Google ve Facebook’un mali destek verdiği ConnectSafely.org sitesinin yöneticilerinden Larry Magid, The Huffington Post'ta yazdığı bir yazıda 2010'u bakın nasıl değerlendirdi.
2010’a dönüp baktığımda yapmam gereken ilk şey, iPad konusunda yanıldığımı kabul etmek. Ocak ayında iPad ilan ettikten sonra “beklediğimi bulamadığımı” ve yeni ürünün “çığır açıcı olmadığını” yazmıştım. Yanılmışım. Ellerimi iPad’in üzerinde gezdirdiğim an fikrim değişiverdi. Bugüne dek iPad’i tahtından indirmenin yakınına bile yaklaşan bir ürün yoktu, fakat birkaç şirket bu yönde gayret gösteriyor. Google’sa Android işletim sisteminin tablet versiyonunu takdim etmeye hazırlanıyor; iPhone’un karşısına Android telefonları çıkarmaları gibi, iPad’e ciddi rakip olmaya çalışacak.
Facebook’ta gizlilik kaygısı
2010’un ikinci büyük hikâyesi, Google’ın Android işletim sistemini kullanan akıllı telefonların başarısıydı; ağustosta iPhone satışlarını ilk kez geçtiler. Ama arada şöyle bir fark var: iPhone ABD’de tek bir üreticiden ve dağıtıcıdan tedarik ediliyor, Android’lerse tüm büyük dağıtıcılardan ve çeşitli telefon üreticilerinden alınabiliyor. Ayrıca Google’ın geliştirdiği yeni ağ tarayıcısı Chrome, iPad’den farklı olsa da her ikisi de geleneksel PC’lerin sona ermekte olacağının işareti; artık internetin muazzam gücünü aygıtlar üzerinde daha verimli işlemler yapmak yönünde kullanan daha hafif, ince ve enerji tasarruflu aygıtlar öne çıkıyor. Facebook için de önemli bir yıldı 2010; Time dergisi Facebook’un 26 yaşındaki CEO’su Mark Zuckerberg’i ‘Yılın İnsanı’ seçti. 2010’un Facebook açısından bir başka önemi, 500 milyon üye eşiğini geçmesiydi. Fakat Facebook için kötü haberler de eksik olmadı. Yılın başında, insanları çok fazla bilgi vermeye teşvik ettiğine dair kaygıları artıran ‘Anında Kişiselleştirme’yi devreye sokmasından sonra özel hayatın gizliliği fiyaskosuyla karşılaştı. Facebook bazı yeni kontrolleri devreye soktuysa da özel hayatın gizliliğiyle ilgili kaygıları, 2011’de de epey duyacağız; sadece bu gizliliği savunan çevreler değil, yasa koyucular ve hukukçular da bu konuda sessiz kalmayacaktır.
Küresel WikiLeaks depremi
Time’ın ‘Yılın İnsanı’ anketinde başı, WikiLeaks kurucusu Julian Assange çekti. Bir kahraman mı yoksa bir hain mi olduğu, baktığınız yere göre değişir. Fakat WikiLeaks, binlerce gizli belgeyi yayımlayarak ABD ve diğer hükümetlerin iş görme şekilleri üzerinde uzun vadeli ve muazzam bir etki yaptı bile.
İronik olan şu ki WikiLeaks, ABD Savunma Bakanlığı’nın merkezi kontrolden korunan bir internet yaratmak yönündeki ilk hedefinin belki de en parlak başarısı. 1960’larda bugünkü internetin habercisi olan sistem oluşturulduğunda, merkezi olmayan bir ağ olarak yapılandırılmıştı, bunun bir nedeni de Sovyetlerin merkezi bir sunucuya darbe vurarak bilgi akışını kesememesini sağlamaktı.
ABD’nin WikiLeaks’in yayınını kesecek yasal yetkiye sahip olup olmadığı belirsiz ama yetkisi olsa da bunu yapması mümkün görünmüyor, zira Assange’ın destekçileri şu an devasa bir küresel sunucu ağına sahip, böylece resmi makamlar ne yaparsa yapsın, verilerin ulaşılabilir kalmasını garanti altına alıyorlar.
Buradan 2010’un odağındaki meseleye geliyoruz: Teknolojinin kendisini yaratanları dönüp vurduğu bir yıla tanık olduk.