"Yolsuzluğun nedeni pazar ekonomisinin Türkiye'ye hakim olmasıyla başladı"
Yapılan alan araştırmasının sonuçlarına göre, vatandaş 'yolsuzluğun' vergi düzenini yüzde 44 oranında, sosyal ve ahlaki yapısını yüzde 56 oranında, hukuk ve asayiş düzeni doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 61 oranında olumsuz yönde etkilediğini belirtilirken, "Vatandaşın yüzde 81'ine göre yolsuzlukların yaygınlaşması, serbest pazar ekonomisinin Türkiye'ye hakim olmasıyla başladı. Vatandaşın yüzde 49' una göre Türkiye'de zengin olmak için yolsuzluk yapılması gerekiyor. Vatandaşa göre yolsuzlukların yüzde 72'si belediyelerde gerçekleşiyor.
Yolsuzluğun; Türkiye'de bürokrasiyi ve siyaseti çürüttüğü yüzde 90, enflasyonu körüklediği yüzde 39, ekonomiye zarar verdiği yüzde 45, haksız rekabet yarattığı yüzde 77, devlete ve halka zarar verdiğini yüzde 67 oranında ifade eden vatandaşa göre Yolsuzluk Türkiye' nin en önemli 2. sorunu ve herkes tarafından bilinen bir gerçeği olarak ifade ediliyor. Tüm bireylerin hukuk önünde eşitliği ilkesini ortadan kaldıran ana nedenin yüzde 71 ile yolsuzluklar olduğunu kaydeden vatandaşımıza göre yolsuzluklar nedeniyle kamu makamı, bürokrasi, nüfuz ve mevki sahibi insanların yüzde 55' i yolsuzluk yapıyor ve şahsi çıkar sağlıyor" denildi.
"Yolsuzluklar nedeniyle siyasi otorite halkın desteğinden uzak kalmakta"
Yolsuzluk Alan Araştırması'nın ön verilerini yorumlayan DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, yasal otoriteye karşı duyulan saygı ve itimadın her geçen gün azalmasının asıl nedeninin yolsuzluklar ve yolsuzluk kaynaklı toplumsal zaaflar olduğunu söyleyerek, "Yolsuzluklar nedeniyle siyasi otorite halkın desteğinden yoksun kalmakta, iktidar ile halk arasında kopukluklar başlamaktadır" şeklinde konuştu.
Hükümetin kamu sektöründe yolsuzluk, saydamlık ve hesap verebilirlik ilkelerini ivedilikle hayata geçirmesi gerektiğini kaydeden Avcı, "Türkiye'de acilen kamu hizmetleri reformu, Yargı reformu, Vergi Politikası ve idari reformlar yapılmalıdır. Kamu yöneticileri başta olmak üzere tüm kamu çalışanlarına etik konular ve etik eğitimi verilmelidir. Yatırımlar, vergiler ve diğer mali konular halkın anlayabileceği basitlikle, kavranılabilir olmalıdır. Yolsuzluğu önleyici kanunlar sadece yapılmamalı, uygulanmalıdır. Bir hükümet politikası ve programı dâhilinde yolsuzluk konularında toplumsal farkındalık ve seferberlik bilinci oluşturulmalıdır. Yolsuzlukla mücadelede, kolluk kuvvetlerine olduğu kadar, sivil toplum kurumu/kuruluşu temsilcilerine de, özel sektör ve donanımlı sivil vatandaşlara da eğitim verilmelidir" ifadelerine yer verdi.
''Yolsuzluklar ve yolsuzlukla mücadele kesinlikle olmalıdır"
Avcı açıklamasında, yolsuzluk kültürünün yağmacı, oportünist, yiyici gibi adlarla toplum tarafından tanımlandığını ve her geçen gün bu sıfatların kanıksanmaya başlandığını, yolsuzlukların önlenmesi için hükümet tarafından atılan adımların daha hızlı ve büyük adımlar şeklinde atılması gerektiğini söylerken, "Her geçen gün yaygınlaşan ve derinleşen yolsuzluk kültürü nedeniyle çalışma hayatına yeni giren gençlerin dahi 'süt dişleri çıkmadan takma dişle ısırmaya başlama', 'kendi mafyasını kurma', 'derin pazarlıklara girme', 'herkesi haraca bağlama', gibi ortak bir ağız ve jargon oluşturuyor, 2011 yılında yapılacak genel seçimlerde, işlenecek ana tema belli ki 'yolsuzluklar ve yolsuzlukla mücadele' olacak veya kesinlikle olmalıdır" dedi.