Amaç silahsızlanma olmalı
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu “Yeni Silah Yasa Tasarısı” ile ilişkili basın açıklaması yayınladı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-12-15 14:05:33
TBMM Silah Alt Komisyonu 2009 yılının ağustos ayından bu yana Silah Yasası tasarısını görüşüyor. Tasarının içeriği ile ilgili iki kez basına yansıyan tartışmalar oldu. Türkiye Psikiyatri Derneği dahil bir çok sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü bu tasarıya tepki gösterdi. Her birinde eleştirilerin dikkate alınacağını beklerken, olumlu gelişmeler olduğu yönünde haberler gelirken ortaya çıkan beklenenlerin çok dışında hayal kırıklığı oldu. Son olarak 2010 yılı ağustos ayında gündeme gelen taslak silah edinmeyi ve ruhsat alımını kolaylaştırıyor, taşınan ve bulundurulan silah sayısını beşe çıkartıyordu. Bu tasarıya gösterilen tepkilerle yeniden komisyonlara dönen tasarı izleyenleri şaşkınlığa iten değişikliklerle yine gündeme geldi. Siyasi otoritenin sık yaptığı gibi tasarının orijinal halini görebilmek ve üzerine çalışmak olanaklı değil. Bu durum, eleştirilere yönelik olarak tasarıyı oluşturanların “tasarının içeriğinde böyle bir şey yok basın abartıyor” gibi yorumlar yapmalarına, gelen tepkilere göre bazı süslemeler yapılmasına olanak veriyor. Bugün basına yansıyan haberlere baktığımızda çok daha ürkütücü bir durum görüyoruz. Yeni silah yasa tasarısında yapılan değişikliklerle, silah taşıma ruhsatı sayısı ikiye, silah bulundurma ruhsatı sayısı beşe çıkarılmış, silah almak için heyet raporu gerekliliği kaldırılmış, sabıka kaydı olanlara silahlanma izni verilmiş, silah bulundurma yaşı 18 yaşa çekilmiş ve internette silah reklamı yapabilmenin önü açılmış görünmektedir. Bunun yanında Emniyet ve MİT’in silah, mühimmat veya benzer malzemeyi kendisi ya da aracı şirketler aracılığıyla ithal etmesinin serbest bırakılmasının temel işlevi kamu güvenliğini sağlamak olan bir kurumun adeta silah ticareti ile uğraşan bir şirkete dönüşmesine yol açıldığı izlenimi vermektedir. Diğer dikkat çekici bir nokta ise ruhsat başvurusu yapan kişinin ruhsat çıkana kadar altı ay süreyle geçerli olmak üzere silah edinme izni kazanması, eş deyişle geçici izin dilekçesini imzaladığı gün silah(lar)ı beline takabilmesidir. Ruhsat işlemlerinin 30 gün içinde başlatılabileceği belirtilmekte, 6 ay içinde tamamlanacağı öngörülmektedir.
Basında yer alan haberlere göre yasa tasarısında dikkat çeken bir yeni değişiklik ise yalnızca kapalı yerlerin yasak kapsamına alınması, bu yerlerin açık mekanlarının kapsam dışında bırakılmasıdır. Diğer bir deyişle düğün salonlarının, lokantaların vs. bahçeleri, balkonları yasak kapsamı dışına çıkarılmıştır. Özetle bu tasarı “maganda kurşunu” atılmasını serbest bırakmıştır.
Tüm bu düzenlemeler şunu işaret etmektedir. Silahlanmanın önüne geçen düzenlemelerin yapılması yerine silahlanmayı daha da artıran, teşvik eden, meşruiyet kazandıran, bu bağlamda şiddetin denetimsiz bir biçimde insan yaşamına kastedecek düzeyde yaygınlaşmasına zemin hazırlayan düzenlemeler yapılmaktadır. Bu son derece ürkütücü ve anlamlıdır. Temel işlevi ülke insanlarının güvenliğini sağlamak, toplumsal barışı güçlendirmek ve şiddetin olmadığı bir dünya yaratmak olan devletin ilgili kurumlarının şiddeti kolaylaştıran, meşrulaştıran düzenlemeleri yaşama geçirmesi, üzerinde ciddi biçimde tartışılması gereken önemli bir noktadır.
Toplumda silahlanma arttıkça silahla ilişkili suçların arttığını gösteren örneklerin ve verilerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Özellikle gelenek, görenek gibi kavramlarla birleşen silahlanmanın yarattığı kültürel yapı içinde yasalarla silahlanmayı kolaylaştırmak, bireyi ve toplumu onarılması güç biçimde yaralayan bir noktaya taşıyacaktır. Şiddetin giderek yaygınlaşması, silahın bir sorun çözme yöntemi olarak kullanılması, saldırganın kendi adaletini yaratması şiddet sarmalının daha da büyümesine, kalıcılaşmasına yol açacaktır..
Sayıların dili
Silah sorununun ulaştığı korkutucu boyutu bireysel silahlanmanın ulaştığı dehşet verici rakamlardan da gözlemek mümkündür. Son nüfus sayımı verilerine göre Türkiye’de ortalama her 65 kişiden biri silah taşımakta ya da bulundurmaktadır. Ülkelere göre, silaha sahip olma sıralamasında Türkiye tüm dünya ülkeleri sıralamasında 20. sıradadır. Ruhsatlı ve ruhsatsız silah sayısı son 10 yılda yaklaşık 10 kat artmıştır. Halen Türkiye'de 2,5 milyonun üzerinde ruhsatlı silah olduğu bilinmektedir. Yasa tasarısında yer alan son düzenlemelerle bu sayı en az iki kat artacaktır. Ruhsatlı silah sayısının iki katından daha fazla oranda ruhsatsız silah olduğu öngörülmektedir.
Can alıcı bir diğer veri ise cinayet olgularının yarısının ateşli silahla gerçekleşmiş olmasıdır. Umut Vakfı’nın 2009 verilerine göre her yıl yaklaşık 4 bin kişi silahla ölmekte, 10 binlercesi yaralanmaktadır. Ateşli silahlarla işlenen suçların yaklaşık üçte ikisi ruhsatsız, üçte biri ruhsatlı silahlarla işlenmektedir. Silahlanma çılgınlığının dehşet verici boyutlarının günlük yaşamda karşımıza çıktığı alanlardan biri aile içi şiddettir. Silahlanma, aile içi şiddet olaylarının yaralanma ve ölümlerle sonuçlanmasına yola açmakta, intiharları kolaylaştırmakta, kaza sonucu ölüm ve yaralanmalara neden olmaktadır. Aile içi şiddet ve eş öldürmeyle sonuçlanan olayların yüzde 35-40'ında silah kullanılmıştır. Ateşli silah bulunması ölüm riskini en az 12 kat artırmaktadır. Silahla işlenen cinayet olaylarının %25’i ‘faili meçhul’ kalmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde %10'dur.
Basına ve kamuoyuna yansıyan örneklerde de görüldüğü gibi şiddet ve ölümler sıradanlaşmakta, insanlar ölüme karşı duyarsızlaşmaktadır.
Tüm yayın ve uyarılara karşın, toplumda silahlanma merak ve isteği her geçen gün artmaktadır. Bu merak ve istek bu yasal düzenlemelerle adeta teşvik edilmekte, insanların acıları ve ölümü üzerinden büyüyen yeni bir pazarın, ticari alanın geliştirilmesine çalışılmaktadır. Siyasi otorite Amerikan silah şirketlerinin taleplerine boyun eğmiştir. Türkiye’de en yaygın olarak kullanılan pompalı tüfek edinme yaşının 18’e çekilmesi ile bu silahlanma merakı satışa dönüşecek ve silah üreticilerinin amaçları yerine getirilmiş olacaktır. İnsan yaşamının bir metaya dönüşmesinin, bir ticari ilişkinin nesnesi haline gelmesinin belki de en acı veren örnekleri silah edinmenin kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılmasıyla yaşanacaktır.
Ülkenin politik önderlerinin, toplum liderlerinin, sanat ve bilim insanlarının ateşli silahlarla kamuoyu karşısına çıkmaları, bunun yanında medyanın silahlı kahramanları örnek modeller olarak sunması, en iyi sorun çözüm yönteminin öldürmek olduğu yanılsamasının yaratılmasına olanak vermektedir. Son yasal düzenlemelerle ateşli silahlara ulaşmanın giderek kolaylaşması gibi bir çok etken şiddet sorununun boyutlarını daha da artıracaktır.
İnternette şiddetin önüne geçilmeye çalışılırken, yasa tasarısı ile birlikte bu iletişim aracını yaygın olarak kullanan özellikle genç kuşaklar silaha özendirilmiş olacaktır. Sabıka kaydı bulunan kişilerce silah edinmenin kolaylaştırılması ve silah edinme sırasında hekimlerin bilirkişilik rolünün kaldırılması ile birlikte şiddet sarmalının giderek yükseleceği açıktır.
Türkiye Psikiyatri Derneği olarak taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz.
1. Temel amaç ve strateji, bireysel sivil silahlanmanın kontrol altına alınması değil bireysel silahlanmanın önlenmesi, eşdeyişle bireysel silahsızlanma olmalıdır.
2. Bireysel silahlanmayı önlemek amacıyla uzun erimli ve etkili bir eğitim programının geliştirilmesi ve daha fazla gecikmeden yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu geniş kapsamlı eğitim programında okuldan aileye, medyadan politikacılara, sivil toplum kuruluşlarından silahlı kuvvetlere kadar her kurum ve ortamda silahlanmanın riskleri, barış toplumu olmada silahsızlanmanın rolü işlenmelidir.
3. Ruhsatlandırmada pratik ve teorik eğitimi kapsayan sertifika programı tartışmaya açılıp geliştirilmeli ve zorunlu hale getirilmelidir,
4. Ruhsatsız silahların kayıt altına alınabilmesi için acil önlemler alınmalı belirli bir süre içerisinde ruhsatsız silahlar kayda alındıktan sonra, ruhsatsız silahlarla ilgili yaptırımlar konusunda mevzuat ağırlaştırılmalıdır.
5. Toplumun bu amaca hazır hale gelmesini sağlarken ilk adım olarak; hazırlanmakta olan yasal düzenlemede öngörülen silahlanmayı kolaylaştıran tüm değişiklik ve düzenlemelerden hızla vazgeçilmelidir.
6. Bu yasada silah bulundurma yaşı, silah edinecek meslek grupları, silah edinmenin gerekçeleri olabildiğince daraltılmalıdır.
7. Taşıma ruhsatları kısıtlanmalı, kapsamı daraltılmalı, bulundurma ruhsatına çevrilmeli, ancak yasal olarak izin verilen yerlerde silah bulundurulabilmelidir.
8. Var olan ateşli silahların toplanmasına yönelik yasal düzenlemeler beklenmeden yapılmalı, yeni yasal düzenlemelerle silah edinme ve bulundurma koşulları zorlaştırılmalı, silahların iade edilmesiyle ilgili özendirici önlemler alınmalıdır.
9. Silah kaçakçılığı ve ruhsatsız silah edinmenin ceza karşılıkları arttırılmalı, emniyet birimlerinin etkin mücadelesi sağlanmalıdır.
10. İlgili meslek örgütlerinin ve demokratik kitle örgütlerinin konu hakkındaki görüşleri ve hazırladıkları raporlar değerlendirmeye alınmalıdır.
11. Silah edinmek isteyenlerin önceki suçları ve olası suç eğilimleri emniyet birimlerince dikkatli bir şekilde sorgulanmalıdır.
12. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde olmayan “silah ruhsatlandırmasında hekimlerin sorumluluk alması” uygulaması
kaldırılmalı, silah ruhsatı almak isteyen kişilerin muayeneleri ve silah edinme kararları tek hekim sorumluluğuna bırakılmamalı, temel sorumluluğun emniyet birimlerinde olduğu, hekimlerin sadece tıbbi muayene ve bilirkişilik uygulamalarını yürüttüğü ayrı bir kurumsallaşma yapısı tesis edilmelidir.
13. Alt yaş sınırı yukarı çekilmeli, üst yaş sınırı getirilmeli, kişiye kayıtlı silah sayısı sınırlandırılmalıdır,
14. Silah ve mermilerinin muhafazası ve denetimlerine ilişkin kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır.
15. Silah bulundurmanın yasak olduğu yerlerin kapsamı genişletilmeli, kapsama kamuya açık tüm alanlar dahil edilmelidir.
16. Medya, şiddeti özendiren ve teşvik eden yayınlara izin vermemeli, bu konuda duyarlı ve sorumlu davranmalı, bireysel silahsızlanmayı öne çıkaran etkinliklerde bulunmalıdır.
17. Konuyla ilgili doğrudan ve dolaylı her türlü ortamda yapılan reklam ve benzeri programlar yasaklanmalı, televizyon programlarında silahların özellikle bir sorun çözme aracı olarak gösterilmesinin önüne geçilmelidir.
Biz ruh hekimleri, yeni nesillerin sorunları şiddetle değil tartışarak, konuşarak, uzlaşarak ve hukuki yollarla çözmeyi öğrenmiş ve benimsemiş olmasını arzu etmekte ve meslek örgütü olarak bu yönde çaba göstermeye devam etmekteyiz. · Acının, şiddetin ve ölümlerin ruh sağlığı ve toplumsal barış üzerine yıkıcı etkisini biliyoruz. Silahlanmayı kolaylaştıran tüm yasal düzenlemelerden derhal vazgeçilmesini, silahsızlanmaya yönelik çalışmaların hızla yaşama geçirilmesini istiyoruz. · Ruh sağlığının geliştirilmesi, korunması ve ruhsal sorunların önlenmesi konusunda ilk sırada sorumluluk hisseden biz ruh hekimleri, toplumun tümüne ulaşan kampanyalarla silahsızlanmanın özendirilmesini, konu ile ilgili tüm yasal düzenlemelerin bu amaçlarla yeniden gözden geçirilmesini, toplumumuz ve topluluğumuz adına talep ediyoruz.
Bu soruna toplumun hiçbir kesiminin sessiz kalmamasını talep ediyoruz.
Saygılarımızla…
SON VİDEO HABER
Haber Ara