Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

(TEKRAR)AİHM'de açılan davaların yüzde 14'ünü özgürlük ve güvenlik ihlâli oluşturuyor

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davaların yüzde 14'ünü özgürlük ve güvenlik ihlâlinin oluşturduğu bildirildi.

Son günl

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-05 18:06:00

(TEKRAR)AİHM'de açılan davaların yüzde 14'ünü özgürlük ve güvenlik ihlâli oluşturuyor
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davaların yüzde 14'ünü özgürlük ve güvenlik ihlâlinin oluşturduğu bildirildi.

Son günlerde basın yayın organlarında tutukluluk süreleriyle ilgili haber ve yorumların geniş bir şekilde yer alması nedeniyle Adalet Bakanlığı yazılı bir açıklama yaptı. Medyada yer verilen bazı haber ve yorumlarda tutukluluk süresinin uzun olmasının eleştirildiği, bu sürenin kısaltılması gerektiği görüşünün savunulduğunun hatırlatıldığı açıklamada, buna karşılık bazı yayınlarda ise davaları devam eden sanıkların tutukluluk süresini doldurup tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarına 'suçlular serbest bırakılıyor' şeklinde tepki gösterildiği ve bu durumun 'af' gibi yansıtıldığı anımsatıldı.

"Tutuklama, kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve diğer bazı şartların gerçekleşmesi durumunda sadece hâkim kararıyla uygulanan bir tedbirdir. Ancak, davaların uzun sürmesi halinde bu tedbir insan hakları ihlâline yol açabilmektedir." denilen açıklamada, "Tutuklama süresinin makul olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülen temel ilkelerden biridir. Tutuklulukta geçen sürelerin uzunluğu sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davalarda şimdiye kadar Türkiye aleyhine çok sayıda ihlâl kararı çıkmıştır. AİHM'de açılan davaların yüzde 14'ü, özgürlük ve güvenlik hakkı başlığını taşıyan 5. maddenin ihlâli niteliğindeki başvurulardan oluşmaktadır. Tutukluluk süresinin uzamasının insan hakları ihlâline yol açması nedeniyle 2004 yılında yapılan kanun değişikliğiyle tutukluluk sürelerine sınırlama getirilmiştir." görüşlerine yer verildi.

953 HÜKMEN TUTUKLUNUN TAHLİYESİ SÖZ KONUSU

2005 yılına kadar yürürlükte olan eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre alt sınırı 7 yılı geçen suçlarda tutuklama süresinin üst sınırının bulunmadığının dile getirildiği açıklamada, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Ceza Muhakemesi Kanunu'yla tutuklama süresine sınırlama getirildiği kaydedildi. Ancak devam eden davalarda sorun yaşanmaması için Ceza Muhakemesi Kanunu'nun tutuklama sürelerini düzenleyen 102. maddesinin ilgili bölümünün yürürlüğe girme tarihinin önce 1 Nisan 2008'e ertelendiği, daha sonra ise bu tarihin 31 Aralık 2010'a uzatıldığının anlatıldığı açıklamada, "Kanun koyucu sanıkları tutuklu bulunan davaların sonuçlandırılması için 5 yılı aşkın bir süre öngörmüş olmasına rağmen özellikle yüksek yargıdaki iş yoğunluğu nedeniyle bu davalar sonuçlandırılamamış ve kanunda belirlenen süreyi dolduran sanıklar tahliye edilmeye başlanmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin 31 Aralık 2010 tarihinde bütünüyle yürürlüğe girmesi sebebiyle bugün itibariyle, 5 ve 10 yıllık tutukluluk sürelerini dolduran ilk derece mahkemelerinde davaları devam eden 283 kişi ile hakkında mahkumiyet kararı verilip Yargıtay'da temyiz süreci devam eden 953 hükmen tutuklunun tahliye edilmesi söz konusu olabilecektir. Bu durum da göstermektedir ki, bazı basın ve yayın organlarında yer aldığı gibi 40.000 tutuklunun tahliye olacağı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Öte yandan, bu şekilde tahliye edilenlerin yargılanmalarına tutuksuz olarak devam edileceği için bu durumun af olarak değerlendirilmesi mümkün değildir." denildi.

YARGITAY'DA BİR CEZA DOSYASININ SONUÇLANDIRILMASI BİN 42 GÜN

Davaların makul sürede sonuçlandırılamadığından sanıkların uzun süre tutuklu olarak yargılanmak durumunda kaldığının vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi: "Personel sayısının artırılması, Ulusal Yargı Ağı Projesi'nin tamamlanması, mevzuatın güncellenmesi ve fizikî altyapı sorunlarının ortadan kaldırılması gibi Bakanlığımızca yapılan çalışmalar sonucunda ceza davalarının ilk derece mahkemelerindeki yargılama süresi yıllar itibariyle iş durumundaki artışa rağmen ortalama olarak 250 gündür. Soruşturma süresiyle birlikte ortalama 580 günde sonuçlanmaktadır. Ancak, Yargıtay'daki dava sayısının çok fazla olması nedeniyle yüksek yargı mensupları ve personelinin özveriyle çalışmasına karşılık davaların kesin karara bağlanması gecikmekte ve tutukluluk süreleri uzamaktadır. Bu çerçevede, Yargıtay'da bir ceza dosyasının ortalama sonuçlandırma süresi Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 473 gün, ceza dairelerinde 399 gün, Ceza Genel Kurulu'nda ise 170 gün olup, bunların toplamı da 1.042 güne ulaşmaktadır."

Uzun yıllardır yargının biriken sorunlarına çözüm üretmek için Adalet Bakanlığınca günübirlik önlemler yerine ileriye dönük plânlı ve kalıcı çözümler içeren çalışmalar yapıldığının dile getirildiği açıklamada, bu çerçevede Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Plânı ile 2010- 2014 yıllarını kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Plânında kapsamlı tedbirler ve projeler öngörüldüğü ifade edildi.

Yapılan tüm bu çalışmaların Adalet Bakanlığının yargılamanın hızlandırılması ve güven veren bir adalet sisteminin oluşturulması amacıyla üzerine düşeni yapmaya devam ettiğinin göstergesi olduğunun kaydedildiği açıklamada, söz konusu sorunların çözümü için yargılama faaliyetini yürüten bütün kurumların inisiyatif alması, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve etkili sonuçları hedefleyen yapıcı bir işbirliği içinde olmasının büyük bir önem arz ettiği vurgulandı.

Adalet Bakanlığı, bu proje ve çalışmaları şöyle sıraladı:

Her uyuşmazlığın mahkemelere gitmesini önlemek amacıyla, alternatif çözüm yollarından olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir.

Ceza yargılamalarında uzlaşma yöntemi 2005 yılında yürürlüğe girmiş olmakla birlikte daha da etkinleştirilmesi çalışmaları devam etmektedir.

Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) Kanunu Tasarısı hazırlanıp, Başbakanlığa sevk edilmiştir. Bu Kurumun faaliyete geçmesinin bir sonucu olarak yargıya gelen iş yükünün de azalacağı öngörülmektedir.

2002 yılından bu yana faaliyete geçen 130 adalet sarayı ile mevcut adliye hizmet alanı kapasitesi 4 kat artırılmıştır. Bunlara ek olarak yeni hizmet binalarının yapımları devam etmekte ve yargının fiziki alt yapısı güçlendirilmektedir.

Yargıyı hızlandırmak amacıyla son 8 yılda hâkim ve Cumhuriyet savcısı sayısı yüzde 23, diğer yargı çalışanlarının sayıları ise yüzde 52 oranında artırılmıştır. Bu sayıların AB üyesi ülkelerdeki standartlara getirilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir.

Yüksek yargı organlarının talep ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak yüksek mahkemelerin kapasitelerinin güçlendirilmesi için hazırlanan kanun tasarısı Başbakanlığa sevk edilmiştir.

İlk derece mahkemelerinde yargının hızlanmasında büyük rolü olan UYAP'ın yüksek yargı organlarında da yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalar sürdürülmektedir.

İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi yönündeki çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır. Yargıtay'ın iş yükünü azaltması öngörülen bu mahkemelerin faaliyete geçirilmesi hususunda Bakanlığımızca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan talepte bulunulmuş ve konu Yüksek Kurul tarafından değerlendirmeye alınmıştır.

Denetimli serbestlik etkinleştirilirken, elektronik izleme sisteminin uygulamaya geçirilmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlanmaktadır.

Haber Ara