Dolar

34,8758

Euro

36,6247

Altın

3.023,15

Bist

10.099,10

Muhteşem Yüzyıl'da muhteşem hatalar

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ayşe Böhürler, bugünkü köşe yazısında çok tartışılan Muhteşem Yüzyıl dizisinin hatalarını kaleme aşdı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-15 11:42:56

Muhteşem Yüzyıl'da muhteşem hatalar

İŞTE BÖHÜRLER'İN YAZISI:

 

Muhteşem hatalar!

Alt üst tarafı dizidir derken konu büyüdükçe büyüdü. Tarihi dizi yapmak sahiden zor işmiş bir kez daha gördük. Tarihi dizilerin son dönem en güzel örneklerinden birisi olan Spartacus'u izlerken insan ister istemez kıyaslama yapıyor.

 

Sparctacus bugünün dizi formatında tarihi bir hikâye nasıl anlatılırın en popüler örneği. O'nun da içinde hayatta olan, sıradan olan, sakıncalı olan her şey var. Ama tarihte var. Dizi seyirciyi sarsmaktan kaçınmıyor. Konu pop Amerikan dizileri formatında işlense de hikâyenin geçtiği mekânlar, kostümler, kişiler, dönemin tarihi olayları ile örtüşmez diyebileceğimiz bir sahne ile karşılaşmıyoruz.

 

Muhteşem Yüzyıl'a belki buradan bakmak daha doğru olur. Yoksa senaristin veya yönetmenlerin konuya nereden bakacakları kararına kimse karışamaz. İster haremden bakarlar ister Enderun'dan.

 

Ayrıca bizim olaya doğru yerden bakma iddiası taşıyan film tarihimiz de kötü örnekler ile doludur zaten. Seyredilmeyen, ağır, bütçesizlikten tarihi bir komedi filmi gibi çekilen filmlerin İslam dünyasında da birçok örneği var. İran dizileri istisna olmak üzere Mısır dizileri üzerine kötü tarihi filmin kitabı yazılır. Kanal 7'de yayınlanan Hz. Yusuf mesela! Dizi üstelik çok da iyi izleniyor. Hz. Yusuf, Züleyha karakterlerini oynayanlar kötü komedi kıvamında. Bırakın karakterleri, olaylar ne Kur'an'daki tarih anlatımına uyuyor ne de mantığa. Zaman izleği bile yok. Bir peygamberin yalan yanlış anlatılmasına, filmi seyrederken insanın dalga geçme hissine kapılmasına rağmen seyirci yine ilgi ile izliyor, tepki de göstermiyor.

 

İyi tarihi film yapmak, iyi niyetin yanı sıra 4-5 yıla uzana bir yapım süreci, çok iyi ekip, çok iyi oyuncular, kostümünden dekoruna çok iyi bir tasarım istiyor. Sadece iyi niyet yetmiyor. Bu nedenle imkânlar olmasına rağmen muhafazakâr kesimin, bu sektörde yatırım yapan sermaye sahiplerinin böyle işlere ayıracak parası, bu işlere gönül vermiş kişiler yokken de ortalığı velveleye vermenin manası yok.

 

Muhteşem yüzyıl dizisi üzerine yapılan tartışmalarda serin duranların safındayım. Kimse bana göre dizi üretmek zorunda değil. Seversem izlerim, sevmezsem izlemem. Hele de elimde zap silahı ve birçok kanal alternatifi varken. Ancak yine de meslek gereği tarihi bir film yapılırken öne çıkan hatalara dikkat kesilmeden edemedim. Bu arada hem iyi bir tarih hem de Yeni Şafak okuru olan bir izleyiciden gelen maildeki 23 hatayı içeren listeden bazı notları sizinle paylaşmak istedim.

 

1) Kanuni, Kur'an'ın "iki kişi arasında dahi olsa adaleti sağlayın" dediğini söylüyor, Kur'an'da böyle bir ayet yok.

 

2) Dizide Yavuz'un 200 kalyonluk donanma hazırlattığı söyleniyor, oysa donanma için ilk kalyon 17.yüzyılın ortasında yapılmıştır ve tarihte hiç bir ordu bırakın 200'ü, 100 kalyona yaklaşacak bir donanma kurmamıştır.

 

3) Hünkâr sofası Kanuni tarafından kullanılmış değildir.

 

4) Hürrem Sultan, Kanuni'nin tahta çıkışından bir kaç yıl önce saraya girmiştir.

 

5) 26 yaşındaki Kanuni'nin 41 ve 14 yaşındaki Hürrem'in 28 yaşında birer kişi tarafından oynanması garip durmaktadır.

 

6) Kanuni tahta çıktığında Harem, Topkapı Sarayında değil Eski Saray'da idi.

 

7) Hareme gelen bir kız 3-4 yıl eğitimden geçmeden padişahın karşısına çıkarılmazdı. Hürrem'in, padişahın adını "Sülüman" diye telaffuz ederken, gelir gelmez huzuruna çıkarılması yanlıştır.

 

8) Dizide ismi gecen cellât Kara Ali, o tarihlerden 150 yıl sonra yaşamış bir kişidir.

 

9) Kanuni tahta çıktıktan sonra babasının nedimi Hasan Can'la görüşüyor. Hasan Can 60 küsur yaşında biri olarak görünüyor, oysa tarihi bilgilerimiz bize Hasan Can'ın Kanuni tahta çıktığında en fazla 30'ların başında olabileceğini göstermektedir.

 

10) Valide Sultan saraya yeni gelen Hürrem Sultan'la Rusça konuşuyor, bir kaç sahne sonra Hürrem Sultan birine "dilimizi nasıl biliyor" diye sorunca "Kırım Hanı'nın kızıdır da ondan" cevabını alıyor. O sıralarda Kırım Tatarları 250 yıl daha Rus egemenliğine girmeyecek bir topluluktur, Kırım'da Rus etkisi söz konusu değildir.

 

11) Bir vezir, padişahın İbrahim Paşa'yı has odabaşı yapması üzerine "bu dönmeyi nasıl has odabaşı yapar" diye sızlanıyor. Has Oda ve hatta Enderun'un tamamı zaten devşirmelerden oluşur.

 

12) Bir sahnede askerler "cülus bahşişimiz verilecek" diye seviniyorlar, askerlere bakıyoruz en genci 45-50 yaşında, hepsi hımbıl adamlar. O yaşta kimse orduda kalmaz.

 

13) Kanuni'nin ilk işi divan toplantısına katılıp bazı kararlarını aktarmak oluyor. Fatih döneminden beri padişahlar divan toplantısına katılmaz ve belki kafes arkasından dinlerlerdi.

 

14) Kanuni Venedik elçisiyle konuşurken Sarlken ve Francois'in mücadelesi için "bakalım kim kayzer olacak" diyor. Burada kayzer kelimesinin kullanılmasının doğru olmamasını geçtim, bu cümleyle Kanuni ne demek istemektedir ben bir tarih okuru olarak anlayabilmiş değilim.

 

15) Kanuni Venedik elcisiyle konuşurken "Venedik dükü" lafzini kullanıyor, bu kelimenin doğrusu "Doge"dur ve dilimize "Doc" diye geçmiştir, Kanuni'nin "Venedik Doc'u" demesi gerekirdi. Doge'un İngilizcesi Duke'tür ama anlamları tamamen ayrıdır.

 

16) Padişah dizinin pek çok yerinde ve Has odabaşı İbrahim Paşa, dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor. Bu da doğru değildir. Kavuğu çıkarsalar bile takke giymeleri gerekirdi, Osmanlı âdeti budur."

 

... Ve daha birçok hata. Bu hataları bulmak için de tarihçi olmaya gerek yok ayrıca.

 

Ciddi ve dikkatli olmak yeterli. Bunları görünce bizim tarihimiz sadece kitaplarda kalsın aman demek geliyor içimden.

Haber Ara