Asya'da değişen dengelere göre yeniden şekillenen ve Japonya Başbakanı Naoto Kan kabinesi tarafından onaylanan Ulusal Savunma Programı Raporu'nda, Çin'in artan askeri gücünün uluslararası bir endişe kaynağı olduğu savunulurken, Kuzey Kore'nin de büyük tehlike arz eden bir istikrarsızlık unsuru olduğu ileri sürüldü.
Rapora göre, tarihi ve tartışmalı sulardan dolayı sürekli problem yaşadığı Çin'in yakınlarındaki adalarda konuşlu birlikler takviye edilecek ve tank sayısı üçte bir oranında azaltılıp 400'e düşürülecek, denizaltı filosu 16'dan 22'ye çıkarılacak ve savaş uçakları da modernize edilecek. Ayrıca Soğuk Savaş yıllarında Rusya'dan gelebilecek bir saldırıya karşı kuzeyde konumlandırılan askeri birliklerde ise indirime gidilecek.
Raporda, Japonya önümüzdeki 5 yıl için gelecek Nisan ayından başlamak üzere savunma harcamalarına 23.49 trilyon yen (280 milyar dolar) ayıracak.
Japonya'nın bu adımı, başta Çin olmak üzere Asya'daki komşuları tarafından yakından izleniyor. Çin, raporun açıklanmasından önce, kendi askeri duruşunun savunma amaçlı olduğunu bildirmiş, Japonya'nın güven ve bölgesel istikrarın geliştirilmesine yardımcı olacak adımlar atmasını umduklarını belirtmişti.
Çin-Japonya ilişkileri, Eylül ayında, Doğu Çin denizinde, iki ülkenin de hak iddia ettiği ve Japonya'nın Senkaku, Çin'in Diaoyu olarak adlandırdığı adalar yakınında bir Çin balıkçı gemisinin Japon devriye botuyla çarpışmasının ardından Çin gemisine el konulmasıyla bir anda gerilmişti.
KUZEY KORE TEHDİDİ
Raporda ayrıca Kuzey Kore'den gelebilecek olası saldırılara karşı da ülkenin farklı noktalarına Patriot füzesavar sistemlerinin kurulması, bu füzeleri havada vurabilecek savaş gemilerinin sayısının 4'ten 6'ya çıkarılması planlanıyor.
Bunların yanında Japonya, savunma kapasitesini başta ABD olmak üzere bölgesel ortakları Güney Kore, Avustralya, Hindistan ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile güçlendirmeyi arzuluyor. Raporda ülkenin barış ve güvenliğinden ayrı tutulamayan Japonya-ABD ittifakının devam edeceği de vurgulanıyor.
Çok güçlü bir orduya sahip Japonya'nın anayasası, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ordunun saldırı değil savunma konumunda olmasını şart koşuyor.