Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, son tahliyelerle ilgili tartışmalar için, "Bu düzenlemeyi bodrum katında yapmadık, herkesin gözü önünde birlikte yaptık. Bugün bir yanlış varsa bu hepimizindir" dedi. Cemil Çiçek'in Hürriyet'e yaptığı değerlendirmeler şöyle:
Doğru tartışılsın
Çok net bir iddiada bulunacağım. İktidara ilk geldiğimizde, yüksek yargıya sorunların çözümü için neler yapılabileceğini sorduk ama çok kapsamlı bir şey gelmedi. 'Vallahi benim suçum yok, onun suçu var' tartışmasını doğru bulmam. Burada suçlu aramıyorum ama doğru tartışılsın. Yaptığımız düzenlemelere, tartışma yaratan tahliyelerle ilgili hüküm de dahil en büyük desteği Yargıtay'dan gördük. Hangi maddeyi konuşuyorsak ilgili dairesinden gelenlerle birlikte yapılmıştır. Biz bu düzenlemeyi bodrum katında falan yapmadık, herkesin gözü önünde yaptık. Yargıtay Başkanı dahi işin içinde oldu. İktidara gelir gelmez istinaf mahkemeleriyle ilgili düzenleme yapmak istedik ama uzun süre karşı çıkıldı. 'İçtihat oluşmadan kurarsanız yargı birliği açısından sıkıntılar çıkar. İçtihat da hemen oluşmaz, 2010 yılında olur" denildi. Bu yıl 9'u hemen kurulacak, tetkik hâkimleri buraya kaydırılabilir.
Yargıda direniş var
Hâkim ve savcı sayısını artırmak gerekiyor. Ama bir hâkimin boşluğunu doldurmak için 2.5 yıla ihtiyaç var. Zamanında yapılmış sınavlar bile iptal edildi. İşi bu noktaya getirenlerle vicdani muhasebe yapalım. 2006'da Anayasa Mahkemesi'ne de götürüldü. Mahkeme uygun buldu ama ciddi zaman kaybı oldu. Şimdi görülmekte olan bazı davalardaki ifadeler eğer doğruysa, 'Ben bundan sonra Adalet Bakanına imtihan yaptırtmam' deniliyor. Birden Anayasaya aykırılığı keşfediyoruz. Belki ki belli bir süreden itibaren yargıda bir direniş var bu alanda. Adalet Bakanı bir yere icra memuru atayabilir ama hâkimi, savcıyı atayamaz. Bunu HSYK atayacak. Atayamazsa bunun faturası siyasete hiç çıkmaz, çünkü siyasetin etkisi eskiye nazaran daha da azalmıştır, Adalet Bakanı orada sembolik olarak duruyor. Atama yapılamazsa fatura onlara (HSYK) çıkar. Hükümet bugüne kadar yargıya ayrılan ne kadro ne kaynak ne de imkan konusunda cimri davrandı. Her türlü çaba gösterildi ama bu gelişmeler nedeniyle boşluk doldurulamadı.
Akıbet biliniyordu
Siz, ben bilmeyiz ama 31 Aralık itibariyle bu dosyalarda böyle bir akıbetle karşılaşılacağını bilmesi gerekenler biliyordu. Bunlara bakan makamlardan, 'Süre doluyor, bizim de bu davaları bitirme imkanımız yok, ek süreye ihtiyaç var' diye bir talep geldi mi ben bilmiyorum. Geçmişte uzatılmış. Bir davanın 10 yılda bitirilememesi eksikliktir. Yargıtay'da bazı daireler yapıyor, ehemmi mühimme tercih ederek, kamu düzenini çok büyük ölçüde, dipten sarsan olaylarla ilgili dosyalar öne çekilebilir. Alelade hırsızlıkla, 10 kişiyi öldürmüş bir kişinin kamu düzenine verdiği zarar aynı şey değildir. Tutuklu dosyaları, örgütlü suçlar ile zaman aşımı dolmak üzere olan dosyaları da öne alabilirlerdi. Bunun için yasal düzenleme gerekmiyor, idari tasarrufla bu çözülebilir, bugün de imkan olduğuna inanıyorum.
CHP iktidar adayı değil
ÇİÇEK, Kılıçdaroğlu'nun liderliğinin CHP'de değişikliğe neden olmadığını savunarak, şunları söyledi: "Siyaset pazarında tezgâha ne koyduğunuz önemli. CHP'nin tezgâhında mal yok sadece taş var, gelene gidene atıyorlar. Hayatları hep başkalarının projelerini eleştirmekle geçiyor. Siyaset sorunlara ne kadar yakından baktığına bağlı. CHP'nin bin ölçekli haritası yok. Herşeye milyon ölçekte bakıyor. Ayaklarını ne zaman kaldırsalar bir adım ileri gidecekler diye bekliyorsunuz ama hep aynı yere basıyorlar. O yüzden seçimlerde bizi zorlamayacak. İktidar adayı değiller. Bizim evde seçimleri yüzde yüz tahmin eden kişi eşimdir. Her zaman tutturur. Benim önce ona sormam gerekir. Ama bana göre oyumuz yüzde 45'in altına düşmez."