AB'nin Türkiye'nin sabrını test ettiğini söyleyen Erdoğan, "Dilin altındaki baklayı meydana çıkaramıyorlar. Biz anlayamıyor muyuz? Anlıyoruz. Ama biz istiyoruz ki onlar anlatsın ve dünya bazı gerçekleri gördün. Ama biz sabredeceğiz." dedi.
Konuşmasına Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile bugün yaptıkları görüşmelerden bahsederek başlayan Erdoğan, verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi. Türkiye ve Yunanistan ilişkilerini konu aldıklarını belirten Erdoğan, büyükelçiler toplantısını da bir buluşma olarak değerlendirdiğini kaydetti.
FELSEFEMİZİ ANLAMAK İSTEYEN ERZURUM'A BAKSIN
Erzurum'un "doğu ve batı arasındaki stratejik konumuyla zengin kültürüyle Türk tarihinde yer etmiş bir şehir" olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Erzurum acıyı bal eylemiş bir şehrimiz. Tarih boyunca çektiği çilelere, acılara rağmen hoşgörüsünden yardımseverliğinden, sevgisinden, dadaşlığından hiçbir şey kaybetmedi. Bundan 100 yıl önce işgallere toplu katliamlara maruz kaldı. Aynı Erzurum zaferin, zaferle birlikte gelen barış anlaşmalarıyla acılarına tuz basmayı, acılarını bal eylemeyi başarabilmiş bir şehrimizdir. Özellikle büyükelçilerimizin buraya dikkatlerini çekiyorum. Erzurum dış politikamızın abide şehridir. Felsefemizi ve yaklaşımımızı anlamak isteyenlerin Erzurum'a bakmaları yeterlidir."
Konuşmasında tarihin kin, intikam ve husumet üzerine inşa edilemeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, "İnsanlara ait duygular toplumlar, ülkeler arasında belirleyici olamaz. Geçmişte yaşananlar üzerine geleceği inşa edemezsiniz. Tarihte yaşanan savaşlar katliamlar belirleyici olsaydı dış politikada bugün AB olmazdı. Ama AB süreci başlangıcı itibariyle başlangıcı siyasi değil ekonomikti. Bu daha sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu'na dönüşmüş. Ama onun da asıl hedefi gerçekleştiremeyeceği anlaşıldığı için AB'ye dönüşmüştür." dedi.
AB'DE HİÇBİR ÜLKEYE YAPILMAYAN MUAMELE TÜRKİYE'YE YAPILMIŞTIR
Ardından AB ilişkilerine değinen Erdoğan, "AB üyesi ülkeler içerisinde hiçbir ülkeye yapılmayan, sunulmayan tarz Türkiye'ye sunulmuştur. 1959'da ilk adımı atacaksın, 1963'te resmen başvurunuz olacak. Ama 50 yıl süre içerisinde hiçbir yere varamayacaksın. Türkiye ile dalga geçen 27 AB üyesi var. Tabi bunlar arasında 15 kadar Türkiye dostu diyeceğimiz, hariç ülkeler de var." şeklinde konuştu.
AB'nin 2004'ten beri liderler zirvesine Türkiye'yi kabul etmeme durumuna girdiğini aktaran Erdoğan, "Bu yanlış olduklarının çok açık bir ifadesi. Ne derlerse desinler bunu bize anlatamazlar."dedi.
Erdoğan ardından şöyle devam etti: "50 yıl sabreden başka ülke var mı. Hala da sabrediyoruz. Onlar bizi aslında sabır noktasında test ediyorlar. Ben de kendilerine diyorum ki eğer gerçekten istemiyorsanız açıklayın, ilan edin. Eğer sabır test ediyorsanız sabrın da bir sonu var. Biz bir yere kadar dayanacağız, dadaşlığımızı bir yere kadar sürdüreceğiz. Ama dadaşlığın da bir sınırı var."
Ardından bir dadaş tanımı yapan Erdoğan, "Dadaş öyledir ki öldüğünde düşmanı dahi gözyaşı döker." dedi ve Sarıkamış'ta Türk askerlerinin durumuna ağlayan Rus askerlerini örnek verdi.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin savaştığı tüm ülkelerle ilişki kurma gayreti içerisinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bundan 30-40 yıl önce iç ve dış düşman unsuru iç politikada belirleyici olabiliyordu. Ama bugün bunlar geçerliliklerini yitirdi. Yaşadığımız dönemin parametrelerini çok iyi anlamak ve ona göre strateji belirlemek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Soğuk savaşın ülkelere kazandırmadığı, aksine kaybettirdiği bir çağda yaşadıklarını belirten Erdoğan, "Böyle bir çağda lokal düşünmek, tarihe takılmak ülkelere kazandırmıyor. Tam aksine kaybettiriyor." dedi.
Ardından Romanlardan bir deyim örneği veren Erdoğan, "Romanların 'evde oturup kalan ölür' sözü var. Bu söz bugün küreselleşmenin gereklerini bize anlatıyor. Ülkesinin sınırlarını her türlü değişime kapalı tutanlar kaybetmeye mahkumdurlar. 8 yılık başarımız buna en güzel örnektir. Sıfır sorun politikası ekonomiye güç katmıştır. Aktif ve vizyoner dış politika anlayışı ekonomiye katkı sağlamıştır." dedi.
EKONOMİYİ DIŞ POLİTİKADAN AYRI TUTMAK MÜMKÜN DEĞİL
Erdoğan ardından Türk ekonomisindeki gelişmelerden, iyileşmelerden, başarılardan rakamsal örnekler verdi. Erdoğan, "Ekonomiyi dış politikadan ayrı tutmak mümkün değil. Komşularla iyi ilişkiler kurarak, vizeleri kaldırarak, ilişkileri artırarak tüm dünyaya barış çağrısı yaparak Türkiye'yi hep birlikte bu seviyelere taşıdık." şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Geçmişte ciddi sorunlarımızın bulunduğu ülkelerle ortak bakanlar kurulu toplantısı ortak girişimler gerçekleştirir hale geldik." diye ekledi.
Ardından AB'nin vize uygulamalarını da eleştiren Erdoğan, Tayvan ve Brezilya gibi ülkelere AB tarafından vize verildiğini kaydetti. Baibakan Erdoğan şöyle devam etti: "Tayvan ve Brezilya AB ülkelerine vizesiz gelebiliyor. Balkanlarda vize kalmadı. Ama Türkiye'ye Avrupa'da vizesiz olarak dolaşma müsaadesini AB hala veremiyor. Brezilya'nın AB ile ne ilgisi var. Karşı değiliz. Peki Türkiye'den derdiniz ne. Türkiye ne yaptı size? Şu anda müzakere eden bir ülke. Neymiş; Türkiye büyükmüş, e Brezilya da büyük. Ona eyvallah diyorsun. Dillerinin altındaki baklayı meydana çıkaramıyorlar. Biz anlayamıyor muyuz? Anlıyoruz. Ama biz istiyoruz ki onlar anlatsın ve dünya bazı gerçekleri görsün. Ama biz sabredeceğiz."
Komşularla geliştirilen iyi politikanın en iyi örneklerinden birinin de Gaziantep şehri olduğunu söyleyen Erdoğan, "Gaziantep yılda 1 milyona yakın Arap turist ağırlayan bir şehir, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan şehir konumunda. Bölgedeki şehirleri kazandı ve kazanıyor. Kazan kazan politikası. Esas bu." dedi.
Ardından Davos'ta BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan ile Kıbrıs sorununu çözmek için başlattıkları girişimi örnek veren Erdoğan, "Kıbrıs sorununu çözecektik. İmzalar atıldı. Bizzat başındaydım. Atılan imzalara rağmen 26 Nisan 2004'te olmadı. AB bu işi çözme noktasında kararlı olduğunun sinyallerini verdi." dedi. Çözümsüzlükte Yunanistan'ın da payı olduğunu söyleyen Erdoğan, ancak o zaman işin başında Papandreu değil Karamanlis olduğunu hatırlattı. Erdoğan, "Dediler ki Kıbrıs'a uygulanan izolasyon son bulacak. Ama son bulmadı. Şimdi bir başbakan olarak ben ne yapayım." diye ekledi.
Erdoğan ardından "Şu mesajı bir kez daha iletmek istiyorum; biz sadece barıştan yanayız. Kendimiz için istediğimiz kadar her ülke için istikrar ve huzur istiyoruz. Haktan ve paylaşmadan öte hiçbir gaye istemiyoruz. Biz artık silaha değil eğitime, mayınlara değil sağlığa, barışı engelleyen duvarlara değil karayollarına, çocukları öldürüldüğü dünyaya değil çocuklara yatırım yapılan bir dünya kurmak istiyoruz. Biz artık enerjisini çatışmaya, yıkmaya değil ittifak yapmaya sarf eden bir dünya görmek istiyoruz. Bizim bölge ülkeleri ile başlattığımız yeni dönem bunun göstergesidir." diye ekledi
Türkiye'nin Ortadoğu'da da Kafkasya'da da barış istediğini belirten Erdoğan, "Gazze konusunda ne kadar samimiysek, Nahçıvan konusunda da o kadar samimiyiz. Bağdat'ta ne kadar hassassak Tiflis'e karşı da o kadar hassasız. Erivan'a ne kadar zeytin dalı uzatıyorsak Güney Kıbrıs'a da barış elimizi aynısını uzatıyoruz." ifadelerini kullandı.
KIBRIS İÇİN DÖRTLÜ TOPLANTI ÇAĞRISI
Erdoğan ardından Kıbrıs sorunun çözümü için bir çağrıda bulundu: "Güney Kıbrıs, Yunanistan, Türkiye ve KKTC dörtlü olarak oturalım, İngiltere'yi garantör olarak alalım, BM'yi alalım, AB de versin temsilci onu da alalım."
Ancak Rum Kesimi lideri Hristofyas'ın, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun hangi sıfatla masaya oturacağını sorduğunu anlatan Erdoğan, "Bugüne kadar kaç kez masaya oturdunuz. Orada hangi sıfatla oturduysa o sıfatla oturacak" dedi.
Erdoğan ardından "Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır. Konuşmadan anlaşmak neticeye varmak mümkün değil. Tabi bundan devamlı kaçılıyor. Olumlu adım aradığınız zaman orada bizi göreceksiniz." dedi.
Ardından Türkiye'deki azınlıklar meselesine de değinen Erdoğan, 1952'den, Adnan Menderes'ten bu yana hiçbir Türk liderinin patrikhaneye gitmediğini hatırlattı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın geçtiğimiz Pazartesi günü bir patrikhane ziyareti gerçekleştirdiğini dile getirdi. Ardından kendisinin de Rum yetimhanesini açtıklarını orada Bartholomeos ile görüştüğünü hatırlattı ve Sümela Manastırı'nda ayin yapılmasını örnek verdi.
PATRİK ATAMAMIZ DA MÜFTÜ ATANMASI DA YANLIŞ
Türkiye'deki azınlıklara vatandaşlık teklif ettiklerini ve patriklerini kendileri seçme şansı tanıdıklarını anlatan Erdoğan, buna karşılık Batı Trakya'da hala müftülerin seçilemediğini ve atamayla geldiklerini vurguladı. Erdoğan, "Atama yanlıştır doğru değildir. Bunu oradaki soydaşım kabul edemez. Bunları karşılıklı yapmamız lazım. Ben dostum Yorgo'nun samimiyetinden şüphe etmiyorum. Biz bu dönemde bunu başarmalıyız diyorum. Bizden sonraki nesillere çürük çarık bir siyaset dünyası kalmasın. Patrik atamamız ne kadar yanlışsa müftü atanması da o kadar yanlış." dedi.
AB LİDERLERİNİN YAPTIKLARI SİYASETİN DÜRÜSTLÜK ALFABESİNDE YER ALMIYOR
Konuşmasında tekrar AB'ye yüklenen Erdoğan, AB liderlerini şu şekilde eleştirdi: "Müktesebatta yokken liderler oturup karar alıyorlar. Bu siyasetin dürüstlük alfabesinde yer almıyor." dedi.
Kıbrıs'ta adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözümü desteklediklerini belirten Erdoğan, "Kıbrıs'ta çözümün tüm Doğu Akdeniz'de barışa katkı sağlayacağına da inanıyoruz." diye ekledi.
HEDEF 2023'TE EN İYİ 10 EKONOMİYE GİRMEK
Yunanistan ile Türkiye arasındaki yakınlaşma konusunda tahrikler olacağı uyarısında bulunan Erdoğan, "Yazılı ve görsel basın ne der dersek olmaz. Liderler olarak tahriklere aldırmadan yola devam edeceğiz. Ege'de kapsamlı çözüm bulmak zorundayız, kararlı adımlar atmalıyız." şeklinde konuştu. Erdoğan, "Akdeniz'in de Ege Denizi'nin de bir barış denizi, bizi ayıran değil bizi birleştiren denizler olduğuna inanıyoruz. Aynı tutumu Yunanistan'dan da görüyoruz." şeklinde konuştu.
Erdoğan, ardından Türkiye'nin ekonomik hedeflerinden örnekle verdi ve "Hedefimiz 2023, iddialı ama ulaşılabilir hedefler belirledik. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında olmayı hedefledik." dedi.
CİHAN