İsrail basını korkuyu itiraf etti: Bu kargaşa bizim kâbusumuz
Yahudİ Telgraf Ajansı, Mısır'daki protesto gösterileriyle ilgili analizinde, "Mısır'daki kargaşa ortamının, İsrail için en kötü kabusa yol açabileceğini" yazdı.
Analizde, Mübarek rejimine karşı halk ayaklanmasının, İsrail için stratejik bir kabusun en kötüsünü gündeme getirebileceği ifade edilerek, bu kabus, "Mısır'la barış anlaşmasının çöküşü" olarak nitelendirdi ve demokratik bir İslâmî iktidarın İsrail için büyük tehdit olacağı vurgulandı. Yorumda, bunun, bugünkü ortamın kaçınılmaz bir sonucu olarak görülmediği, Mübarek hükümetinin ıslah edilmiş bir modelinin devam edebileceği ve İsrail'le bir "soğuk savaşın" korunabileceği ihtimaline de yer verildi. Ancak, en kötü senaryo ihtimaliyle, barış anlaşmasını kabul etmeyen demokratik veya İslami güçlerin iktidara gelmesi halinde, bunun İsrail'in güney sınırında büyük bir tehdidin ortaya çıkışının habercisi olabileceği vurgulandı.
Genel olarak askeri alana milyarlarca şekel aktarılmasının, büyük sosyal ve ekonomik değişikliklere yol açabileceği vurgulanan yazıda, yine "düşman" bir hükümetin, aynı zamanda Mısır'ın Gazze'deki Hamas rejimine yardımı ve ortaklığı anlamına geleceği; daha da kötüsü, eğer bunun Ürdün'de de yine İsrail karşıtı bir rejim değişikliğine götürebilecek bir "domino etkisi" olursa, böylece İsrail'in kendisini doğu sınırlarında da geniş bir askeri tehdit ile karşı karşıya bulabileceği ihtimaline yer verildi. Hatta bunun, İsrail'i, Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistinlilere karşı savaşmak durumunda kaldığı, 1977 yılı öncesinden bile daha kötü bir durumda bırakabileceğinin altı çizildi, ayrıca buna nükleer silah arayışında olan bir İran'ın da eklenebileceği kaydedildi.
'Mısır sarsılırsa İsrail titrer'
Guardİan'da yayınlanan 'Mısır sarsılırsa İsrail titrer' başlıklı bir yazıda, "Mübarek'in yerini Müslüman Kardeşler alırsa İsrail'le imzalanan barış anlaşması yırtıp atılır. Gazze'ye giden tüneller denetlemez ve İsrail İslamcı bir çembere alınır" yorumu yapıldı. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in Eylül ayında aday olmayacağını açıklaması protestocuları tatmin etmedi. Şimdi Mısır'da neler olacağı herkes tarafından merakla bekleniyor.
Guardian yazarı Jonathan Freedland ise Mısır'daki gelişmeleri İsrail açısından yorumlayan bir makale kaleme aldı. "Mısır sarsılırsa, İsrail'in titremesine şaşmamalı" başlıklı yazıda Freedland, İsrail'in gelişmeleri Mısır'ın ikinci bir İran olabileceği endişesiyle izlediğine dikkat çekerek Ortadoğu'da nihai barışın ancak demokrasiyle gelebileceğini söylüyor..
Bu rejimlerle imzalanan anlaşma da devam edemez
Jonethan Freedland, yazısına şöyle devam ediyor: "Son günlerde Mısır, Tunus, Ürdün ve Yemen'de yaşananlar, hiçbir diktatörlüğün sürdürülebilir olmadığını, sonsuza kadar devam etmeyeceğini gösteriyor.
Bu rejimler devam edemiyorsa, onlarla imzalanmış bir anlaşma da devam edemez. Şüphesiz, Enver Sedat ve ardından Mübarek'le yapılan barış anlaşmaları büyük yararlar sağladı. Ama İsrail'in Mısır halkıyla yapacağı; onların gerçek rızasına dayanan bir anlaşmanın ödülü ne büyük olur. Ancak böyle bir anlaşma kalıcı olabilir."
Ya tünelleri denetlemezse
"İsraİllİler şimdiki rejim devrilirse yerini İslamcıların almasını bekliyor. İsraillilerin başını ağrıtan senaryo şu: Mübarek gider ve yerini Müslüman Kardeşler hakimiyetindeki güçler alır. Tahrir Meydanı'nda Mübarek'e 'Tel Aviv'e evine dön' diye bağırdıkları söylenen kalabalığın taleplerine uyan yeni rejimin ilk işi İsrail'le imzalanan barış anlaşmasını yırtıp atmak olur. Mısır güvenlik güçleri Gazze'nin altından geçen tünelleri denetlemez. Aksine Hamas'a hem Mısır'dan hem de İran'dan istediği kadar silah getirme izni verilir. İsrail İslamcı bir çembere alınır. Kuzey'den Lübnan'da Hizbullah, Batı'dan Gazze'de Hamas ve Güney'den Mısır'da Müslüman Kardeşler."
Milli Gazete