Rum radyosunun haberine göre, bir grup holiganın bu eylemleriyle Güney Kıbrıs'ı uluslararası alanda kötü gösterdiklerini ve Türkiye'ye bu olayları siyasi alanda kullanacağı bir hediye verdiklerini ileri süren Stefanu, Rum hükümetinin bu tür olaylara müsamaha göstermeyeceğini kanıtladığını da iddia etti.
Öte yandan Rum siyasi partilerinin tümü de yaptıkları açıklamalarda yaşanan olayları kınadı ve Türkiye'ye olayları istismar etmek ve siyasi arenada kullanmakla suçladı.
AKEL'den yapılan açıklamada, Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğinin bir grup holiganı tüm Kıbrıs Rum halkıyla bağdaştırarak olayları istismar etmek için zaman kaybetmediği iddiasında bulunuldu.
DİSİ'den yapılan açıklamada bu tür eylemlerin Türkiye'ye fırsat vererek Kıbrıs sorununda yürütülen politikaya, Rum spor camiasına ve APOEL kulübüne zarar verdiği savunuldu.
DİKO'dan yapılan açıklamada ise Türk sporculara saldırılması olaylarının kabul edilemez olduğu, Türkiye'den gelen tepkilerin ise "aşırı kaçtığının" düşünüldüğü belirtildi. DİKO ayrıca, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas'ın Türk basketbolcuların KKTC'ye geçmesine izin vermemesinin memnuniyetle karşılandığını belirtti, KKTC Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Kudret Özersay'ın Türk takımının kaldığı yeri ziyaret etmesini ve UNFICYP'in olaya müdahil olmasını ise "kabul edilemez" olarak nitelendirdi.
KS EDEK ve Rum Ekologlar ve Çevreciler Hareketi de yaptıkları açıklamalarda, olayları kınadı.
Öte yandan Rum Adalet Bakanı Lukas Luka, "maç sonrasında yaşanan olayların, Kıbrıs sorununda yürüttükleri politikaya zarar verebilmesi açısından Türkiye'ye verilebilecek son koz olarak kalması gerektiğini" ifade etti.
Maç sırasında Rum polisinin sayısının yetersiz olduğu suçlamalarını da reddeden Luka; maçın gözlemcisinin Rum polisinin olaylara müdahalesinden duyduğu memnuniyeti dile getirmesinin bunun en büyük göstergesi olduğunu savundu.