Dolar

34,8959

Euro

36,6160

Altın

3.009,57

Bist

10.058,63

Devlet eski Bakanı Ekren: Ekonomik kriz sonrası rekabet kuralları yeniden oluşuyor

Devlet eski Bakanı Prof. Dr. Nazım Ekren, ekonomik kriz sonrası rekabet kurallarının yeniden oluştuğunu belirterek, ulusal tercih ve öncel

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-20 18:13:00

Devlet eski Bakanı Ekren: Ekonomik kriz sonrası rekabet kuralları yeniden oluşuyor
Devlet eski Bakanı Prof. Dr. Nazım Ekren, ekonomik kriz sonrası rekabet kurallarının yeniden oluştuğunu belirterek, ulusal tercih ve önceliklerin rekabetin yeni kurallarını belirlediğini söyledi.

Uluslararası Rekabet ve Teknoloji Birliği (URTEB) tarafından Bursa'da düzenlenen '3. Rekabet ve Teknoloji Sempozyumu'nda ekonomik kriz sonrası rekabet koşulları ele alındı.

Merinos Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen sempozyuma katılan Prof. Dr. Nazım Ekren, kriz öncesi, anı ve sonrasındaki rekabet şartları hakkında görüşlerini açıkladı. İstanbul milletvekili Prof. Ekren, 'Rekabetin Yeni Kuralları ve Ekonominin Yeniden Yapılandırılması' konulu sunumunda, ekonomik krizin özel kesim ile kamu kesimi arasındaki dengeleri yeniden şekillendirdiğine dikkat çekti. Ekren, Uzakdoğu'da devlet kontrollü şirketlerin ön plana çıkmasına karşın, batıda devletlerin milyarca dolara varan bir müdahale sistemi ile piyasa ekonomisinde farklı bir aktör olabileceğinin sinyallerini verdiğini kaydetti.

Bu yönden bakıldığında, kamunun aynı zamanda bireylerin ve şirketlerin rekabet gücünü, yetkinliğini koruma gibi bir görevi olduğuna dikkat çeken Nazım Ekren, "Özel sektörün de kurumsal sosyal sorumluluk görevi olması, ikisinin önümüzdeki dönemde rekabet kurgusunda birlikte davranmalarının avantajını ve zorunluluğunu ortaya çıkarıyor." dedi.

Verimliliğin, önümüzdeki belirsizlik ve istikrarsızlık dönemini geçmenin de kolay bir yöntemi olduğuna dikkat çeken Ekren, şunları söyledi: "Birçok ülke, verimliliği kurumsal bir amaç ve hedef olarak da ortaya koyduğunda şirketler ve sektörler bazında, ülke bazında rekabet konusunda ciddi bir farkındalık da oluşturduğunu ifade edebiliriz."

Kurumsal ekonomi yaklaşımı veya ekonomik politik çerçevesinin nasıl başarılabileceği konusunda ise Ekren, üzerinde durulması gereken en kritik konunun 'Yönetişim Konusu' olduğuna dikkat çekerek, şu bilgileri verdi: "Yani özel sektör ve kamu sektörünün hem rekabetten ne anladığı, hem de ekonomide yapılanmadan neyi kastettiği konusunda ciddi bir ortak payda üretmek zorunda kaldıkları küresel kriz ve sistemin artık bize öğrettiği önemli bir konudur. Böyle bakıldığında önümüzdeki dönemde beklemediğimiz ve düşünmediğimiz farklı sonuçların ve gelişmelerin olacağını dikkate alarak böyle bir yapılanmayı yapmak zorundayız. Devletin ya da kamu otoritesinin de iş dünyası temsilcileri ile birlikte uygulama, denetleme ve düzenleme sistemi kurması da ortaya çıkan ve küresel krizin gündeme getirdiği önemli bir aktördür."

ZORLU: DESTEK İSTEMİYORUZ ÖNÜMÜZDEKİ ENGELLERİ KALDIRIN

URTEB Konsey Başkanı Zeki Zorlu ise yüksek istihdam maliyetlerinden yakınarak, hükümetten destek istemediklerini, yalnızca önlerindeki engellerin kaldırılmasını beklediklerini aktardı. Özellikle komünist bloğu ülkelerin ucuz insan gücü ile kendilerinden bir adım önde olduğuna dikkat çeken Zorlu, bununla rekabet edebilmek için Türk sanayicisinin de üzerindeki yükün hafifletilmesini istedi.

Türkiye'nin de gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olduğuna dikkat çeken Zeki Zorlu, ucuz insan gücü ile çalışan ülkelerin aynı zamanda Türk sanayicisinin önüne, ihracatı destek primi ve farklı piyasadan kur farkı belirleyerek sanayi ve teknolojinin önüne engel ve takoz koymak istediklerini belirterek, "Biz de bu takozları, hükümetimizden ve bakanlarımızdan gelecek nesillere bir şeyler yapabilmek için, var olan teknolojiyi ayakta tutup, hamle yapabilmemiz için kaldırmasını ve haksız rekabetin önüne set çekilmesini bekliyoruz." diye konuştu.

Zorlu, hükümetten destek istemediklerinin altını çizerek, şöyle dedi: "Biz destek veya koruma da istemiyoruz. 30 dolara, 100 dolara, 80 dolara çalışan bir işgücü ile bin 600 dolara işçi çalıştıran Türk sanayicisi nasıl rekabet edebilir. Bugün Türk sanayiindeki toplu sözleşmeler ile birlikte bir işçinin maliyeti bize bin 600 dolara mal oluyor. Yapılan anlaşmalar neticesinde bin 600 dolar giydirilmiş olarak, bin 600 dolar işçilik ücretlerimizle nasıl rekabet edebiliriz."

"PATENTLİ ÜRÜN SAYIMIZ AZ"

UPB Konsey Başkanı Coşkun İrfan da Türkiye'nin yeterince patentli malının bulunmamasından yakındı. Türkiye'de geçen yıl 2 bin 588 patent başvurusu yapıldığını hatırlatan İrfan, bunlardan 456'sının tescil aldığını kaydetti. İrfan, Türkiye'de yabancıların ise 4 bin 653 başvuruya karşılık olarak 5 bin 154 tescili bulunduğunu vurguladı. Türk Patent Enstitüsüne en çok Almanya'nın müracaat ettiğini aktaran İrfan, şunları kaydetti:

"Almanya'yı ABD, Fransa, İsviçre ve Türkiye izliyor. Almanya bin 343 tescil ile ilk sırada. Avrupa ülkeleri içinde ise yine Almanya 40 binden fazla tescille ilk sırada yer alıyor. Türkiye 577 rakamıyla 20. sıralarda. Türkiye'de patent başvurusu giderek artıyor. Sadece bir Japon firması 2 binden fazla patent üretirken, Türkiye, 72 milyonluk nüfusuyla 500 patentte kalıyor."

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara