Sirbistan Savaş suçları savcısı Vladimir Vukceviç yaptığı açıklamada, yürüttüğü bir soruşturmada 1999 yılında etnik Arnavut gerillalar tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen organ kaçakçılığından mağdur en az 500 kişi ortaya çıkarıldığını söyledi. Basın mensuplarına verdiği demeçte Vukceviç, yaklaşık 400 Sırp ve 100 "Arnavut haricinin" organlarının çıkarıldığına dair kanıt olduğunu belirtti.
Dick Marty'nin kaleme aldığı ve Kosova Başbakanı Haşim Taci'nin organ kaçakçılığı da dahil olmak üzere bir çok yasadışı faaliyette bulunan bir grubun başı olmakla suçlandığı Avrupa Konseyi raporuna ilişkin sözlerinde başsavcı, ofisinin soruşturmasının Marty'ninkinden "Çok Daha İleride" olduğunu kaydetti. Vukceviç konuyla ilgili materyalleri Kosova ve Arnavutluk'taki meslektaşlarına da sundu. Başsavcı, "Kosova, Arnavutluk ve Sırbistan'daki savcılar arasında işbirliği olmadan, bu soruşturmada ilerleme kaydedilemez." açıklamasında bulundu Taci, Marty'nin raporunun "skandal niteliğinde" ve "iftira ve yalanla" dolu olduğunu açıklamıştı.
Kosova Özel Savcılığı Ekim ayında aralarında doktorlar ve eski bir sağlık bakanlığı yetkilisinin de bulunduğu yedi kişi hakkında, organ kaçakçılığı, organize suç ve yasadışı tıbbi faaliyetlerde bulunma suçlamasıyla bir iddianame hazırladı.
Suçlamalara hedef olan Priştine'deki Medicus Kliniği, aylar süren bir soruşturmanın ardından 2008 yılında UNMIK ve Kosova emniyeti tarafından kapatıldı. O dönemde sağlık bakanlığı, kliniğin çalışma ruhsatının olmadığını doğruladı. Sonrasında ise klinik, kendisine organ nakli yapma izni veren bir ruhsat ortaya çıkardı. Ancak Kosova Sağlık Yasası’na göre organ nakli yapmak yasak. Bunun üzerine, söz konusu ruhsatta imzası bulunan Sağlık Bakanlığı Sekreteri İlir Rrecaj görevden alındı. Ayrıca çok ünlü iki doktor tutuklandı. Tutuklanan doktorlardan biri Lütfi Dervişi' di.
Uluslararasi nitelikte bir organize suç şebekisinin yedi ayagından biri olarak gösterilen davanın, suçlanan doktorlarından diğeri Yusuf Ercin Sönmez. Türkiye'de doktorluk mesleğinden men edilen Sönmez'in adı, Türkiye, Moldova ve Azerbaycan'ın da aralarında bulunduğu pek çok ülkede organ kaçakçılığı olaylarına karıştı.
Örgüt kapsamında Sönmez ve Dervişi nakil ameliyatlarını yaparken, birlikte çalıştıkları İsrailli doktor Hoshe Harel de "organ bağışçılarını" buluyordu. İddianamelerde, kurbanların, verecekleri organları, özellikle de böbrekleri karşılığında önemli miktarda para alacakları vaadiyle kandırılarak başka ülkelerden toplandığı ve daha sonra operasyon için Kosova'ya getirildiği belirtiliyor. Organı veren kişiye en fazla 14 bin euro ödenirken, organı satın alan kişiden 80 bin ile 100 bin euro arasında para alınıyordu. Kurbanlar, Doğu Avrupa, Orta Asya, Türkiye ve Rusya'dan gelen, çeşitli milletlete mensup, düşük gelirli kişiler arasında seçiliyordu.
EULEX Adalet sözcüsü Kristiina Herodes, yaptığı açıklamada, Medicus davasının, Kosova'da organ kaçakçılığı ile ilgili olarak EULEX savcılarının yetkisi altındaki tek dava olduğunu söyledi. Organ kaçakçılığı şebekesi, Kasım 2008'de bir İsrail vatandaşına nakledilmek üzere Medicus Kliniği’nde böbreği alınan genç bir Türk vatandaşın, evine dönüş yolunda acil tıbbi yardıma muhtaç bir durumda bulunması üzerine gün yüzüne çıktı. Sağlık Bakanlığı, suçlananlar arasında bakanlığın eski bir kıdemli yetkilisi de bulunduğu halde, iddianamelerin mahkemeye gönderilmesinin ardından herhangi bir yorumda bulunmadı.
Üç kez suçüstüyle gözaltına alınmıştıYusuf Erçin Sönmez 1997 yılında Uğur Dündar’ın Arena programıyla teşhir edildi. Erçin, 2000 yılına kadar yaşadışı olarak böbrek nakli yaptığı gerekçesiyle üç kez suçüstü yapılarak gözaltına alındı. Uluslararası camiadaki adı, ‘Yakup’ olan Sönmez, adı Arena’da duyulduktan tam 7 yıl sonra yargı önüne çıktı. 1 yıl 10 gün hapis cezası aldı. Yargıtay, Nisan 2005’te Sönmez’in ‘organ mafyası lideri’ olduğu kararını onadı. Ancak aynı yıl çıkan yeni TCK’da 2 yıldan az hapis cezalarınım ertelenmesi hükmü vardı. Sönmez bir kez daha kurtuldu.
2008 yılının sonlarında, Kosova’daki bir organ kaçakçılığı olayına adı karışan Sönmez, gıyabında 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak 2010 Ağustos ayında Azerbaycan’daki bir organ kaçakçılığı olayında ortaya çıkınca Kosova makamları Azerbaycan’da olduğu tespit edilen Sönmez’in yakalanarak kendilerine teslim edilemesi için İnterpol’e başvurdu.
Kosovo organ donor ring: the Israeli connection
It is fitting that the man described as the "fixer" in Kosovo's alleged organ ring was an Israeli of Turkish descent. Moshe Harel, a fugitive wanted by Interpol in connection with the case, is accused of matching potential donors recruited in Turkey with recipients, many if not all of whom had connections with Israel.
The Israeli market for donor livers has been well-documented, and most international trafficking rings have involved wealthy Israeli patients on so-called "transplant tours". Organ dontion in Israel is low due to concerns in the Orthodox community about the body after death.
Until recently, experts said, Israeli citizens were able to claim partial subsidies from health providers when receiving transplants abroad. The loophole is said to have been recently closed after international pressure.
Only 10% of Israeli adults hold donor cards, compared with more than 30% in most western countries. Israel has launched a scheme in an attempt to increase donor rates, meaning card carriers have the right to priority treatment should they require a transplant.
Last monththe recipients of organs illegally tranplanted in a private hospital in South Africa were described as Israelis. The donors – said to have included children – were Brazilians and Romanians paid $6,000 (£3,869) for a kidney. Netcare of South Africa, which also runs hospitals in Britain, admitted in court to receiving R3.8m (£342,000) from an illegal organ trafficking syndicate.
Kaynak: Timeturk ve Ajanslar