Altındağ Belediyesi, çoğu kişinin hatırlamak dahi istemediği Ulucanlar Cezaevi'ni, aslına uygun olarak dizayn ederek 'hoparlörlerinden çığlık seslerinin' duyulduğu, koğuşlarda balmumundan mahkumların bulunduğu, o günlere yaşamak isteyenlere bir süre için de olsa 'mahkumluğu yaşatacak' tecrit odalarının yer aldığı müzeye dönüştürdü.
O GÜNLER YENİDEN CANLANDI
Aslına uygun şekilde düzenlenen cezaevi koğuşlarına ve tecrit odalarına balmumundan yapılan 22 mahkum heykeli yerleştirildı. Cezaevi avlusundaki mahkumların dilek ağacının dallarına ise bir dönem Ulucanlar'da tutuklu kalan Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Osman Bölükbaşı, Osman Yüksel Sedengeçti, Bülent Ecevit, Fakir Baykurt, Hüseyin Cahit Yalçın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Yılmaz Güney, Erdal Eren'e kadar bir çok ismin fotoğrafları asıldı. Ranzalarda mahmukların biyografileri yer alıyor.
DAR AĞACI HALA ORADA
İskilipli Atıf Hoca, Necdet Adalı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan'ın da aralarında bulunduğu 19 kişinin idam edilerek ezaevinden çıkabildiği 'Dar ağacı' da yer aldı. Ulucanlar Cezaevi Müzesi Proje Genel Koordinatörü Deniz Yavuz, mahkumların ve idam edilen isimlerin aileleriyle görüşerek elde ettikleri özel eşyaları elde ettiklerini dile getirdi. "Burayı gezenler çok duygulu anlan yaşayacaklarına inanıyoruz" diyen Yavuz, "Aileler bize güvendiler biz de kimseyi es geçmedik. 1925'ten kapandığı güne kadar düşünceleri, yaptıkları ve söyledikleri için hüküm giymiş, idam edilmiş ne kadar insan varsa hepsine yer verdik' dedi.
Ders notları, seccade ve kanlı fanila
6. koğuşta yine biyografiler ile Yılmaz Güney'in kravatı, Bülent Ecevit'in şapkası ve kravatı, idam edilen Fikri Arıkan'ın elbisesi, Mustafa Pehlivanoğlu'nun kardeşine yazdığı, AK Parti Grup konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın okuduğu orijinal mektup, ayakkabısı takım elbisesi, Deniz Gezmiş'in kendi el yazısıyla Roma hukuku ders notları, sigarası ve üzerinden çıkan paraları, Yusuf Aslan'ın kaşkolu, Hüseyin İnan'ın idamın ardından üzerinden kesilerek çıkarılan fanilası, Muhsin Yazıcıoğlu'nun namaz takkesi, seccadesi, süveteri gibi kişisel eşyaları yer alıyor.
FARELERİ BİLE KALDI
Ulucanlar Cezaevi Müzesi Proje Genel Koordinatörü Deniz Yavuz, müzedeki eşyaların tamamının orijinal olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: 'Ranzalar burada kullanılmış, posterler, radyolar var. Tamamı orijinal. Hiçbir şekilde dışarıdan girme yeni bir eşya yok. Duvarlardaki yazılar bile duruyor. Bunların hepsi uzun süre bir çalışmanın ardından ortaya çıktı. Cezaevinin önemli unsurlarından biri fareleri. Müzemizde farelere de yer verdik. Çok anlamlı çok duygulandırıcı bir müze. Müzede özel olarak seçtiğimiz müzikler ziyaretçilere eşlik ediyor."
İSTEYEN TECRİT ODASINA
Müzede vatandaşlardan gelen istek üzerine özel bir bölüm oluşturduklarını vurgulayan Yavuz, 'Tecritlerin üst bölümünde, gelen talep üzerine, tamamen cezaevi koşullarını daha iyi algılayabilmeleri adına bir tecrit odası oluşturduk. Burada ortamı görmek isteyen kişiler, cüzi bir ücret ödeyerek 15 dakika veya 1 saat kalacak. Üzerlerindeki saat, telefonları alınacak. Cezaevi ortamını yaşayacaklar. Kelepçelenecekler, gardiyan eşliğinde hücreye konulacaklar. Süreleri dolmadan çıkarılmayacaklar. Tutsaklıkla özgürlük arasındaki farkı anlayacaklar. Bunu tamamen vatandaşlardan gelen talep üzerine oluşturduk' diye konuştu.
MUMYA MAHKUMLAR
Özel seslendirme ve ışıklandırmayla; işkenceler ve mahkumların çığlıklarının, gardiyanların bağırma seslerinin yankılandığı, balmumu heykellerin gerçeklerini aratmadığı odaları görme fırsatı bulan ziyaretçiler, ardından yine balmumu heykellerle çay ocağından ağasına kadar tüm unsurlarının yer aldığı 4. koğuşa geliyor.