Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbel, bugünkü yazısında Mısır'ın Arap dünyasının bir parçası olduğunu ve düzene girmiş bir Mısır'ın Arap alemi için vazgeçilmez olduğunu aktardı. İşte o analiz:
Araplar 'Mısır olmadan asla' diyor
Arapların ekran karşısına çivilenmesinde bir gariplik yok. Zira Mısır şartları, sadece ülkenin kendisini ilgilendirmiyor. Mısır’ın kendi milleti ve milli duyguları içinde seçkin bir konumu var. Konu sadece nüfus hacmiyle, coğrafi konumuyla veya tarihteki derin kökleriyle ilişkili değil. Her şeyden önce Mısır’ın Arap dünyasının güvenliğindeki, dünyanın şu anki akışı ve gelecek hesaplarındaki büyük ve doğal rolüyle ilişkili. Mısır hastalandığı takdirde, Arap dünyasının sağlık durumundan bahsetmek imkânsız. Arapların Mısır’ın rolüne ihtiyacı var. Bu rolün düşürülmesi veya bundan vazgeçilmesi bir ihtimal yok. Ülke durgunluğa girse bile herkes, bu durgunluğun doğal olmadığını düşünür.
Mısır, kendi vatandaşlarının olduğu kadar diğer tüm Arapların da Mısır’ı. Araplar, ülkenin istikrarıyla, orada dönen tartışmalarla, matbaalarından çıkan kitaplarıyla, rolünü arama yöntemiyle, bölge halklarına karşı kullandığı dille ve büyük devletlerle ilişkileriyle ilgileniyor. Mısır’ın geçen 60 yıl zarfında yaşadığı duraksamaların da altını çizdiği durum bu. Peki Araplar Mısır’dan ne istiyor? Kendi kurumları gölgesinde yaşayan ve Arap rolünün benzeri görülmemiş sorunlara maruz kaldığı bölgedeki rolünü oynayan Mısır’ı istiyorlar. Araplar, Mısır’ın kaosa kayması ve hasta bir devlete dönüşmesini kaldıramaz; ki hasta Irak’ın faturasını ağır ödemişlerdi.
Benzerlik sosyal medyada
Bu sebeplerden ötürü Arapların gözü, protestolar başladığından beri Mısır’da; neler olup bittiğini öğrenmek ve rahatlamak istiyorlar. Doğrudur; ülkelerinin geleceğini ve gölgesinde yaşamak istedikleri rejimin ipuçlarını hiçbir müdahale olmaksızın belirleme hakkı Mısırlılara ait, ancak protestoların sonucunun Arapları da ilgilendirdiği su götürmez. Çünkü sonuç, ülkenin istikrarını ve rolünü etkileyecek.
Mısır sokaklarında son günlerde yaşananları izleyen Arapların endişelendiği sır değil. Mısırlı gençlerin protesto dalgasıyla verdiği mesaja boyun eğen kararların alınmasındaki gecikme, Arapları endişelendirdi.
Ülkenin bugünlerde yaşadıklarıysa basit şeyler değil ve bir dönemi kaparken diğerini açacak nitelikte. Yaşananları atlatmak ve zamanı geriye götürmek imkânsız. Buradaki hikaye Tunus’un yaşadıklarından farklı, sebeplerse çok. Benzerlikse, gençlerin rolünde ve Facebook ve Twitter gibi modern iletişim araçlarını kullanmalarında. Bu noktadan sonra ülkedeki şartların daha da çözümsüzleştiği söylenebilir.
Ömer Süleyman’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmasıysa, bir dönemin sona ermek üzere olduğu ve çözümün kesinlikle orduya ve kredisine dayanacağı mesajı veriyor. Mesaj, bu yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkili ve cumhurbaşkanlığının babadan oğula geçmesine dair konuşmaları da sonlandıran cinsten.
Ayrıca Ahmed Şefik’in başbakan olarak seçilmesi de aynı bağlama alınabilir. İstikrarın tekrar gelmesinin zor kararlar almayı gerektirdiği ortada. Bu kararlar bazı yüzleri değiştirmeyi aşıp, tercihleri ve metinleri değiştirmeye geçiyor. Önceki dönemde yapılan bazı uygulamaların bedeliniyse, hükümetten veya iktidar partisinden birileri ödeyecek.
Sokaktan döndürmek zor
Kendi güçlerini keşfettikten sonra ve rejimin tamamen değişmesine varan taleplerinden çokça geride kalacak adımların karşılığında, bu gençleri sokaklardan vazgeçip evlerine geri dönmeye ikna etmek kolay değil. Olayların alacağı hal, Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in kararları ve ordunun hesaplarına bağlı. Ordu, kendisini ülkenin kaosa kayışını engellemenin garantisi olarak sunmak için korkuların yayılmasından istifade edecek. Zor kararlar almanın zamanı şimdi. Sadece Mübarek için değil, ordu ve siyasi güçlerin yanı sıra sokakları kuşatan gençler için de.
Çeviri: Radikal