DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ KÖLN'DE -ARINÇ: 'İNANÇ ÖZGÜR
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, inanç özgürlüğünün bir insanlık hakkı olduğunu belirterek, 'Bu bizim ya da Almanya hük
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-05 21:26:00
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Hükümetlerinde Türkiye'de Din, İnanç ve Vicdan Hürriyeti'nin Gelişimi konulu konferansta yaptığı konuşmada, hükümetlerin görevinin toplumların taleplerini karşılamak olduğunu vurgulayarak, Lozan anlaşmasıyla, azınlık statüsüyle tanına herkese, kuruluşa haklarını vermek zorunda olduklarını belirtti ve Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı olanlara bu hakkın verilmesinin asli bir durum olduğunu dile getirdi.
'Hak, haklının en mukaddes malıdır' diyen Arınç, haktan başka hiçbir şeyin yüksek olamayacağını vurguladı.
Bülent Arınç, Antakya'da tüm dinlerin birarada yaşadığını ifade ederek, 'Herkes kendi inancının gereğini yerine getirebilse ne güzel olur. Bizim topraklarımız buna örnektir. Devlet inançlara müdahale etmemelidir. Laik bir devlet insanların inancıyla uğraşmaz. Toplumsal barışı kurmak yönünde önemli adımlar attık. Ayrımcılığı kaldırmaya çalıştık' dedi.
Türkiye'nin, 2005 yılından bu yana AB ile katılım müzakerelerini başlattığını hatırlatan Arınç şöyle devam etti:
'AB Türkiye'de 50 yıldan bu yana takip edilen bir proje, Bugüne kadar ihmal edildi. AB'nin tavrı bizce doğrudur; madem katılmak istiyorsun gerekeni yapacaksın. Kriterlerin uygulanması gerekir. Yıllardan bu yana değişikliklikler yapılıyor. Derneğe üye olurken bile 'şartları okudum kabul ettim' diye imza atılıyor. AB'ye girerken istenmeyecek mi? AB'ye üye olunca yaşam standartları artacak. Hukuk ve demokrasi standartı yükselecek. Siyasi sebeplerle Türkiye'nin AB'ye üye olmasını bazıları geciktirmek isteyebilir. AB'ye çok kafayı takıp da ah vah etmeyin. Merkel şöyle dedi, Sarkozy bunu söyledi diye gece uyku uyumamazlık etmeyin. Bir bakarsınız ki, almazlar. Türkiye yönünü tam demokrasi yoluna doğru çevirmiştir. Avrupa'da bulunan Türkler, Avrupa'nın asli unsurudur. İnsanlarımızın bu topraklarda alınteri ve emeği vardır. Biz sizi, onların vicdanlarına emanet ettik. Sizin yeriniz onların vicdanlarındadır'
Arınç, Türkiye'de göreve geldiklerinden bu yana, hizmete ağırlık veren bir hükümet olduklarını belirterek, 'Sağlık hizmetlerinde büyük devrimler yaptık. Eğitime önem verdik, her ilde üniversite kurduk. Demiryollarını yeniliyoruz. Yüksek hızlı tren kullanılıyor. Türk lirasından altı sıfır atıldı' diye konuştu.
-SEMPOZYUMDAN KONUŞMACILAR-
Türkiye Süryani Katolik Patrik Vekili Kore Piskoposu Yusuf Sağ, Bülent Arınç'ı işaret ederek, 'Bunlar Baba. Babalarımıza dertlerimizi anlatmak zorundayız. İlgilenmezlerse kendimize başka baba ararız. Elbette bizim sıkıntılarımız vardır. Yok diyemem, ancak çözülemeyecek gibi değil. Türkiye'de kiliseleri özgürce açıp dua edebiliyoruz. Ancak inananlar, geleceğini teminat altına alacak eğitim ve öğretim imkanlarına sahip olmalıdırlar. Müslümanlar imam hatip ya da ilahiyat gibi okullara sahipken, Hristiyanlar buna sahip değildirler' dedi.
Osmanlıdan kalan vakıfların 1900'lü yılların başında ellerinden alındığını ve bir çok cemaatin bu hakları geri almak için mücadele ettiğini anlatan Sağ, 'AK Parti iktidara gelince bir çok reform yapıldı. Büyük Ada'da Rum yetimhanesi buna en güzel örnek gösterilebilir. Burada, Sayın Bakanımıza tüm kalbimle şükranlarımı sunuyorum. Ancak, hala Türkiye'de Hristiyanlara karşı önyargı vardır. Neden korkuyoruz? Gelin hep birlikte önyargı duvarını yıkalım' şeklinde konuştu.
Dini Barış Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Edmund de Weber, dünyanın tüm anayasalarında din hürriyeti yazdığını belirterek, 'Bugün için din ve vicdan hürriyeti ile kişi neye inanıyorsa inansın, bu devlet tarafından takibata uğramamalı, inancını istediği gibi yaşayabilmelidir. Kişiler kendi seçtikleri kurumlarda dini inançları yaşabilmelidir' dedi.
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altın da konuşmasında, Ehl-i Beyt çalıştaylarını 15 yıl önce yaptıklarında yadırgandıklarını söyledi.
Türkiye'de, sistemden dolayı geçmişte Alevi ve Sünni arasındaki derin ayrılıkların olduğunu ancak bunların günümüzde çözüldüğünü belirten Altın, 'Aleviliği gerçek manasıyla öğretmenin coşkusunu yaşıyoruz. Kahramanmaraş ve Çorum'daki olaylar, sistemin getirmiş olduğu oyunlardır. Bugün bunlar adım adım ortaya çıkmaktadır. Bizim inancımızda hiçbir zaman Alevi Sünni düşmanlığı olmamıştır' ifadesini kullandı.
Cemaat Vakıflarının Temsilcisi Laki Vingas ise Türkiye'de gelişen ve değişen toplumlar olarak açılım sürecinden etkilendiklerini belirterek, 'Benim tespitime göre üç görüş mevcuttur. Birincisi 'Uğraşmayın nafile, Türkiye değişmez. Kapalı yaşamanın faydası vardır' diyenler. 'Allah Allah, güzel şeyler oluyor. Allah sonumuzu hayır etsin, normal değil' diyen ikinci grup. 'Türkiye değişiyor herkes umutlarını ve geleceğini bu ülkede görüyorsa dertlerimizi ihtiyaçlarımızı savunmalıyız., iletmeliyiz kendimizi tanıtmalıyız' diyen üçüncü grup' ifadelerini kullandı.
Vingas ayrıca, TC vatandaşı gayrimüslümlerin mülk alırken sınırlama yaşamamaları, Ruhban okulunun açılması, bürokrasiye cemaat mensuplarının girebilmesi, Anadolu'da cemaatin bulunduğu 3-4 şehirde kiliseler tahsis edilmesi gibi bazı beklentilerinin de olduğunu dile getirerek, bunların yerine getirilmesinin faydalı olacağına inandığını kaydetti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara