Mazlumder Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, açıklamasında, "Danıştay'ın, incelemek zorunda olup sırada bekleyen birçok dosyaya rağmen, ÖSS ve ALES sınavlarıyla ilgili YÖK'ün kıyafet düzenlemesinin aleyhine açılan davaları acilen listeye alması ve yasaklamayı öngören her türlü müracaatı acele ile görüşüp karara bağlaması, ibretlik ve düşündürücü bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor." dedi.
Dernek binasında basın toplantısı düzenleyen Mazlumder Şube Başkanı Ahmet Taş, daha önce de üniversitelere giriş sınavında başörtü yasağını kaldıran YÖK'ün kararının, Eğitim-İş Sendikası'nın müracaatı ile Danıştay'a gittiğini hatırlattı. Eğitim İş ve Eğitim-Sen gibi öğretmen sendikalarının hangi özgürlük gerekçesine dayanarak bu iptal başvurularını yaptığını anlayamadıklarını kaydeden Taş, "Olsa olsa dayatmacı, tahammülsüz ve ayrımcı bir anlayışın ürünü olsa gerek diye düşünüyoruz. Danıştay'ın ise incelemek zorunda olup sırada bekleyen birçok dosyaya rağmen, ÖSS ve ALES sınavlarıyla ilgili YÖK'ün kıyafet düzenlemesinin aleyhine açılan davaları acilen listeye alması ve yasaklamayı öngören her türlü müracaatı acele ile görüşüp karara bağlaması, ibretlik ve düşündürücü bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Mazlum-Der ve Gönüllü Kültür Teşekkülleri olarak anayasanın adil ve eşit devlet anlayışına, kamu vicdanına, temel hak ve hürriyetlere uymadığı aşikâr olan bu kararları asla kabul edilemez buluyor ve kaldırılmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
"ÜLKÜCÜLER İÇİN DE YENİ DÜZENLEME YAPILSIN"
Ahmet Taş, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle birçok suçtan tutuklu bulunan ve haklarında karar verilemeyen birçok insanın serbest bırakıldığını hatırlattı. Taş, 1980 darbesinden bu yana cezaevinde yatan ülkücü mahkumlar için de yeni bir düzenleme getirilmesini istedi.
Taş, "Hükümetin; 12 Eylül mağdurlarının haklarını iade etmek, verilen zarardan dolayı onlardan özür dilemek ve itibarlarını iade etmek için hazırlık yapmaya başladığı şu günlerde, böyle bir düzenleme acilen yapılırsa 12 Eylül 2010'da halkın oylarıyla kabul edilen Anayasa Referandumu anlam kazanır. 12 Eylül 1980 darbesi ile hesaplaşmış olup, milli iradenin dediği olur. Millete verilen sözler yerine getirilir." dedi.