Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Barzani Türkiye'de KDP istemiyor

Türkiye KDP'sinin eski genel sekreteri Rojhat Amedi, Barzani'nin Ankara'yla yakın ilişkilerinin yeniden örgütlenmeleri önünde en büyük engel olduğunu söylüyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-17 13:07:16

Barzani Türkiye'de KDP istemiyor

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Kürdistan Demokratik Parti’nin (KDP) Türkiye örgütlenmesi olarak tanınıyorlardı. 12 Eylül’den sonra ise Türkiye’de politik mücadele veremeyecek kadar ağır darbe yediler. Geçen yıl bu çevrenin Türkiye’de yeniden örgütlenme çalışmalarını başlatacağı haberleri çıktı. Ama bir türlü örgütlenme adımları atılmadı, neden?

Rojhat Amedi (Veysi Efe), var olmak ile yok olmak arasına sıkışmış Türkiye KDP’nin eski genel sekreteri. Kuzey Irak’ta kurulan bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesud Barzani’nin, Ankara ile yakın ilişkiler geliştirdikten sonra KDP’nin Türkiye’de yeniden örgütlenmesinin önünde en büyük engel haline dönüştüğünü anlatıyor.

“Açılımın içini doldurmak gerekiyor. Bunu Türk partilerinin ve Türk akademisyenlerinin yapması lazım. Çünkü PKK dışındaki bütün Kürtler birer cenazedir. Otuz yıldır başımıza vuruyorlar. Hem PKK vuruyor, hem devlet vuruyor, hem Ergenekon vuruyor. Böylesi bir ortamda biz ne yapacağız ki” diye soran Rojhad Amedi, Türkiye’deki Kürt meselesinin açmazını anlattı:

TKDP ilk örgüt

“Türkiye KDP, 1965 yılında Diyarbakır’da kuruldu. Türkiye’de kurulan ilk Kürt örgütü. TKDP’nin amacı o zaman Türkiye’de bulunan Kürtlerin hak ve hukuklarını korumak, Türkiye devletinin üniter yapısına elverişli bir çözüm için mücadele sürdürmekti. Tabii o zaman Türkiye KDP dışında kalan bazı çevreler tarafından reformist taleplerle yola çıkmakla eleştirildi. TKDP’nin ilk başkanı Faik Bucak’tı. Kuruluştan bir yıl geçmeden Özel Harp Dairesi tarafından öldürüldü.

 

Ardından operasyon, yargı ve sürgün dönemleri başladı. Bitmedi, 12 Mart 1971 askeri darbesi gerçekleştirildi ve yeniden tutuklamalar başladı. Partinin yakalanmayan üyeleri ile DDKO üyeleri yakalandı. Bu tutuklamaların ardından başlayan sessizlik 1975’e kadar devam etti. Molla Mustafa Barzani’nin yenilgiye uğramasının ardından TKDP için yeniden zor günler başlamıştı. 1975 ve sonrasında Türkiye’de sol hareket yeniden güç kazandı. Biz diğer Kürt örgütleri gibi Marksist değildik. Buna rağmen örgütlenmeyi sürdürdük. 1975 – 1980 arasında biz de bu yükselişten payımızı aldık.

PKK’dan güçlüler vardı

O yıllarda Özgürlük Yolu, DDKD gibi Kürt sol örgütler PKK’dan da güçlüydüler. KUK ve TKDP 1975’te ayrıldı. O haliyle bile KUK PKK’den daha güçlüydü. KUK ile PKK arasında bu dönemde gerçekleşen çatışmalar PKK’nin zararıyla sonuçlanmıştı. Demek istediğim PKK dışında Kürt örgütlenmeler vardı. Oysa şimdi PKK dışında dikkate değer bir Kürt örgütü yoktur. PKK neden ortaya çıktı demek istemiyorum. Demokratik kültürde herkesin siyaset yapma hakkı vardır. Fakat diğer yandan PKK kuruluş bildirgesinde Kürt feodalitesinin tasfiyesinin gerektiği ve bunun hedef haline getirildiği vurgulanıyordu. Kürt feodalitesinden Özgürlük Yolu, KUK, DDKD ve kendileri dışında kalan bütün Kürt örgütlerini kastediyorlardı. PKK bunu deklare ettikten sonra bütün Kürt örgütlerinden adam vurdu. KUK, DDKD, Özgürlük Yolu tasfiye oldu ve PKK monopol bir güç haline geldi.

Açılımın içi boş kaldı

Açılımın içini doldurmak gerekiyor. Ama bunu biz yapamıyoruz. Çünkü biz ölüyüz. Bunu Türk partilerinin, Türk akademisyenlerinin yapması lazım. Çünkü PKK dışındaki bütün Kürtler birer cenazedir. Otuz yıldır başımıza vuruyorlar. Hem PKK vuruyor, hem devlet vuruyor, hem Ergenekon vuruyor. Böylesi bir ortamda biz ne yapacağız ki? Erdoğan bir adım atarsa kendi tabanını kaybeder korkusu vardı. Şimdi o da yok. Marksistler, milliyetçiler, muhafazakârlar, herkes Erdoğan’ı destekliyor. Özal’dan beri ilk kez bu kadar destek var.

Güney Kürdistan’ın hayati bir sorunu var. Bu da Irak’taki Kürtlerin güvenliği ve buradaki kazanımları elde tutma sorunu. Barzani her şeyden önce bunun üzerinde kafa yoruyor ve bunun korunması için elinden gelen ne varsa yapar. Hatta diğer parçalarda bulunan Kürtlerin ilişkilerini dahi feda edebilir. Yüz yıla yakın mücadelesi var Barzani ailesinin. İran’a, Türkiye’ye gidip orada göçmen olarak yaşamak istemiyorlar. Bu nedenle Türkiye hükümeti ile yakın ilişki geliştiriyorlar. Buradaki Kürtlerin yurtdışına açılmasının en önemli yolu Türkiye’dir. Bunu ABD ve Avrupa da öneriyor. Türkiye ise bunu kullanmak istiyor. ‘Bize yardım et, PKK’yi indirelim. Hatta birlikte vuralım’ diyorlar.

 

En azından Türkiye’deki illegal yapıları tanımaması isteniyor Barzani’den. Bunu yapıyorlar. Bu yakın ilişki Kuzey KDP’sini etkiliyor. Çünkü Kuzey KDP’nin Irak KDP ile ilişkisi kuruluşundan bu yana çok sıkıydı. Kardeş parti olarak görülüyordu. Kuzey KDP’nin bir adımı bile burada Barzani’nin başına bela olabilir. Barzani’nin Türkiye ile ilişkisi bozulabilir. Bu durum, Kuzey KDP’nin ilişkilerinin dondurulmasını gerektirdi ve böyle de oldu. Aksi halde, bugün AKP’ye giden oyların büyük bir kesimi TKDP’ye gelecekti.”

Haber Ara