Dolar

34,9104

Euro

36,6001

Altın

3.007,90

Bist

10.058,63

MHP'de 2010'un son grup konuşması

MHP lideri Devlet Bahçeli yılın son grup toplantısında hükümete yönelik ağır eleştirilerde bulundu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-28 13:03:20

MHP'de 2010'un son grup konuşması

Özerklik tartışmaları ve hükümetin açılım politikalarını çok sert bir dille eleştiren MHP lideri Devlet Bahçeli, 'Bu aziz vatanın her santimetre karesinde şehit kanı vardır. Vurulup tertemiz alınlarıyla yatanların kutlu emanatlerini dağıtacak birileri daha anasının karnından doğmamıştır.' diye konuştu.

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a 8 maddelik bir şart da koştu.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarının satır başları:
Küçükçekmece'de Cemevi'ne yapılan saldırıyı kınıyor, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

Ayrıca spor müsabakalarında meydana gelen şiddet olaylarına da dikkat kesilmemiz gerekiyor..

2010 yılında kanunsuzluk çığ gibi büyümüş, Türkiye hukuksuzlukların ahlaksızlıkların adresi haline gelmiştir.

Vatandaşlarımızın inanç sorunları AKP döneminde sürüncemede bırakılmıştır.

Adalet teslim alınarak siyasi iradeye teslim edildiği bir hukuk anlayışına dönmüştür. AB ile ilişkiler, Kıbrıs ipoteğinden kurtulamamıştır. Erivan'ın peşinde koşan AKP hükümeti imzaladığı teslimiyet protokollerini TBMM'den çekme gücünü gösterememiştir.

Mavi Marmara konusunda mangalda kül bırakmayan Türkiye, bu ülkeyle savunma alanındaki ilişkilerini hiç bir şey olmamış gibi sürdürmüştür.

2010 YILI HAFIZAMIZDA KOLAY KOLAY SİLİNMEYECEKTİR

AKP'nin ilkesiz tutumu 2010 yılında da devam etmiştir. AKP'nin vizyonsuz dış politikası sonucu Türkiye Rumların İsrail'in peşinde koşan ve ABD'nin dümeni doğrultusunda hareket eden bir ülke konumunda bırakmıştır. 2010 milletimizin hafızasından kolay kolay silinmeyecektir. Türk milletine karşı öfkede buluşanların adları bir bir açığa çıkmıştır.

Hükümetin fitneye gösterdiği tölerans had safhaya ulaşmıştır. 

Türk'ü küçülten hakir gören, kim varsa iktidarın pusulası bozuk bölücülük gemisine binilmiş, dağılmayı hedefleyen bir yolda hızla yol almaya başlamışlardır. Türkiye'yi ikiye bölme arzusunda olanlar büyük bir sevinç yaşamaktadır. AKP iktidarı İmralı sahillerine beyaz bayrakla çıkmıştır.

KİMİN ŞEREFLİ KİMİN ŞEREFSİZ..

Bugün kimin şerefli kimin şerefsiz olduğu ortaya çıkmıştır. EĞER BUGÜN VATANIMIZIN BİR BÖLÜMÜ ÖZERKLİK ZIRVALIĞINA KONU OLUYORSA BUNUN TEK SORUMLUSU ADALET VE KALKINMA PARTİSİ'NDEN BAŞKASI DEĞİLDİR.

AKP ile çirkefliğin adı dik duruş, tavizin adı tabuları yıkmak olmuştur.

Diyarbakır'daki tehlikeli projeler yeni değildir. Bu projeler köksüz bazı aydınlar tarafından daha önceden dile getirilmiştir.

Terör biterse bizim de biteceğimizi iddia eden İçişleri Bakanı yıkım projesini polisevinde başlatmıştı. Yıllardır devam eden terörün sonlandırılması amacıyla PKK açılımını başlattıklarını ifade etmişlerdir. Bunların terörün bitmesi mantığı terörün güçlenmesidir.

Bugün geldiğimiz noktada bölücü terör devletle pazarlık yapar hale gelmiştir

YÜCE DİVAN ARTIK KAÇINILMAZDIR

MHP hiçbir zaman kandan beslenen bir anlayışa sahip olmamıştır. Sözümüz kardeşliğe ve dirliğe yöneliktir. Amacımız Türk milletinin sonsuza kadar son vatanında var olmasıdır. Bizim ekmeğimiz de suyumuz da Türk'tür Türk kalacaktır. Terörün ekmeğimiz suyumuz olduğu hayasızca sözlerini söyleyenler önce hadlerini bilsinler sonra bize söyleyecek sözleri kalırsa konuşsunlar. PKK açılımının koordinatörünün artık yüce divana gitmesi de kaçınılmazdır. 

Bölücü bir mahkum Türkiye'nin bölünmesine yönelik fikirlerini taraftarlarına ulaştırabiliyorsa burada aklımıza iki şey geliyor: Ya büyük güvenlik zaafı var ya da bu zat AKP'ye suflörlük yapıyor demektir.

Dünyada egemenlik haklarını kullanan hangi devlet milletinin bütünlüğünü bozacak girişimlere fırsat verebilir mi?

İHANETİN CESARETLENDİRİCİSİ AKP'DİR

Bugün cezaevinde yatan bir hainin fikirleri salonlara ulaşıyor ve bu salonlardan da virüs yayılıyorsa bundan bir numaralı sorumlu hükümet olacaktır. İhanetin cesaretlendiricisi AKP'dir. Taşeronlar Kandil'dedir, uygulayıcısı da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Recep Tayyip Erdoğan paslanmış demokrasi hançerini eline almış ve adında Türk olan ne varsa üzerine sürmüştür.

Bugün Başbakan Erdoğan 'Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya devam edeceğim' diyor. Bu değerlendirme hataları Türkiye'de bölücü kesimlerin ateşini yükseltmiştir. Türkiye'de bir Kürt sorunu değil terör ve bölücülük sorunu vardır.  Sorunu kendi inisiyatifimizle çözmezsek başkalarının bu sorunu istismar edeceğini söylüyordu Cumhurbaşkanımız.

Özellikle Obama'nın TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada hem PKK hem de Ermeni adımlarının atılması tesadüf olmasa gerek.

Türkçe dışındaki bir dilin öğrenilmesi için kurslar açan Başbakan Erdoğan olmuştur. Türkçe dışındaki dillerin kamusal alana girmesi kendi çabalarıyla olmuştur. Bugün kalkıp 'Türk milleti tektir' açıklaması abestir.

TÜRKÇÜLÜK HİÇBİR ZAMAN BÖLÜCÜLÜK YAPMAMIŞTIR

Başbakan dilin oluğu yerde milliyetçiliğin varlığını fark etmemiştir. Erdoğan'ın yürüttüğü yıkım projesinde milli olan ne varsa tartışılmıştır. Kürtçülük'e karşı olduğum gibi Türkçülük'e de karşıyım sözlerini söyleyin Başbakan'ın unuttuğu bir şey var Türkçülük hiç bir zaman bölücü olmamıştır.

Sen Türkçülük'ün Esasları kitabının yazarı Ziya Gökalp'ın şiirini okuyup içeri girdin ve bunu hep istismar ettin. Aklının bir köşesinde Türkler'le Kürtler'in çatışması gizli niyetini mi taşıyorsun. Türklük sahipsiz değildir Türk milleti de yanlız değildir.

Ne Mutlu Türk'üm diyene haykırışını nesillerimize öğretmeye devam edeceğiz. Başbakan Erdoğan'ın çabaları nafiledir.

Başbakan'ın samimiyet sınavından geçebilmesi için şu 8 maddeyi yerine getirmelidir:
1-Cumhuriyet'in temelleri hiçbir zaman sulandırılamayacağı ortaya konulmalıdır.
2-Türkiyelilik kavramından vazgeçmelidir.
3-Türkçe'den başka resmi dilin olmayacağını
4-Seçimler sonrası yeni anayasa ile PKK'nın taleplerinin karşılanmayacağını
5-PKK ile pazarlığı kesmeli
6-Açılımı bir hata olarak görmeli ve bunu sonlandırmalıdır
7-Barzani ve Talabi'nin bu konularda konuşma ve rol alma görünümünü ortadan kaldırılmalıdır
8-Kuzey Irak'taki bölücü odakların temizlenmesi için askeri seçenekler dahil tüm adımlar atılmalı.

Başbakan Erdoğan'ın iki dil zırvalarının tartışıldığı süreçte bütçenin son gününde konunun üzerine atılması inandırıcı değildir.

Türkiye'nin cezaevinde yatan bir terör canisine selam gönderilmesi karşısında sessiz kalmamız mümkün değildir. Bunları görmemezlikten gelme hayasızlığın daniskasıdır.

Cumhurbaşkanı'nın bu süreçte öncü bir rol oynadığı ortadadır. Bu kapsamda Başbakan Erdoğan'ın bazı belediyelerde iki dilin kullanılmasına sinirlenmesi tam bir kara mizah örneğidir.

Eğer özerklik tartışmaları şirazesinde çıkarsa milli devleti ikame etmek mümkün olmayacaktır. Eğer millet parçalanırsa ne devlet ne hükümet kalır. Millet bir ruhtur, kabuldür ve ağırlık merkezi kültürdür. Birlikte yaşama konserine değerli bir nağme katmak hepimizin görevidir. Kahramanlıklarla dolu tarihimiz sahip olduğumuz en büyük güçtür.

UNUTMASINLAR Kİ DAĞ GİBİ BİR MHP VARDIR

Türk milletinin içerisinde kim farklı bir millet çıkarmanın peşindeyse unutmasınlar ki karşılarında dağ gibi bir MHP vardır ve bu emellerine asla izin vermeyecektir. Türk milletinin birliği ve bütünlüğü iadeyle alınmamıştır.

Bu aziz vatanın her santimetre karesinde şehit kanı vardır. Vurulup tertemiz alınlarıyla yatanların kutlu emanatlerini  dağıtacak birileri daha anasının karnından doğmamıştır.

Türk milletinin ipek eldiven içindeki çelikten yumruğunu mutlaka yiyecektir. Kimse hayallere kapılmasın. Bizim ne verecek bir çakıl taşımız ne de verecek bir karış toprağımız vardır.

Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un ölüm yıl dönümünü andık. Kurtuluş mücadelesinin en çetin döneminde zaferin umudu olmuştur. Aziz vatan şairimizi rahmetle anıyor ve kendisiyle birlikte tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

 

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara