel öldürüldükten sonra bir yıl içinde 1600 ev yıkıldı. Her zaman için hükümet yetkililerinin veya ordu sözcülerinin sözlerini değerlendirmek ve oradaki sivillerin ve aktivistlerin sözleri ile karşılaştırmak gerekiyor. Biz mahkeme için gittiğimizde İsrail'de 3-4 ay geçirdik. Mahkeme bizim için çok zorlu olsa da farklı İsraillilerle iletişime geçme fırsatı verdi. Bizim iki avukatımız da İsrail vatandaşı. Biri, Filistinli biri Yahudi. Mahkeme Hayfa'da yapılıyor. Mahkeme için birçok aktivist geliyor. Bu aktivistler, Filistinli İsrail vatandaşı ya da Yahudi İsrailli. İki tarafın aktivistleri de bize dostane davrandılar, evlerine çağırdılar. Bu insanların bazıları bizim için mahkemede çeviri yaptılar, herşey İbranice.
Buldozer operatörünün ifade verdiği gün medya mahkemeye gelmek istedi. Yahudi ve İsrailli arkadaşlar da mahkemede olmak istedi. Mahkeme başlamadan 45 dakika önce gördük ki, İsrail mahkemenin 3'te ikisini üniformalı insanlarla doldurmuş. Medya buna çok bozuldu. Bize destek için gelen İsrailli arkadaşlarımız da çok üzüldü. Mahkemeye ara verildiğinde gördük ki arkadaşlarımız bizi bekliyorlar. Orada bulunarak bize destek verdiler. Birkaç kere de mahkemenin dışında bize destek vermek için gösteriler düzenlendi. Ve medyada da bazen çok olumlu bilgiler yer aldı. Bizim orada bulunmamızdan rahatsızlık duyan İsrailli olduğu kadar, bize destek verenler de var. Fakat bu desteği tek başlarına yapamazlar. Dünyanın geri kalanının da desteğine ihtiyaçları var.
Rachel, Gazze'ye gitmeye karar verdiğinde evinizde nasıl tartışmalar yürütüldü, siz nasıl karşıladınız?
Cindy Corrie: Bizim ailemize Filistin sorununu taşıyan kişi Rachel'di. Birçok Amerikan ailesi gibi bizim de Filistin sorunu ile direkt bir bağlantımız yoktu. Bizim için İsrail-Filistin sorunu hiçbir zaman düzelmeyecek, düzelmesi zor bir problem gibiydi. Tabi ABD medyası da çok sınırlayarak yansıtıyordu. İsrail tarafını da vurgulayarak yansıtıyordu.
Benim hissettiğim tek suçluluk varsa, o da hiçbir şey yapamayacağımızı düşünmemdir. Aslında bu, hiçbir şey yapmamak için bir bahane. Rachel gitmeden önce bir süre hazırlandı, alıştıra alıştıra bu bilgiyi verdi. Amira Hass'ın 'Gazze'deki denizi içmek' kitabını verdi, ayrıca bir belgesel getirmişti. Ben tabi ki endişelendim, Gazze'ye gideceğini duyduğumda. Hatta Hindistan'da tanıdıklar vardı, oraya gidebilir mi acaba diye internetten araştırdım. Ama sonra anladım ki O, Ortadoğu ile ilgileniyordu. Yani 23 yaşındaydı. Biz hep çocuklarımızı kendi kararlarını alacak şekilde yetiştirdik ve onlara destek verdik. Craig, hep şöyle der 'Rachel bizden izin istemedi ki.'
MAVİ MARMARA İÇİN GİRİŞİMLER
Mavi Marmara saldırısını duyduğunuzda neler hissettiniz ve çocuğu İsrail tarafından öldürülmüş bir aile olarak, Mavi Marmara için girişimleriniz oldu mu?
Craig Corrie: Mavi Marmara'yı internetten takip ettik. Dakika dakika takip ettik. Saldırıdan birkaç dakika sonra haberdardık ne olduğuyla ilgili. Dünyadaki birçok insan gibi biz de çok kızgındık. Sonra da ABD Başkan yardımcısının şu yorumunu duyduk: 'İsrail Mavi Marmara'yı soruşturacaktır.'
Bizim elimizde şu anki ABD'nin İsrail'deki temsilcisinin, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'e vermiş olduğu bir ifadenin kaydı var. Temsilci, Rachel'in ölümü ile ilgi aslında bir soruşturma olmadığını söylüyor. Ve Bush (ABD eski başkanı) ya da Colin Powell (ABD eski Dışişleri Bakanı) ya da başka senato üyelerinin, elçiliğin, kimsenin bu soruşturmayı yaptırtamadığını söylüyor. İsrail'in soruşturacağı söyleniyor (Mavi Marmara için) ama biz biliyoruz ki ABD, İsrail'in bir şey soruşturmasını sağlayamıyor. Biz de Türkiye'nin ABD Büyükelçisi'ne bir mektup yazdık ve bunları açıkladıktan sonra, şunu söyledi: 'Türk hükümeti uluslararası bir soruşturma yapılmasını sağlamalıdır.'
Bu mektubu aynı şeklide tüm BM Güvenlik Konseyi ülkelerinin büyükelçiliklerine ve tabi ki Rice'a (ABD eski Dışişleri Bakanı) yolladık. Ve aynı şekilde bu mektubu, yüksek düzey bir hükümet görevlisine, Başkan Yardımcısı Biden'in Ulusal Güvenlik Danışmanı'na yolladık. Geçen Haziran'da hep beraber kızım, ben ve eşim Washington'a gittik ve orada Türk Büyükelçiliğinin temsilcisi ile görüştük. Ve Dışişleri Bakanlığı müsteşarı ile görüştük. Mavi Marmara konusunu gündeme getirdik. Mahkemelerimiz bittikten sonra, bizi Joe Biden'in Ulusal Güvenlik Danışmanı görüşmeye çağırdılar. Her bir görüşmemizde bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz.
'Benim Adım Rachel Corrie' adlı oyun için Türkiye'ye geldiniz. İlgiyi nasıl buldunuz?
Craig Corrie: Türkiye'de yıllardır Rachel'e yönelik belli bir ilginin olduğunu biliyorduk. Bazı insanlarla yazışıyorduk. Bence Mavi Marmara'ya olanlar ve İsrail'in raporunun sonucunun yayınlanması nedeniyle, ilginin ne düzeyde olduğu ortada. Elbette Mavi Marmara'dan önce de ilgi vardı. Ancak buraya gelmeden önce Rachel'e bu denli ilgilinin olduğunun farkında değildim. Bu ülkenin çoğunluğu Müslüman ve Rachel'in Müslüman bir ülkeye gitmiş olmasının ilgi uyandırdığını düşünüyorum. Bence Rachel'i harekete geçiren insani yönelimi oldu. Ve biz Müslümanları, Hristiyanları, Yahudileri, Hindistanlıları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmeye alışık değiliz. Rachel'in bir sembole dönüştüğünü düşünüyorum, ama güzel bir sembol. Amerika'dan gelince, insanlar, Müslüman halklar bazı Amerikalıların insani ilişkileri anlamaya çalıştıklarını göreceklerdir. Farklı ülkelerdeki insanlar Müslümanlıktan daha da ziyade öncelikle insandırlar. Bu yüzden birlikte çalışmalıyız.
DEĞİŞİKLİKLERİ YAPANLAR HÜKÜMETLER DEĞİL
Filistinliler ve hem de Rachel için neler yapılabilir? Ve İsrail'in saldırganlığı nasıl durdurulabilir? Cindy Corrie: Bence bu çok büyük bir soru. Ben barış için yapılan her şeyin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bence örneğin eğitim, diğer insanlara meseleler hakkında bilgi vermenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bence farklı formlardaki mücadele şekilleri yani Mavi Marmara gemisindekiler ya da Rachel'ın yaptıkları çok önemli. Ve elbette tüm dünyadaki dayanışmanın daha da büyümesinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bunlar farkındalığı arttıran durumlara dönüşebiliyor. Ben bunu Amerika'da gördüm, bir çok Yahudi gelip destek oldular. Biz mücadele etmeye devam etmeliyiz. Mısır'da gördüğümüz gibi, değişiklikleri yapanlar hükümetler olmuyor.