Dolar

34,8615

Euro

36,6628

Altın

3.015,16

Bist

10.087,46

'AB'nin kapısında uysal bir ricacı değiliz'

Başbakan Erdoğan, Newsweek tarafından yayımlanan makalesinde Türkiye'nin ekonomi ve dış politika alanlarında attığı adımlara dikkat çekerken, 'Bu romantik bir neo Osmanlıcılık değil. Bu, küresel düzenin yeni bir vizyonuna dayalı reel politika' dedi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-17 12:30:14

'AB'nin kapısında uysal bir ricacı değiliz'

AB'nin Türkiye'ye muamelesini "görülmemiş" olarak niteleyen Erdoğan, "Avrupalı dostlarımız, Türkiye-AB ilişkilerinin hızla bir dönüş noktasına yaklaştığının farkına varmalı" dedi. Erdoğan, "Bugünkü Türkiye farklı. Artık AB'nin kapısında uysal bir ricacı olarak bekleyecek bir ülke değiliz" uyarısını da yaptı. Recep Tayyip Erdoğan, Newsweek sitesinde yer verilen makalesinde dünyada güç çekirgesinin değiştiğine, G7'lerin yerini G20'lerin aldığına, Brezilya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin küresel ekonomik konularında çok aktif bir rol oynadıklarına işaret ederek AB'nin bu değişikliklerden etkilenmemesi düşünülemeyeceğini belirtti.

Ekonomik krizin, yaşlanan Avrupa'nın daha büyük dinamizme ve değişime olan ihtiyacını gözlerin önüne serdiğini, AB adayı Türkiye'nin ise, "etkileyici ekonomik gelişme ve siyasi istikrarıyla küresel sahneye damgasını vurduğunu" kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin 2011 yılında da Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olmayı sürdüreceğinin, OECD tahminlerine göre, 2050'de Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi haline geleceğinin altını çizdi.

 

"Yumuşak gücüyle Türkiye küresel oyuncu oluypr"

Başbakan Erdoğan, "Ve sadece ekonomi değil, Türkiye, yumuşak gücüyle küresel ve bölgesel bir oyuncu haline de geliyor" ifadesi de kullandığı makalesinde şöyle devam etti:

"Türkiye, on yıllarca göz ardı edilen komşuluğunu yeniden feshediyor. Balkanlardan Ortadoğu ve Kafkaslara kadar uzanan proaktif bir dış politika izliyor. Türkiye'nin, geniş bölgedeki ülkelerle 'sıfır sorun, sınırsız ticaret' politikası, hepimiz için dogmatik olmayan bir istikrar alanı yaratmayı amaçlıyor. 61 ülke ile vizesiz seyahatimiz var. Bu romantik bir yeni Osmanlıcılık değil. Bu, küresel düzenin yeni bir vizyonuna dayalı reel politika. Ve inanıyorum ki bu vizyon, önümüzdeki on yılda AB'ye de yardımcı olacak."

 

"Türkiye'nin diplomatik çabaları İran konusunda da meyve verdi"

Türkiye'nin yoğun diplomatik çabalarının Irak, Afganistan ve Balkanların yanı sıra İran'ın nükleer programı konusunda da meyve verdiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin küresel politikanın tüm başlıca alanlarında aktif bir oyuncu olduğunu ve bu ivmeden vazgeçmeyi düşünmediklerini de belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin AB üyesi olduğunda Avrupa'nın çıkarlarına, dış ve ekonomik politikadan bölgesel güvenlik ve sosyal uyuma kadar çok geniş bir yelpazede katkıda bulunacağını vurguladı.

 

"Bizans türü siyasi entrika"

Ancak Türkiye'nin katılım sürecinin "belirli sayıda devletin organize ettiği" bir direnişle karşılandığına dikkat çekildiği makalede 22 başlığın siyasi nedenlerle bloke edildiğini anımsatarak "Bu, daha önce hiçbir aday ülkenin yaşamadığı Bizans türü bir siyasi entrikaya dönüştü. Türkiye, böyle bir muamele yapılan tek ülkedir" denildi.

Başbakan Erdoğan, "Bizim Avrupalı dostlarımız, Türkiye-AB ilişkilerinin hızla bir dönüş noktasına yaklaştığının farkına varmalı" uyarısını da yaptığı makalesinde AB'nin daha önce, ekonomik büyümelerini ve demokrasilerini sağlamlaştırmak amacıyla göreli olarak küçük, ekonomileri zayıf ülkeleri problemsiz bir biçimde üyeliğe aldığını anımsatarak şunları yazdı:

"Bu devletlerden farklı olarak Türkiye, bölgesel bir oyuncu, gelişen bir yelpazesi olan yumuşak bir güç ve dirençli, büyük ekonomisi olan uluslar arası bir aktördür. Ancak geri çevrilmesi halinde dayanabilecek olması, Türkiye'nin dışlanması için neden olmamalıdır. Bazen, Türkiye'nin gücünün Birliğe katılmasına engel olup olmadığına merak ediyorum. Böyle ise eğer, Avrupa'nın stratejik hesapları sorgulanmalıdır."

"AB'nin kapısında uysal bir ricacı değiliz"

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB kapısına ilk çalmasından bu yana yarım asrı aşkın bir süre geçtiğine işaret ederek geçmişte Türkiye'nin hedefinin ekonomik olduğunu ancak bugünkü Türkiye'nin farklı olduğunu belirterek, "Artık AB'nin kapısında uysal bir ricacı olarak bekleyecek bir ülke değiliz" sözlerini de kullandı.

Bazılarının Türkiye'nin için Avrupa'dan başka bir alternatif olmadığını savunduklarını, halbu ki, tersinin de geçerli olduğunu vurguladığı makalesine, "Avrupa'nın, Türkiye'nin alternatifi yoktur. AB'nin, özellikle, güç dengesinin kaymakta olduğu bir küresel düzende, daha güçlü, zengin, daha kapsayıcı ve daha güvenli bir Birlik durumuna gelebilmek için Türkiye'ye ihtiyacı var. Bu gerçeği keşfettikleri zaman Avrupalı dostlarımız için fazla geç olmayacağını umuyorum" uyarısıyla nokta koydu.

Haber Ara