Hollanda, Danimarka ve Almanya'dan sonra 'aile birleşimi' Belçika'da sorgulanmaya başlandı. Seçimler sonrasında hâlâ bir hükümetin kurulamadığı ülkede parlamento üyeleri aile birleşimini düzenleyen yasayı bir çoğunluk sağlayarak değiştirmek istiyor. Bunun için yeni bir hükümetin kurulmasını beklemek istemeyen partilerin sayısı hayli fazla. Bu çerçevede özellikle Türkiye, Fas, Tunus gibi ülkeler için geçerli özel anlaşmalar, eleştirilerin merkezinde bulunuyor.
Bu anlaşmalar, 1960 yıllarında gurbetçilerin gelmesiyle getirilen özel uygulamaların devamı. Bu yasaların ve anlaşmaların değiştirilmesi için çeşitli partilerce sayıca yasa önerileri parlamentoya sunulmuş durumda. Hatta üzerine partiler arasında görüşmeler dahi başladı. Bu konulara parti programında ciddi önem veren ve seçim galiplerinden olan Yeni Flaman İttifakı (N-VA) Partisi'nin sunduğu tekliflerin yanı sıra Flaman Hıristiyan Demokratların (CD&V) da sundukları yasa önerileri dikkat çekiyor. Özellikle önerilerin ikisinin Fas asıllı Federal Milletvekili Nahima Lanjri'den gelmesi ülkedeki 'acil' durumu ortaya koyuyor. Çünkü ülkede Türklerin yanında en büyük göçmen grubunu Faslılar teşkil ediyor. Bu grup için, Türkler için geçerli olan 'esnek aile birleşimi' kuralları da geçerli.
Ülkenin en prestijli üniversitesi Katolik Leuven Üniversitesi (KUL) tarafından düzenlenen "Yabancılar Yasası" konferansında söz alan Lanjri, bu avantajlı anlaşmaları değiştirmek istediklerini belirtti. Kendisini 'aile birleşiminin sonucu' olarak niteleyen Lanjri, herkesin istediği kişi ile evlenebileceğini ancak geçerli olan kuralların sıkılaştırılması gerektiğini savundu. Bunu da Flaman Hıristiyan Demokratlar olarak özellikle evlilik yoluyla gelenlerin (örneğin Türk gelin veya damat) Belçika'daki geleceklerini ve uyumlarını daha iyi kılmak için yapmak istediklerinin altını çizdi. Belçika'ya gelecek damat ve gelinlerle de bu yüzden ülkeye gelişleri öncesinde açık anlaşmalar yapılması gerektiğini savundu.
Diğer taraftan N-VA gibi partilerin, yabancı asıllı insanların özleri olan ülkeden biriyle evlenmesi ve o kişinin Belçika'ya gelmesine olumlu bakmadıkları biliniyor. Bunu da entegrasyonun çalışmadığı iddiasına güç katmak için kullanıyorlar. Fas asıllı milletvekili Lanjri'nin "Yapmak istediğimiz yasa değişikliklerini (sadece Türklerin de aralarında bulundukları) üçüncü ülke vatandaşlarıyla kısıtlamak istemiyoruz. Bunun yanında AB vatandaşlarının yanı sıra Belçikalılar için geçerli olan uygulamaları da ele almak istiyoruz. Ancak ilk etapta üçüncü ülke vatandaşları için geçerli olan yasaların değiştirilmesi söz konusu." sözleri dikkat çekti. Lanjri'ye göre Belçika vatandaşı olan birinin evlendiği kişinin de entegrasyonu en az Belçika'da yaşayan üçüncü ülke vatandaşının evlendiği kişinin entegrasyonu kadar önemli. Mevcut yasaların insanları dört gruba bölerek farklı uygulamalara tabi tuttuğunu belirten Lanjri, "Bu farklılıkları sokaktaki insanlara anlatamıyorsunuz. Örneğin iki Kongolu kardeş farz edin. Biri Belçika vatandaşı, biri değil. İkisi de Kongolu bir kız ile evlenmek istiyor. İkisi için farklı yasalar geçerli. Bunu açıklamak çok zor." sözleriyle durumun ciddiyetine dikkat çekti.
HOLLANDA'YI ÖRNEK ALIYORLAR
Şu anda tartışılan yasa önerilerinde yer alan bazı değişiklikler, Hollanda'daki kuralları akıllara getiriyor. Tekliflerde bir vatandaşın eşini Belçika'ya getirebilmesi için belirli bir gelire sahip olması şartı göze çarpıyor. Bu gelir için bir miktar üzerine mutabakat sağlanmamış olsa da sosyal güvenlik sisteminin sunduğu 'yardım'a muhtaç bırakmayacak bir gelir zikrediliyor. Kişinin sorumlu olduğu her birey için de bu miktarın artması öngörülüyor. Bunun yanı sıra eşini getirmek isteyen kişinin 'uygun' bir ikamet ortamına sahip olması gerekiyor. Bu tür tekliflerin yanı sıra talebi yapan kişi için ülkede 2 yıl ikamet etmiş olma şartı da getirilmek isteniyor. Evlilik yoluyla Belçika'ya gelecek kişiler için getirilmek istenilen kurallarda entegrasyon zorunluluğu dikkat çekiyor. Şu an Belçika'nın sadece Flaman bölgesinde böyle bir zorunluluk mevcut. Ülkenin Valon ve Brüksel bölgesinde böyle bir uygulama yok. Bunun yanı sıra dil şartı da birçok parti tarafından destek gören tekliflerden. Bu dil şartının bölge dili olarak yasallaştırılması hususunda ise tartışmalar sürüyor. Bu önerilerin bazıları şu an üçüncü ülkelerin vatandaşları için geçerli ancak Türkiye, Fas, Tunus ve bazı eski Yugoslavya ülkeleri için bu uygulamalar geçerli değil.
Yasa değişiklikleri ile bu öncelikli farklılıklar ortadan kaldırılmak isteniyor. Birçok partinin desteğini alan bu tekliflere farklı kurumlardan da destek geliyor. KUL konferansında söz alan Sosyal Yardım Kurumu (OCMW) Anvers Şubesi Başkanı Monica De Coninck, "Ne Avrupa düzeyinde ne de federal düzeyde çalışan bir göç yönetmeliği var. Kararlar alıyorlar; ancak sonuçlarına yeterince bakmıyorlar." şeklinde konuştu. De Conick'e göre yıllar önce özellikle Fas ve Türkiye ile yapılan anlaşmaların gözden geçirilmesi gerekiyor. De Conick, "İyi bir göç yönetmeliği çizilmeli. Özellikle evlilik göçü hususunda prosedürler sıkılaştırılmalı. Daha önceden yapılan anlaşmalar güncellenerek toplumdaki çerçeveye uygun hale getirilmeli." diyerek, Hollanda'daki sıkı uygulamaları örnek gösterdi. Sert bir dille yurtdışı evlilikleri ve özellikle Fas ve Türk asıllı insanların özleri olan ülkelerden yaptıkları evlilikleri eleştiren De Coninck, "Herkes istediği kişiyle evlenebilir. Bu bir hak. Ancak birçok defa görüyoruz ki sanıldığı gibi maksatlar 'iyi' olmayabiliyor ve bunlar uzun vadeli evlilikler olmuyor." şeklinde konuştu.
Monica De Coninck, Hollanda'daki sıkı uygulamalardan ötürü eşini ülkeye getiremediklerinden dolayı Belçika'ya taşınarak yasaların esnekliğinden faydalananların sayıca çok olduğunu öne sürdü. Gelenlerin de yeterince topluma 'uyum' sağlamadıklarını iddia eden De Coninck, "Yeni gelenlerin uyum sağlamaları için daha fazla kurallar olmalı. Öte yandan onlara yeterli fırsatlar da sunulmalı." dedi.