ASO AYLIK ODA MECLİSİ TOPLANTISI -ASO BAŞKANI ÖZDEBİR: 'KIDEM TAZMİNATI KONUS
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, son günlerde kamuoyunda tartışılmaya başlanan kıdem tazminatı konusunda Türkiye'ye uyg
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-01-26 12:16:00
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ASO'nun aylık oda meclisi toplantısına konuk oldu.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, iktidar ve muhalefet partilerinin üzerinde uzlaştığı Türk Ticaret, Borçlar ve Hukuk Muhakemeleri Usulü kanunlarının hızla Meclis'ten geçirilmesinin kendilerini çok memnun ettiğini belirterek, teşekkür etti. Torba yasa ve iş dünyasının çözüm bekleyen diğer sorunlarında da Meclisteki tüm partilerden aynı uzlaşmacı tavrı göstermelerini beklediklerini ifade eden Özdebir, borçların yeniden yapılandırılmasında sürenin 5 yıla çıkarılmasının da yerinde olacağını kaydetti.
Küresel krizin Türkiye'de en büyük etkisini işsizlikteki artışta gösterdiğini, 2007-2010 arasında işsizlik oranında 4,2 puanlık bir artış meydana geldiğini belirten Özdebir, bu artışın krizden en fazla etkilenen gelişmiş ülkelerden sadece ABD'de Türkiye'den yüksek olduğunu anlattı.
Avro bölgesinde işsizlik 2,6 puan artarken, İngiltere'de artışın 2,1 puanda kaldığını, Türkiye'de ise işsizliğin ekonomik toparlanmayla birlikte gerilediğini ifade eden Özdebir, işsizliğin Ekim döneminde 1,8 puanlık azalış ile yüzde 11,2'ye gerilediğini söyledi. Bu gerilemeye rağmen işsizliğin Türkiye'de hala çok yüksek olduğuna işaret eden Özdebir, kentsel bölgelerde her dört gençten birinin işsiz olduğunu ifade etti.
-KIDEM TAZMİNATINDA YENİ SİSTEM-
Yapılan tüm tahminlerin işsizliğin uzunca bir süre bu yüksek seviyelerde devam edeceğini gösterdiğini belirten Özdebir, bu nedenle işsizlikle mücadelede yeni yöntemler geliştirmek zorunda olduklarını belirtti. Bunun için işgücü piyasasına esneklik getirecek tedbirler alınması, işçilerin haklarına da yeni güvenceler getirmek zorunda olduklarını belirten Özdebir şunları kaydetti:
'İstihdamı artırmak için öncelikle işe almanın ve işten çıkarmanın maliyetlerini düşürmek gerekmektedir. Bu maliyetlerin önemli bir bölümünü kıdem tazminatı oluşturmaktadır. Reel sektör üzerinde önemli bir kıdem tazminatı yükü birikmiştir. Biz yıllardır kıdem tazminatı sisteminde bir reform yapılmasını ve kıdeme hak kazanmak için çalışılması gereken sürenin uzatılarak ve kazanılan kıdemin düşürülmesi ve bir Kıdem Tazminatı Fonu kurulması gerektiğini düşünüyor ve bu düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu önerimize sendikaların karşı çıktığını da biliyoruz. Ancak, mevcut kıdem tazminatı uygulaması çalışanlara yeterli güvenceyi sağlamadığı gibi iş barışını da olumsuz etkilemektedir. Kıdem tazminatı işveren için gizli bir maliyet unsuru oluşturmaktadır. Kıdem tazminatı uygulaması hem işgücü maliyetlerini yükselterek rekabet gücümüzü olumsuz etkilemekte hem de yeni işe almaları güçleştirerek işsizlikle mücadeleye engel olmaktadır.
Bilindiği gibi ülkeler arasında kıdem tazminatı uygulamaları arasında büyük farklılıklar vardır. Her ülke, kendi şartlarına göre bir sistem geliştirmiştir. Bizim de kıdem tazminatı konusunda yapımıza uygun, hem işvereni hem de işçiyi koruyacak bir sistem geliştirmeliyiz. Bu konuda Avusturya'nın sistemi bizce üzerinde düşünülmesi gereken bir örnek oluşturmaktadır.'
Avusturya'nın, önceleri Türkiye'ye benzer bir kıdem tazminatı sistemine sahipken, esas olarak işçi sendikalarından gelen talepler doğrultusunda sisteminde 2003 yılında bir reform yaptığını belirten Özdebir, yapılan reformla kıdem tazminatı sisteminin tamamen değiştirildiğini ve kıdem tazminatlarının bir fon tarafından yönetilmesinin kararlaştırıldığını anlattı. Avusturya'da, çalışanların kıdem tazminatlarının bir havuzda değil, kendileri adına açılan bir hesapta biriktirilerek değerlendirildiğini belirten Özdebir, 'Böylelikle işçinin hesabında biriken fona, ne devlet ne de işverenler dokunabilmektedir. İşçi fonda biriken parasını, işgücü piyasasından çıkarsa ya da emekli olunca alabilmektedir' dedi.
-'REFORM, UZLAŞMAYLA BAŞARILABİLİR'-
Avusturya benzeri bir uygulamanın Türkiye'de kayıtdışı istihdamla mücadelede de olumlu sonuçlar doğuracağını düşündüğünü belirten Özdebir, Kıdem Tazminatı Fonu'nun, tasarruf ihtiyacı olan Türkiye için ek bir tasarruf imkanı oluşturacağını kaydetti. Son günlerde basında kıdem tazminatı ile ilgili haberlerin arttığına da işaret eden Özdebir, 'kıdem tazminatı sisteminde bir reform ancak bu işçi ve işveren kesimleri arasında bir uzlaşma ile başarılabilir' dedi.
Bunun için öncelikle kazanılmış hakların güvenceye alınması gerektiğine işaret eden Özdebir, elbette Avusturya modelinin aynen Türkiye'de de uygulanması gibi bir talepleri bulunmadığını da kaydetti. Özdebir, 'Bizim amacımız, sosyal taraflar arasında tartışmak için masaya bir öneri getirmek. Sanıyorum, Avusturya modeli sosyal tarafların üzerinde tartışıp ülkemiz koşullarına göre bir uzlaşmayı sağlayacak bir öneridir. Bizim temennimiz, konunun siyasi polemiklerden uzak tartışılması ve önerilerin sağduyu ile değerlendirilmesidir' diye konuştu.
-SANAYİSİZLEŞME-
TL'deki değerlenmenin sanayi üzerinde giderek artan baskısı nedeniyle birçok sanayicinin, önceleri cirosunun yüzde 80'ini kendi üretimi oluştururken şimdi yüzde 70'ini Çin'den ithal ettiği ürünlerin oluşturduğunu söylemeye başladığını anlatan Özdebir, 'Biz bu sürecin adını (Sanayisizleşme) koyduk' dedi. Dünyada herkes, parasının değer kazanmasını engellemek ve yerli sanayisini korumak için tedbirler alırken Türkiye'de TL'deki değerlenmenin kayıtsızlıkla izlendiğine vurgu yapan Özdebir, sanayinin kan kaybına göz yumulduğunu savundu. Özdebir, Merkez Bankası'nın sonunda duruma müdahale ettiğini ama bunu yapmada geç kaldığını belirtti.
-GÖRÜŞ AYRILIKLARI ÜLKENİN ÖNÜNÜ TIKAMAMALI-
İmalat sanayiindeki fiyat artışlarının sınırlı kalmasındaki en temel etkenin iç pazarlarda artan dış rekabet olduğunu ifade eden Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu rekabetin esas olarak Çin'den kaynaklandığını söylemeye sanırım gerek yok. Görüldüğü gibi işsizlik, sanayimizin rekabet gücü, ülkemizde üretim ve yatırım ortamının geliştirilmesi ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması gibi temel konularda kararlar alınması gerekmektedir. Bu kararların alınmasında tüm siyasi partilerimize görevler düşmektedir. Biz yasama görevini kutsal bir görev olarak görüyoruz. Siyasetçinin görevi, ülkenin sorunlarını zamanında teşhis etmek ve çözümler üretmek olmalıdır.
Elbette ki görüş ayrılıkları olacaktır. Ancak bu görüş ayrılıklarının ülkenin önünü tıkamasına izin verilmemeli, tüm siyasi partiler diyalog ve uzlaşma kanallarını tıkamamalıdır.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara