Yemekte konuşan İZDİM Başkanı Mustafa Acar, çağımızda dinler arası diyaloğun öneminin her kesim tarafından kavrandığını söyledi. Konak İlçe Müftüsü Mehmet Şahin ise dinlerin semavi ve beşeri olarak ikiye ayrıldığını, semavi dinlerin kaynağının Allah olduğunu vurguladı. Günümüzdeki semavi dinler olan Musevilik, Hristiyanlık ve İslâm'ın kaynağının Hz. İbrahim (AS)'e dayandığını, Hz. Musa (AS), Hz. İsa (AS) ve Hz. Muhammed (SAV)'in de onun soyundan geldiğini anlattı. Şahin, bu üç dinin de tevhid kelimesinde birleştiğini, ibadetlerinde de birçok benzerlikler olduğunu belirterek, "Hepimizin ortak noktası ve benzeşen yanları var. Bizlere verilen bu bilgileri, insanlığın kurtuluşu adına kullanmamız gerekiyor." dedi.
Haham Moti Katan ise dört yıldır İzmir'de bulunduğunu, böyle bir organizasyona katılmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Katan, son yıllarda dinî değerlerdeki bozulmanın aile bağlarını kopardığını, anne ve babalar yaşlandığında bir kenara atıldığını vurguladı. Sevgi bağlarının yeniden inşa edilmesi gerektiğinin altını çizen Katan, "Din adamları olarak bizler çobanız. İnsanların kurtulması için çabalamamız lazım. İnsanlar arasındaki güzellikleri ortaya çıkarmalıyız. Böyle toplantıları daha fazla düzenlersek, daha çok insana ulaşabiliriz." şeklinde konuştu. Moti Katan ayrıca geçen yıllarda Hz. Mevlana'nın vuslat yıldönümü sebebiyle İsrail'de dört konser düzenlendiğini, sema gösterilerinde giriş ücretleri çok yüksek olmasına rağmen biletlerin adeta karaborsaya düştüğünü aktardı.
Papaz Gabriel Ferone de Hristiyan âleminin Müslümanlar gibi hac ibadeti bulunduğunu hatırlattı. Ortak noktaların çoğaltılabileceğini ifade eden Ferone, din adamları olarak sevgi ve hoşgörünün yayılmasına katkı sağlamak zorunda olduklarını belirtti. İstanbul'dan bir hafta önce İzmir'e tayin olduğunu ifade eden Papaz Maximilizn Veres, böyle bir toplantıda olmanın kendisini son derece mutlu ettiğini söyledi. Türkiye'ye 7,5 sene önce geldiğini, daha önce ise birçok önyargısı bulunduğunu aktaran Veres, düşüncelerinin değiştiğini belirtti. Bu tarz fikir alışverişlerinin arttırılmasını öneren Veres, İZDİM'e teşekkür ederek daha aktif çalışmalar yapılmasını istedi.
İZDİM Din İşleri Danışmanı Ragıp Çimen ise 21. asırda hâlâ inançsız insanlar olduğuna dikkat çekti. Hindistan'da bazı grupların hayvanlara taptığını hatırlatan Çimen, "Allah bizlere hisseden, duygu yüklü bir kalp bahşetmiş. Bu hisler, inanan inanmayan herkeste var ancak bazı insanlar farkında değil. Sebebi ise insanlığa ısrarla yayılmak istenen satanizim ve ateizim gibi inançsızlık temelli akımlar. Bunlara karşı savaşmalıyız, toplumu uyarmalıyız." dedi.
Hz. Mevlana'nın insan âşığı olduğunu belirten yazar Bilal Eyüpoğlu da bu sevginin farklı dinlerde de yer bulduğunu söyledi. Farklı dinlere mensup birçok din adamının Mevlana'nın cenaze törenine katılmak istediğini, halk itiraz edince konunun, dönemin emiri Munettin Süleyman'a kadar gittiğini anlatan Eyüpoğlu, şunları kaydetti: "Hristiyan din adamlarının, 'Mevlana ekmeğe benzer. Kim ekmekten vazgeçebilir ki?" demesi üzerine Emir Süleyman, 'Sizler cenaze törenine katılmaya layıksınız.' demiştir." Yazar Eyüpoğlu, Hz. Mevlana'nın 750 yıl önce insanlığı birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe çağırdığını ifade etti.
İnsanların önce manevi değerleri, sonra da kendilerini kaybettiğine dikkat çeken eğitimci yazar Mehmet Yıldız da bunun sebebinin, Allah'ı aramadaki kapı ve pencerelerin kapatılması olduğunu söyledi. Bunların tekrar açılması gerektiğini belirten Yıldız, insanların bunu başarabilmek için hayal dünyalarını güzelliklere yelken açtırması gerektiğini ifade etti. Gayesi olanların peygamberlerin yolundan gideceğini vurgulayan yazar Yıldız, "Hz. Mevlana' da sinesini Allah'a açtı. Bir eli Allah'a, diğer eli halka açıktı. Günümüzde de elimizin biri Allah'a, diğeri halka açılmak zorunda." diye konuştu.