Amerika'nın yeni İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner, Zaman'a verdiği mülakatta Türkiye'de yaşanan değişimin altını çizdi. İstanbul'da ilk olarak 1982-83 yıllarında görev yapan Kilner, "Türkiye'ye ilk kez geldiğimde, Kürt kelimesini basılı bir yayında göremezdiniz." dedi. Amerikalı diplomat, sivil toplumun gösterdiği gelişime de dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın mart ayında Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesi ABD'nin yeni İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner iki ülke ilişkileri, Türkiye'nin bölgesel rolü, İran krizi ve yeni görevi ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Zaman'a mülakat veren Kilner, ABD-Türkiye ilişkilerinde uzun zamandır ihmal edilen ticarî ilişkilerin gelişmesi gerektiğine dikkat çekerken, Türkiye'nin komşularıyla geliştirdiği ekonomik ilişkileri övdü. Ankara'nın bölgesinde etkili bir aktör olduğunu vurgulayan ABD'li diplomat, İran nükleer krizinde Türkiye'nin yapıcı bir rolü olduğunun altını çizdi. Tecrübeli diplomat, Washington'ın İran hususunda Türkiye ve Amerika'nın aynı amaçlara sahip olduğuna dair güveninin olduğunu belirtti. Daha önce Türkiye'de toplam altı yıl görev yapan Kilner, 80'lerin başında geldiği Türkiye ile günümüzdeki Türkiye arasındaki değişimleri de değerlendirdi. "O zamanlar Kürt sözcüğünü yazılı bir şekilde göremezdiniz." diyen Kilner, İstanbul'un bir dünya şehri haline gelmekte olduğunu söyledi.
13 milyar dolarlık ticaret hacmi yeterli değil
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD ile 16. büyük ekonomiye sahip ülke olan Türkiye arasındaki ticaret hacminin istenen düzeyde olmadığını söyleyen Kilner, "Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesi ve Irak ile arasındaki ticaret hacmi ABD ile ticaret hacminden daha fazla." şeklinde karşılaştırmada bulundu. Başkonsolos, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2009 yılında 11 milyar dolar seviyesinde olduğunu da aktardı. Amerika Başkonsolosu, ABD Başkanı Barack Obama ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşmeler ve iki ülkenin ilgili bakanlıklarının yürüttüğü çalışmalar sonucunda ticaret hacminin artmasına yönelik atılacak adımlar için genel çerçevenin oluştuğuna dikkat çekti. 2010 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 13 milyar dolara ulaşırken, Türkiye'nin ABD'den ithal ettiği malların miktarı Amerika'ya ihraç ettiği malların üç katını oluşturuyor.
TUSKON'un çalışmalarına övgü
Kilner, hükümetlerin sadece özel sektör temsilcilerinin daha kolay bir şekilde çalışabilmeleri için ortam oluşturmaktan öteye gidemeyeceğini ifade ederek, asıl görevin iki ülkenin işadamlarına düştüğünü belirtti. Bu konuda TUSKON'un çalışmalarından övgüyle söz eden Scott Kilner, dünyanın farklı yerlerinden binlerce işadamını bir araya getirerek, Türk firmalarıyla iş anlaşmaları yapmalarını sağlayan TUSKON'un daha önce Türkiye'de bulunduğu sırada henüz kurulmadığını hatırlatarak kısa zamanda ulaşılan seviyeyi taltif etti. Türkiye'nin AB üyeliğine ABD'nin desteğini yineleyen Kilner, müzakere sürecinin yavaşlamasına rağmen "AB üyelik kriterlerini yerine getirmiş bir Türkiye, AB'ye büyük güç katacaktır." şeklinde konuştu. Yaşanan ekonomik problemlerin Avrupa'nın 'kendine güvenini azalttığını' ifade eden, tecrübeli diplomat bu durumun 'risk almayı zorlaştırdığını' kaydetti.
Konsolosluğun genişlemesi aktifliğin göstergesi
ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevini eylül ayında devralan Scott Kilner, Türkiye'ye yabancı bir isim değil. Diplomatlık kariyerinin henüz başındayken 1982-83 yılları arasında İstanbul'da vize memuru olarak görev yapan Kilner, 2 yıl Doğu Berlin'de bulunduktan sonra tekrar Türkiye'ye bu sefer Adana'ya gelmiş. 1996-99 yılları arasında diplomatik görev nedeniyle yeniden Türkiye'ye yolu düşen Scott Kilner bu kez Ankara'daki büyükelçilikte görev almış. Akıcı bir Türkçeye sahip olan Kilner, İstanbul'daki görevine başlamadan önce Türkçesini tazelemek için 6 haftalık kursa gittiğini aktardı. Türk edebiyatını tercüme eserlerden takip ettiğini ancak gazeteleri Türkçe okuduğunu söyleyen Kilner'in masasındaki Türkçe-İngilizce sözlük dikkat çekiyor.
ABD'nin Avrupa'daki yabancı temsilcilikleri arasında İstanbul'da bulunan başkonsolosluğun önemli bir yeri var. Frankfurt'ta bulunan başkonsolosluğun ardından İstanbul Başkonsolosluğu Avrupa'daki Amerikan konsoloslukları arasında Lizbon ve Prag ile birlikte alan genişliği açısından ikinci sırada yer alıyor. Çeşitli dönemlerde Türkiye'de bulunan Kilner, bu durumu konsolosluğun İstanbul'daki faaliyetlerinin genişlemesine paralel bir gelişme olarak niteliyor. İstanbul'daki konsoloslukta içlerinde FBI, Dış Ticaret Dairesi ve Tarım Dairesi'ne bağlı departmanların da yer aldığı 6 farklı daire bulunuyor. Yoğun çalışma temposuna dikkat çeken Kilner, bu durumu "İstanbul gün geçtikçe bir dünya şehri haline geliyor. Hem turizm amacıyla hem de toplantılar nedeniyle yabancı ziyaretçiler geliyor. Devamlı bir şekilde konferanslar düzenleniyor ve biz dışarıdan gelen Amerika delegasyonlarına destek sağlamak durumundayız." şeklinde izah etti.
İstanbul'da ilk görev yaptığı dönemle günümüzü kıyaslayan Kilner, iki ülke ilişkilerinin yoğunluğu açısından yaşanan değişikliğe dikkat çekti. Önümüzdeki ay içerisinde ABD Dışişleri'nden ve Ticaret Bakanlığı'ndan yetkililerin katılacağı 3 önemli toplantı gerçekleştirileceğini ve bu durumun artık sıradan hâle geldiğini belirten Kilner, 1982-83 yılları arasında bulunduğu İstanbul'a sadece bir ya da iki Amerikan delegasyonunun geldiğini ifade etti. Kilner, "Bu inanılmaz bir değişim. Konsolosluğun büyüklüğü İstanbul'da devam eden faaliyetleri yansıtıyor." dedi.
Kilner, konsolosluk binasının yanı sıra Türkiye'deki değişimlerin de dikkate değer olduğunu kaydetti. "Buraya ilk kez geldiğimde, Kürt kelimesini basılı bir yayında göremezdiniz. Bu durum uzun süre önce değişti." şeklinde konuşan Kilner, sivil toplumun gösterdiği gelişimin altını çizdi.
İran konusunda aynı amaçlara sahibiz
İzlenen aktif dış politika sonucunda Ankara'nın artan bölgesel rolüne değinen ABD Başkonsolosu Kilner, Türkiye'nin Suriye ve Yunanistan gibi komşularıyla geliştirdiği ilişkileri överek "Türkiye'nin bölgesel ilişkileri bölgedeki istikrara olumlu katkıda bulunuyor." ifadelerini kullandı. Türkiye ile Ermenistan arasında sınırın açılması ve ilişkilerin normalleşmesi ile ilgili süreç için ise "Henüz tamamlanmamış bir gündem." dedi. Türkiye'nin İran'la geliştirdiği ticarî ilişkilerin ABD tarafından nasıl görüldüğünün sorulması üzerine, "İran özel bir vaka." diyen Kilner, "İran halkının ekonomik müeyyideler nedeniyle acı çekmesini hiçbir şekilde istemiyoruz. Fakat İran nükleer programı ile ilgili çok ciddi bir konu var." şeklinde konuştu. Tecrübeli diplomat, Washington'ın İran hususunda Türkiye ve Amerika'nın aynı amaçlara sahip olduğuna güvenidiğinin altını çizdi. Türkiye'nin İran'ın komşularından biri olduğunu hatırlatan Kilner, "Türkiye'nin İran'da meydana gelen olaylara yönelik ilgisi meşrudur. İran nükleer programıyla ilgili bir çözüm bulunması konusunda (Türkiye'nin) yapıcı bir rolü olduğunu kabul ediyoruz." dedi. Başkonsolos, konuyla ilgili diplomatik müzakerelerin İstanbul'da gerçekleşecek olmasını da bu yapıcı role örnek olarak gösterdi. Kilner, BM Güvenlik Konseyi üyeleri ve Almanya'nın oluşturduğu P5+1 grubunun dışındaki ülkelerin de etkili olabileceğini kaydetti: "Türkiye'nin Tahran'da sözü dinleniyor. Biz bu etkiyi yapıcı bir şekilde kullanmaktan memnuniyet duyarız."
'Ricciardone eşsiz bir isim'
'ABD'nin yeni Ankara büyükelçisi Francis Ricciardone de Scott Kilner gibi Türkiye'ye yabancı olmayan bir isim. Kilner, arkadaşı Ricciardone ile Ankara ve Kabil'de beraber çalıştığını belirterek, ABD Başkanı Barack Obama'nın tartışmalı bir şekilde atadığı Ricciardone'nin doğru bir isim olduğunu kaydetti. Yeni büyükelçinin daha önce de iki kez Türkiye'de görev yaptığını hatırlatan Kilner, Ricciardone'nin Türkiye ile ilgili bilgisi ve tecrübesinin eşsiz olduğunu söyledi. Yapılan son bir araştırmada, Türkiye'de halkın önemli bir kısmının ABD'yi tehdit olarak gördüğünün hatırlatılması üzerine, Kilner bu durumun düzeltilmesinde tek sorumlunun ülkesi olmadığını vurguladı: "Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin güçlü olmasının önemli olduğunu düşünen birçok Türkün olduğuna inanıyorum. Görmek istediğim şey buna inanan insanların ABD doğru bir şey yaptığında çıkıp bunu söylemesidir."
ZAMAN