Böylelikle devam eden çatışmalarda can kaybı 8'e yükseldi, yaralı sayısı ise 1500'ü aştı.
Gruplar arasında, gösterilerin merkezi Tahrir meydanında çatışmalar devam ediyor.
İçlerinde kadın ve çocuklarında bulunduğu bölgeden yer yer silah sesleri yükseliyor.
Sabah saatlerinde meydana gelen çatışmalarda 13 kişi yaralandı, 5 kişi de hayatını kaybetti.
Ordu birlikleri protesto alanına konuşlandı ve şiddet olaylarına karışan bazı grupları tutukladı.
Muhalifler, Mübarek'i yandaşlarını kışkırtmakla, polisi sivil kıyafetle meydanlara sürmekle suçluyor.
Protesto alanında can kaybının artmasından endişe ediliyor.
Gazeteciler de şiddet gördü
Bu arada, çatışmaları izleyen çok sayıda yabancı gazetecinin de şiddet gördüğü bildirildi.
Bir AFP muhabirinin, Mübarek taraftarlarının kendisine karşı saldırgan davranması üzerine iki Mısırlı askerin korumasında meydanı terk ettiği ifade edildi.
Merkezi Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan "Le Soir" gazetesi, olayları takip eden Serge Dumont adlı muhabirinin, "dövüldükten sonra, kimliği belirsiz kişilerce götürüldüğünü" duyurdu.
Tahrir Meydanı'nda görgü tanığı bir gazeteci, Mısırlı askerlerin, Kanada devlet televizyonu Radio-Canada için çalışan bir kameramanı, öfkeli kalabalığın elinden zor kurtardığını, askerler müdahale etmese bütün Radio-Canada ekibinin ölünceye dek dövüleceğini ifade etti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ile basın kuruluşları, Mısır'daki olayları izleyen birçok gazetecinin buna benzer saldırılara maruz kaldığını ve örneklerinin çoğaltılabileceğini bildirdi.
Yabancı gazetecilere yapılan saldırıları kınayan Sınırsız Muhabirler Örgütü, BBC, El Cezire, CNN, El Arabiya ve ABC News, muhabirlerinin kalabalığa karışmış sivil polislerin saldırısına uğradığını veya saldırgan davranışına maruz kaldığını açıkladı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Jean-François Julliard, yayımladığı yazılı açıklamada, olayları izleyen yabancı gazetecilerin, Mübarek taraftarlarının ve kalabalığa karışmış sivil polisler tarafından dövüldüklerini, kamera, fotoğraf makinesi, ses ve görüntü bandı gibi malzemelerinin de çalındığını belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip Crowley de yaptığı açıklamada, yabancı gazetecilere yapılan saldırı ve gözaltılardan dolayı endişelerini bildirdi.
Türk vatandaşlarının tahliyesi sürüyor
Bu arada, ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının tahliyesine bugün de devam edilecek.
Başbakanlık tarafından tahsis edilen Türk Hava Yolları'na ait bir tahliye uçağının
öğle saatlerinde Kahire Uluslararası Havaalanı'na gelmesi bekleniyor.
ABD Dışişleri: "Sorumlulardan hesap sorulsun"
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ömer Süleyman'dan, Kahire'de bugün meydana gelen şiddet eylemlerinin sorumlularından hesap sorulması çağrısında bulunduğunu bildirdi.
Crowley, ABD Dışişleri Bakanlığında düzenlediği günlük basın toplantısında, Clinton'ın, Ömer Süleyman ile bugün telefonla görüştüğünü belirterek, "(Görüşmede Clinton) Bugün meydana gelen şiddet eylemlerini kınadığımızı yeniden vurguladı ve Mısır yönetimini, şiddet eylemlerinin sorumlulularından hesap sormaya çağırdı" dedi.
Şiddet eylemlerini protestoculara gözdağı vermeye dönük açık girişimler olarak niteleyen ve kimler tarafından yapıldığını şu aşamada bilmediklerini ifade eden Crowley, Clinton'ın, Süleyman ile görüşmesinde, Mısır hükümetini şiddet olaylarını soruşturmaya ve sorumlularından hesap sormaya çağırdığını, ayrıca ülkedeki geçiş döneminin hemen başlaması gerektiğinin altını çizdiğini belirtti.
Crowley, "(Mısır'da) bir geçiş dönemine ihtiyaç var ve bu hemen başlamalı. Bir ulusal diyaloga, çeşitli oyuncular arasında ciddi diyaloga ve Mısır halkının, ülkenin geleceğini şekillendirmek isteyen tüm tarafların mümkün olan en erken zamanda seçimlere ve yeni bir hükümete uzanan belirli adımlar attığını görebileceği açık bir sürece ihtiyaç bulunuyor" diye konuştu.
"Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidardan inmesi gerektiğini mi öneriyorsunuz?" sorusu üzerine Crowley, Mısır ile aralarında bir iletişim eksikliğinin bulunmadığına işaret ederek, "Mısır'a, hem özelde hem de kamuoyu önünde nelerin yapılması gerektiğini açıkça belirtiyoruz, bu konuda dikte edici bir tavır içinde değiliz. Ancak şimdi, Mısır hükümetinin, seçimler ve halkın isteklerine yanıt veren bir yönetime uzanan yolda ilerlediğini gösterecek anlamlı, ciddi ve somut adımlar atması gereken zaman. Bugünkü şiddet olayları da, durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Bu durumun çözümü geciktikçe, daha fazla şiddet tehlikesi de o oranda artar. Bu, görmek istediğimiz
en son şey" dedi.
Sözlerin yeterli olmadığını, bu sözlerin somut eylemlere dönüştürülerek, daha geniş ve görünür adımlar atılması gerektiğini kaydeden Crowley, hükümetin, muhalefete mensup kişilerin, sivil toplum üyelerinin biraraya gelerek, ciddi bir diyaloğa girmeleri ve gerçek demokratik seçimlere uzanan süreci başlatmalarının önemli olduğunu vurguladı.
Mısır'da yönetimin yaptıklarıyla, insanların beklentileri arasında hala boşluğun bulunduğunu ifade eden Crowley, yönetimin bu boşluğu kapatmak için kesin adımlar atması gerektiğini kaydetti.
Crowley, "(Şunu ya da bunu yapmalısınız demek) ABD'nin işi değil. Harekete geçmesi gereken taraf Mısırlı liderler. Mısır'a tevsiyemiz, bunun (geçiş döneminin) artık bekleyemez olduğu, şimdi başlaması gerektiği yönünde" ifadesini kullandı.
Bir soru üzerine, Amerikalı yetkililerin, diğer muhalefet gruplarıyla görüşse de, Müslüman Kardeşler üyeleriyle görüşmediğini belirten Crowley, bu hareketin de "Mısır'da hayatın bir gerçeği" olduğunu söyledi. Crowley, "geçiş sürecinde Müslüman Kardeşlerin de rol alıp alamayacağına" dair bir soru üzerine, barıççıl ve demokratik bir süreci benimsemeleri koşuluyla, her Mısırlının bu süreçte rol alma hakkının olduğunu kaydetti.
CNN Türk