Dolar

34,8459

Euro

36,6446

Altın

3.023,04

Bist

10.063,80

'İlerlemenin tek yolu diyalog'

14 Şubat 2005'te Beyrut'ta babası Refik Hariri'yi suikasta kurban veren Lübnan Başbakanı hem adalet hem de istikrar istiyor. Hariri, Suriye ve İran ziyaretlerinin ardından Newsweek'ten Babak Dehghanpisheh'le konuştu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-27 14:57:33

'İlerlemenin tek yolu diyalog'

- Dehghanpisheh: Bir BM Mahkemesi babanız eski Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesini soruşturuyor. Sızan haberlere göre, bazı Hizbullah mensupları aleyhine dava açılabilir. Böyle bir gelişme ise, yeni bir mezhep çatışması dalgasını tetikleyebilir. Kendinizi adalet ve istikrar arasında bir seçim yapmak zorunda hissediyor musunuz?

Hariri: İkisi birbiriyle bağlantılı. Adalet olmadan istikrar tesis edilemez.

- Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Hizbullah üyesi birini tutuklamaya çalışanın "elini keseceğini" söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanırım, bütün siyasi gruplar aynı tepkiyi verirdi. Benim görevim aynı zamanda Lübnanlıları birleştirmek. Herkesin sakinleşmesi gerektiğini düşünüyorum.

- Suikast suçlamasının şiddet olaylarına yol açabileceğinden kaygılı mısınız?

Hayır. Şiddet bölünmüş bir Lübnan isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Birlik içinde olduğumuzda, bizi kuşatan sorunlarla çok daha kolay mücadele edebiliriz.

- Yakınlarda Nasrallah'la biraraya geldiniz mi?

Onun da benim de güvenlik problemlerimiz var. Dolayısıyla biraraya gelemiyoruz. Kabinede bakanlarımız, mecliste de milletvekillerimiz var. Dolayısıyla, acil bir durum olduğunda özel bir yardım ricasında bulunabiliriz.

- Suriye 2005'te yitirdiği nüfuzun bir kısmını yeniden mi kazanıyor?

Nasıl Suudi Arabistan ve Mısır bir aktörse, Suriye de bir aktör. Geçen yıl Suriye'nin olumlu bir rol oynadığını düşünüyorum.

- İlk resmi ziyaretinizi geçen yıl Suriye'ye yapmak sizin açınızdan zor oldu mu?

Suriye'yle bazı fikir ayrılıklarımız var. Samimi bir şekilde konuştuk. İnsan bazı önemli tercihler yapmak durumunda ve Suriye'yle iyi ilişki kurmak Lübnan'ın menfaatine.

- İran'a yaptığınız ilk resmi ziyaretten de yeni döndünüz. İran'a neden şimdi gitmeye karar verdiniz?

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Lübnan'a geldi ve iyi bir ziyaret oldu. Dolayısıyla, ben de iade-i ziyarette bulundum. İki ülke arasında karşılıklı çıkarlara dayalı, ama birbirimizin egemenliğine saygı duyduğumuz bir anlayış birliğini oluşturmak istiyoruz.

- Ziyaretinize Hizbullah yetkililerinin tepkisi nasıl oldu?

Bu ziyareti memnuniyetle karşılayacaklarını düşünmüştüm. Ama ziyaretten pek de hoşnut olmadıkları yönünde yapılan bazı açıklamalar bana biraz garip geldi.

- WikiLeaks, Amerikan yetkililerine İran'a saldırı gerçekleştirmenin "gerekli" olduğunu söylediğinizin belirtildiği bir belge yayınladı. Böyle bir şey söylediniz mi?

Tamamen asılsız. İran meselesini çözmenin yolunun savaş olduğunu düşünmüyorum. İlerleme kaydetmenin tek yolunun diyalog olduğu kanısındayım. İranlılara açıkça şunu söyledik: Barışçıl bir nükleer program her ülkenin hakkı. Ancak, nükleer silah kabul edilemez. Lübnan'ın politikası, nükleer silahtan arınmış bir Ortadoğu ve işe İsrail'den başlanmalı.

- WikiLeaks, İranlı mevkidaşlarınızla aranızda bir gerginliğe yol açtı mı?

Hayır.

- Amerika'nın Lübnan'da yapıcı bir rol oynadığını düşünüyor musunuz?

Lübnan ve Amerika arasındaki ilişkilerin iyi seyrettiği kanısındayım. ABD mahkemenin oluşturulmasında Lübnan'a yardım etti. Lübnan silahlı kuvvetlerinin silah ve teçhizatlarının yenilenmesine de destek oldu. 2006'daki savaşın ardından ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı yaraların sarılmasına yönelik çok sayıda proje gerçekleştirdi.

- Hangi konularda anlaşmazlık yaşanıyor?

Anlaşmazlığa düştüğümüz nokta, ABD'nin Filistinlilere ve İsrail'e dair politikası. ABD barış sürecine çok ama çok daha fazla katkı sağlayabilir. ABD'ye, İsrail'e ve diğer herkese sorum şu: Kapsamlı bir barış anlaşması sağlanamaması durumunda, bundan 10 yıl sonra nasıl bir tabloyla karşılaşmayı bekliyorsunuz?

 

Newsweek Türkiye

Haber Ara