2009 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 14 yıl aradan sonra gerçekleştirdiği kapsamlı Çin ziyareti ile Çin Başbakanı Wen Jiabao'un Ekim 2010'da gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, siyasi kararlılık sürecinin mihenk taşlarını oluşturdu. Ziyaretler öncesinde, arasında ve sonrasında, her iki ülkenin üst düzey temsilcilerinin ve bakanlarının gerçekleştirdiği seri ziyaretler ve görüşmeler de stratejik ortaklığa dönüşme yolundaki ilişkilerin sektörel parçalarını teşkil etti.
Bu süreç zarfında 2008 yılı sonunda 17 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, küresel krizin etkisiyle, 2009'da 14 milyar dolara gerilemiş, bununla birlikte yapılan çalışmaların meyvelerinin alındığı 2010'da ise 19.5 milyar dolara yükselmiş olacak. Bu süreçte dikkati çeken önemli husus, 2007 ve 2008 yıllarında sırasıyla 1 ve 1.14 milyar dolar olan Türkiye'nin Çin'e ihracatının, küresel krize rağmen 2009'da 1.6 milyar dolara yükselmesi, 2010 da ise 2.25 milyar dolar olarak gerçekleşmesidir. 2008'de 15.6 milyar dolar olan Çin'den ithalat, 2010 yılı sonunda 17.2 milyar dolara yükselmiş olacak.
Türkiye'nin Çin'e ihracatı sadece bu yılın Ocak-Kasım ayları arasında yüzde 52 oranında artarak, 2.07 milyar dolarına ulaştı. Bu döneminde ithalat ise yüzde 37 oranında artarak, 13.9 milyar dolara olarak gerçekleşti. Yılsonunda ise bu rakamın 17 milyar dolar olması bekleniyor. Böylelikle, Türk-Çin ticari ilişkilerinde, yeni bir sürecin başlangıcı olarak nitelendirilebilecek 20 milyar dolar ticaret hacmi hedefi yakalanmış olacak.
Böylece, Çin Başbakanı Wen'ın Türkiye ziyareti sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde iki ülke arasında kararlaştırılan 5 yılda 50 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine yönelik ilk adım atılmış ve bu hedefi yakalamak için her alanda yürütülen çalışmalara ivme kazandırıldı.
Bu süreç sonunda Çin, Türkiye'nin en önemli 3. ticaret ortağı haline gelmiş ve ithalatta da en önemli 3. ülke konumunda yükseldi. Bu arada Çin, Türkiye'nin ihracatında 2 milyar düzeyini aşan ülkeler düzeyine yükseldi.
Öte yandan, ilişkilerin derinleşme süreci, sadece ticari boyutta değil, ekonomik alanda da kendini gösterdi. İki ülke arasındaki ilişkilerin sağlıklı ve devamlı süreçte sürdürülmesi ve Türkiye tarafından karşılaşılan dış ticaret açığının telafi edilmesi amacıyla başta yatırımlar olmak üzere, enerji, ulaştırma, bankacılık, finans, haberleşme, turizm, madencilik gibi alt sektörlerde değişik formatta ve ölçekte ekonomik işbirliği çalışılmaları yürütülmeye başlandı.
Çin'le ilişkiler, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin ikili çerçevenin yanı sıra, bölgesel platformda da geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütülüyor. Özelilikle her iki ülkenin de G20 üyesi olması, bu çalışmalara temel oluşturuyor. Diğer taraftan Çin'in BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olması ve Türkiye'nin de konseyin geçici üyesi olması, ilişkilerin genelinde uluslararası gelişmelerin etkileşimini de zaman zaman gösteriyor.
ÇİN'LE GELİŞEN İLİŞKİLER 'TARİHİN NORMALLEŞMESİ'
Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Murat Salim Esenli de 2010 Türk-Çin ilişkilerini Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendirirken, bu ilişkilerin yeni olmadığını ve çok eskilere dayandığını, bunun en çarpıcı örneğini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Çin'le yaptığı ticarette gördüğünü söyledi. Topkapı Sarayı'ndaki Çin porselenlerin bunun en somut göstergesi olduğuna işaret eden Esenli, bugüne geldiğimizde 1800'lerle 1900'ler arasında ilişkilerde bir kopukluk olduğunu, şimdi bu kopukluğu giderme çalışmaları yaptıklarını ifade etti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bunu 'tarihin normalleşmesi' olarak tarif ettiğini anlatan Esenli, buna canı gönülden katıldığını ve şu an bunun çalışmalarını yaptıklarını ifade etti.
STRATEJİK İŞBİRLİĞİNE GEÇİLDİ
Esasında, 2010 yılında alınan meyvelerin temelinin 2009'da atıldığını dile getiren Esenli, Cumhurbaşkanı Gül'ün tarihi Çin ziyaretinde alınan kararlar ve bunların uygulamaya kararlılıkla koyulması neticesinde ilişkilerin bugünlere geldiğine değindi. Karşılıklı üst düzey ziyaretlerin de bunun bir ispatı olduğuna dikkat çeken Esenli, içi çok dolu olan bu ziyaretlerde ikili ilişkilerin hukuki bazını oluşturmaya çalıştıklarını aktardı. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın 2009'daki Çin ziyaretinde imzalanan üçüncü ülkelerde müteahhitlik anlaşmasının önemli olduğuna değinen Büyükelçi Esenli şöyle konuştu: "O dönmede ayrıca 16. Karma Ekonomik Komisyonu toplantısı yapıldı ve o toplantının tutanaklarına baktığımızda bugün yapılan işlerin o zaman kararlaştırıldığını görüyoruz. 2010 yılı, alınan o kararların uygulama yılıydı. Bu doğrultuda, Çin Başbakanı Wen, Başbakan Erdoğan'ın davetlisi olarak 8 yıl aradan sonra Türkiye'yi ziyaret etti. Bölgelerinde küresel ağırlığı olan Türkiye ile Çin Başbakanları'nın 8 yıl aradan sonraki görüşmesinde 8 anlaşma imzalandı ve anlaşmaların ötesinde iki ülke, ilişkilerini stratejik işbirliği boyutuna çıkardı."
İlişkilerin ticari boyutlarına da değinen Esenli, Türkiye'nin ilk defa bu yıl Çin'e 2,1 milyar dolarlık mal satabildiğini söyledi. İki ülkenin ekonomik olarak bir hareketlenmeye girdiğini aktaran Esenli, bunun çok sevindirici olduğunu, Çin ile olan ticaretin sürdürülebilirliği adına Çin makamlarıyla ticaret açığının kapatılması için fikir birliği içinde olduklarını kaydetti. Önceden Çin'e 1 satıp 11 aldıklarını, şimdi ise 1 satıp 7.8 aldıklarına dikkat çeken Esenli, bunun ticaret açığının kapanmaya başladığının da önemli işareti olduğunu kaydetti.
ÇİN'DEN THY'YE 2 MİLYAR DOLARLIK 21 SEFER
İlişkilerin sadece ekonomik ve ticari bazda görülmemesi gerektiğini anlatan Esenli şöyle devam etti: Özellikle Çin'in Türk hava Yolları'na (THY) sağladığı uçuş kolaylığıdır. THY istediği takdirde Çin'e haftada 21 sefer yapabilecek ancak şu an 18 seferle başlıyoruz. Guangzhou'ya haftada 3 seferle başlayacağız. Seferlerin 21'e varması durumunda bunun mali değeri 2 milyar dolar olacak.
Çin Başbakanı Wen'in Türkiye ziyaretinde kararlaştırılan ikili ticaret hacminin önümüzdeki 5 yılda 50 milyar dolar, gelecek 10 yılda da 100 milyar dolar hedefine ulaşılması konusunda da iyimser konuşan Esenli, ticaret oranının yüzde 20 civarına artışla devam etmesi durumunda bu hedeflerin yakalanacağını söyledi. Esenli, "Bu hedeflerin yakalanması konusunda iki tarafın da kararlılığını gözlemliyorum." diye konuştu.
TÜRKİYE-ÇİN İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ PARLAK
İlişkilerin ekonomik boyutunun yanında siyasi, kültürel ve askeri yönünün de olduğuna değinen Esenli, kültürel olarak bakıldığında bu ülkede Çince öğrenen, bölüm okuyan ya da mastır ve doktora yapan toplam 370 Türk öğrencisinin bulunduğunu, aynı şekilde Çinli öğrencilerin de Türkiye'ye ilgi duyduğunu belirtti. Esenli, "Bir kere bu iki ülke arasındaki lisan engelini ortadan kaldırıcı bir şey. Kültürel olarak baktığımızda Çinliler de bizim gibi Asyalı. Bizler bu topraklardan çıkıp Anadolu'ya gitmişiz. Burada o bağlantıyı tekrar canlandırmak bizim açımızdan önemli bir gelişme. Siyasi olarak bir sıkıntımız yok. Üst düzey ziyaretler gerçekleşiyor. Ciddi bir anlayış birliği içindeyiz." diye konuştu.
UYGUR BÖLGESİ
İki ülke arasındaki ilişkilerde önemli yer tutan Uygur bölgesiyle ilgili olarak da konuşan Esenli, "Ayrıca bu doğrultuda Sayın Dışişleri Bakanımız Davutoğlu'nun Ekim sonu yaptığı Çin ziyaretine Türk dili ve kültürü açısından çok önemli olan Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar şehrinden başlaması ve Urumçi'ye geçerek, halkla kaynaşması, orada gördüklerimiz bizim açımızdan çok önemliydi. Ve Çin'in samimi bir şekilde o bölgenin gelişmesi için çabaladığını gördük. Bundan memnuniyet duyduk. Çin'in önümüzdeki 5 yıllık kalkınma planının bir parçası olarak o bölgeye büyük bir mali destek öngörülüyor. Bu sayede oradaki Uygur kardeşlerimiz bundan ekonomik olarak menfaat sağlayacaklar ve bunun da oradaki yaşam şartlarına olumlu katkı sağlayacağına inanıyoruz. Çin yönetimi, bizim o bölgeye katkı yapmamızı, yatırım yapmamızı istiyor. Başbakanımızın bu konuda talimatları var. Orada Türk sanayi bölgesini kurmayı ümit ediyoruz. Ekim ayında Urumçi'deki fuara da Türkiye'den büyük katılım bekleniyor. Bütün bunlar yapmamız gerek ev ödevlerimiz. Bu sayede bölgeyle ve Çin geneliyle olan bağlantımız iyi olacak." görüşünü dile getirdi.
ASKERİ İLİŞKİLER
Esenli, askeri ilişkiler konusunda ise şöyle konuştu: "Askeri konulara geldiğimizde yüksek grafiği orada da görüyoruz. İki ülke arasında 2 tatbikat gerçekleştirildi. Bunlardan biri Türkiye'de iki ülke hava kuvvetlerinin gerçekleştirdiği ortak tatbikat. Diğeri de komandolarımızın ortak bir tatbikatıydı. Böylece hem hava, hem kara unsurlarımız başarılı bir şekilde yapılan tatbikatlarla birbirlerinin kapasitelerini daha iyi anladılar. Bunlar da tabii iki ülkeyi birbirine yakınlaştırıcı unsurlar. Önümüzdeki dönemde bu tür faaliyetlerin tabi ki doğal olarak artmasını bekliyoruz."
2010'DAKİ KARŞILIKLI ÖNEMLİ ZİYARETLER
TÜRKİYE'DEN ÇİN'E:
İzmir Valisi Cahit Kıraç, 28 Nisan- 4 Mayıs
TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut ve heyeti, 24- 28 Mayıs
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, 25-29 Mayıs
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 15-20 Haziran
İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 19-23 Haziran
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 5-9 Temmuz
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 28 Ekim- 2 Kasım
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 28 Ekim-31 Ekim
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 28 Ekim- 3 Kasım
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan başkanlığındaki heyet 24 Ekim -31 Ekim
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, 11 Kasım
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 6- 8 Kasım
Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Fikret Demirtaş, 9-15 Kasım
ÇİN'DEN TÜRKİYE'YE:
Çin Ticaret Bakanı Chen Deming, 6-9 Ocak
Çin Dışişleri bakanı Yang Jiechi, 26-27 Ocak
Shandong eyaletinin Laizhou şehri Belediye Başkanı Ming Li, Mart
Çin'in 5 numaralı adamı olarak görülen Komünist Parti (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Daimi Üyesi Li Changchun, 16 Nisan
Sincan Uygur Özerk Bölgesi Dışişleri Bürosu Başkanı Muzaffer Majid, Nisan
Devlet Konseyi üyesi Dai Bingguo, İstanbul Asya Güvenlik Zirvesi (SİKA) 7-9 Haziran
Çin Genel Kurmay Başkanı seviyesindeki Çin Silahı Kuvvetleri Donatım Başkanı Orgeneral Wang Chun, 17-19 Haziran
Sincan Uygur Özerk Bölgesi hükümeti başkan yardımcısı Hu Wei, Haziran
Çin Başbakanı Wen Jiabao, 8-10 Ekim (Yanında Kültür, Dışişleri ve Ticaret Bakanları da vardı)