Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

27 OCAK ULUSLARARASI YAHUDİ SOYKIRIMI KURBANLARINI ANMA GÜNÜ (2) -BÜYÜKELÇİ ERT

Büyükelçi Ertan Tezgör, Türkiye'nin, Yahudi soykırımının hatırlanması ve bundan ders çıkarılması ile ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamof

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-27 22:41:00

27 OCAK ULUSLARARASI YAHUDİ SOYKIRIMI KURBANLARINI ANMA GÜNÜ (2)  -BÜYÜKELÇİ ERT
Büyükelçi Ertan Tezgör, Türkiye'nin, Yahudi soykırımının hatırlanması ve bundan ders çıkarılması ile ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve antisemitizme karşı mücadelede izlemekte olduğu ilkeli siyaseti kararlılıkla sürdüreceğini söyledi.
'27 Ocak Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü' dolayısıyla Türkiye'de ilk kez Neve Şalom Sinagogu'nda düzenlenen resmi törene Dışişleri Bakanlığı adına katılan Büyükelçi Tezgör, yaptığı konuşmada, Yahudi soykırımının, tarihin kaydettiği, eşi benzeri olmayan bir trajedi olduğunu vurguladı.
Türk ulusunun, yüzyıllar boyu baskı, zulüm ve bağnazlık ortamından kaçmak zorunda kalan herkese; Yahudilere, Polonyalılara, Macarlara, Abhazlara, Kırım Tatarlarına, Gürcülere, Azerilere, Kırgızlara, Ruslara, Bangladeş, Afganistan ve Irak halklarına sığınma hakkı tanıyan davranışının, ulusun karakterini yansıttığını ifade eden Tezgör, sözlerini şöyle sürdürdü:
'1492 yılında ya dinlerini feda etmek veya bir daha ne sebeple olursa olsun geri dönmemek üzere ülkeyi terk etmek zorunda bırakılan İspanyol Yahudileri Seferadların Osmanlı İmparatorluğu'na davet edilmelerinin ve buraları kendilerine yeni vatan edinmelerinin 500. yıldönümü de 1992 yılında kutlanmıştı.
2. Dünya Savaşı yıllarında da ülkemizin doğal tutumu, Nazi rejimi tarafından hedef alınan Avrupa'daki Yahudilerin korunması için çaba harcamak olmuştur. Türk vatandaşlarının soykırımdan kurtarılması, ayrıca mal ve emeklerine zarar gelmemesi için gayret gösterilmiştir. Bu husus, ulusumuz ve bakanlığımız tarihinde gurur duyduğumuz, hayatta kalanların tanıklığı ve arşiv belgeleriyle açık şekilde ortaya konmuş bir gerçektir. Üniversitelerimizde, ülkemize sığınan, her biri dalında dünyaca tanınmış Yahudi kökenli profesörlere araştırmalarını sürdürme imkanı sağlanmış, İstanbul'da o dönemde nispeten genç Cumhuriyetimize değerli katkılarda bulunan Avrupa'dan sürülmüş yeni bir Yahudi cemaati oluşmuştur. 2. Dünya Savaşı sırasında ırkçı Nazi yönetiminin hedefi halindeki kişileri korumak ve kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmeyen diplomatlarımızı da saygı ve rahmetle anıyoruz.'
'Unutulmaması gereken bir husus da Yahudi soykırımının, insanlığa karşı bir suç olarak görülen antisemitizmin bir ürünü olduğudur' diyen Tezgör, şunları dile getirdi:
'Türkiye, Yahudi soykırımının hatırlanması ve bundan ders çıkarılması ile ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamafobi ve antisemitizme karşı mücadelede izlemekte olduğu ilkeli siyaseti kararlılıkla sürdürecektir. Polonya Auschwitz'de 1 Şubatta yapılacak törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü temsilen TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, hükümeti temsilen ise Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış iştirak edecektir.'
Konuşmasını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 yılında Kudüs'teki Yad Vaşem Holokost Anma Merkezi'ni ziyaretindeki ifadesiyle sonlandırmak istediğini belirten Tezgör, 'Yahudi soykırımı, insanlığa karşı işlenmiş en akıl almaz suçtur. İnsanlık bir daha benzer bir olayla karşı karşıya kalmamalıdır. Bir daha asla...' dedi.

-İSTANBUL VALİSİ MUTLU-

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da İstanbul'un dünyanın hoşgörü ve sevgi merkezi olduğunu, kentin böyle tanındığını, böyle kavrandığını ve böyle anlatıldığını ifade etti.
'Asırlardır İstanbul'da hep sevgi, hoşgörü, kardeşlik üzerine ve ayrımcılık yapmamak üzere yaşadık ve bundan sonra da böyle yaşamaya fevkalade azimliyiz ve gayretliyiz' diyen Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Şu an içinde bulunduğumuz mekan, Allah'ın kutsal mekanlarından biri. İstanbul'da, bu sevgi, hoşgörü şehrinde ve bu kutsal mabette özellikle sevgiyi konuşabilmek ve sevgiyi paylaşabilmek isterdim ama ne yazık ki bu akşamki anma törenimiz, milyonlarca insanın acısını birlikte paylaşmak ve nefret üzerine... Bu, her şeyden önce yeryüzünün en değerli yaratığı insan olarak bizlere gerçekten çok ağır gelen bir değerlendirmedir. Ama maalesef insanlık tarihi, bu derin acılarla zaman zaman sarsılmıştır.'
İnsanlığın, tarihine bakıldığında övünülecek pekçok şeyi başardığını, bulduğunu, icat ettiğini, pek çok yeniliğin yaratıcısı ve bulucusu olduğunu dile getiren Mutlu, 'Ama maalesef, 20. yüzyılın önemli bir döneminde 2. Dünya Savaşı yıllarında insanlık özellikle insanlığını kaybetmiştir. Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı yılları itibarıyla kaybedilmiş olan insanlarımıza baktığımızda, milyonların acısının hala yüreklerimizde ve hafızalarımızda çok derin olduğunu görüyoruz ve bunu unutmak da istemiyoruz. 6 milyon Musevi'nin sadece Yahudi oldukları için katledilmiş olmaları, insanlık tarihinde insana karşı yapılmış en büyük suçtur ve insanlık bu suçu işlemenin mutlaka ıstırabı içindedir' diye konuştu.

-'NAZİ SOYKIRIMININ TEMELİNDEKİ DÜŞÜNCE IRKÇILIKTIR'-

Yahudi soykırımının sadece Yahudilere yönelik değil, aynı zamanda Sovyet savaş esirlerine, Slav aydınlarına, Polonyalılara, özürlülere, akıl hastalarına, 'yaşama hakkı bana göre uygun değildir' dedikleri herkese karşı acımasızca uygulandığını belirten Mutlu, şöyle devam etti:
'Bu nedenle bu soykırımın adı Yahudi soykırımıdır ama daha iyi bir tarif Nazi soykırımıdır. Nazi soykırımının temelindeki düşünce ırkçılıktır. Kendini üstün görmek, üstün yaratıldığına inanmak ve kendisinden başka herkesin hayat hakkını tanımaksızın onu yok etme arzusudur. Galiba insanlığın gönlünde yaşattığı en ağır duygulardan birisi budur. İçinde bulunduğumuz mekan Allah'ın mekanı, bütün insanların buluştuğu ortak mekan ise gönül evidir. Bütün insanların buluştuğu bu gönül evinde arzu edilen şey sevgidir ve nefrete asla fırsat vermemektir. Ancak ırkçılık öyle bir ideolojidir ki nefretten başta hiçbir şey doğurmaz ve kendinden başka hiçbir şeyi sevmez.'
Bu sevgisizliğin, 2. Dünya Savaşı sırasında büyük acıların yaşanmasına sebep teşkil ettiğini dile getiren Mutlu, şöyle konuştu:
'Bu büyük acıyı yaratanları nefretle kınıyoruz ve hayatını kaybetmiş olanlara sonsuz rahmetler diliyoruz. Biz Türkler, bu ülkenin yöneticileri, özellikle bu güzel şehirde 1492'den bu yana Musevi kardeşlerimizle fevkalade sıcak, dostane ve gelecekte de sımsıkı kardeşlik bağları içinde yaşayacağız. Öyle inanıyorum ki bu birliktelik, bu dostluk, insanlık için de önemli bir örnek teşkil edecektir ve insanlığın İstanbul üzerinden ve İstanbul'u yönetenler üzerinden insanlık, sevgi ve medeniyet adına öğreneceği çok şey vardır.
Bizler o dönemde de acı çeken insanlara kucağını açmış ve gelen pek çok aydını, Musevi kardeşimizi, değerli büyükelçilerimizin de gayretleriyle İstanbulumuza, ülkemize transfer etmiş, onlara o zor şartlarda sahip çıkmış bir milletiz. Bu özelliğimiz itibariyle de kendimizle de hamd olsun gurur duyuyoruz ve insanlığın en çok ihtiyacı olan sevgiyi üretme noktasında millet olarak gösterdiğimiz hassasiyetin derinliğini de paylaşmak istiyoruz. Bizim inancımızda insan kutsaldır, her şeyin üzerindedir. Bir insanı haksız yere öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir. Musevi dininde, inancındaki 'katletmeyeceksin' hükmünün aynısı İslam dinininde temelinde vardır ve insanı yaşatmak esastır. Onun için Mevlana 'Ne olursan ol gel, ister Yahudi, ister putperest ne olursan ol gel' demiştir. Öyle inanıyorum ki bizlerin bu güzel çağrıyı her gün gönlümüzde çok derin bir şekilde hissetmesi ve her insanı kardeşi bilerek kucaklaması gerekmektedir.'
21. yüzyılın insanlığın barış yüzyılı, sevgi yüzyılı olması gerektiğini belirten Mutlu, 'Onun için din adamlarımıza güveniyoruz. Özellikle Nazi soykırımında katledilen Protestan ve Katolik din adamlarını da saymam gerektiğini ifade etmek istiyorum. İnsanlığa yapılan bu saldırıyı bundan sonra bir daha yaşamamak için sevgide, kardeşlikte, insanlıkta buluşmak hepimizin ortak dileği olmalıdır' şeklinde konuştu.
Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman da Yahudi soykırımının, eşi benzeri olmayan, insanı insan yapan tüm değerleri ezip geçen, uygarlık adına her ne varsa tümünü birden yok eden, ötekileştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın, tahrip çılgınlığının zirvesi olduğunu dile getirdi.
Bu özellikleriyle soykırımın yalnızca Yahudilerin değil tüm insanlık aleminin kara lekesi, vicdan azabı olduğunu belirten Herman, 'Dünyada benzer bir kıyımın, vahşetin bir daha asla olmamasını sağlamak insanlığın ortak çabası olmalıdır' diye konuştu.

-SOYKIRIM KURBANLARI ANISINA MUM YAKILDI-

Törende daha sonra İstanbul Valisi Mutlu ile Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva, soykırım kurbanları anısına mum yaktı.
Haleva, Holokost mumunu yakmadan önce şunları söyledi:
'Tanıkları da kanıtları da henüz tüm somutluğuyla önümüzde bulunan insanlık tarihinin kaydettiği en büyük vahşeti ve dehşeti, bu gezegenin sakinleri olarak dünya çapında birlikte ve bir ağızdan kınadığımız bugün ve burada, ben bu mumu aramızda bulunan ve bulunmayan herkesin namına istisnasız ve tek tek her bir Holokost kurbanının ruhunu taziz etmek üzere yakıyor ve bu felaket karşısındaki ortak tutumlarımızın insanlığın geleceği ve barış içinde birlikte var olması adına, yepyeni umutların yeşermesine ortam hazırlamasını diliyorum. Milyonlarca insanın Holokost kurbanı olması gerçeği insanlığın geleceği için ancak bu şekilde bir anlam kazanabilir. Ruhları şad olsun.'
Törende ayrıca keman virtüözü Sevil Ulucan, Nazilerin toplama kampında kalan Motele isimli 12 yaşındaki çocuğa ait, üzerinde 'Davut Yıldızı' bulunan kemanla Bach'ın 'Sol min. Solo Sonat No.1 Adagio' eserini seslendirdi.

Haber Ara