TBMM Genel Kurulu'nda bütçe görüşmeleri sürüyor. Bütçe görüşmelerinin açılış oturumunda BDP Grubu adına BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan konuştu. BDP Grup Başkanvekili Ata, hükümetin krizin etkilerinin aşıldığını ifade etmesine rağmen, işsizlik ve yoksulluk göstergelerinin kriz öncesinin üstünde kalmaya devam ettiğini savundu. İş ve aş üretmeyen iktisadi büyümelerin sadece toplumun en zenginlerinin işine yaradığını ifade eden Ata, son ekonomik verilere göre 2010'un
3. çeyreğinde beklentilerin altında büyüyen Türkiye ekonomisinin, yüzde 5.5 büyümesine karşı işsizlik ve yoksulluğun yüksek, halkın gıda harcamaları düzeyinin ise yine geri noktalarda kaldığını iddia etti. Ata, AK Parti'nin kriz sonrası sağlam bir ekonomi politikası olmadığını ileri sürdü. Öğrencilere yönelik şiddeti eleştiren Ata, iktidarun tahammülsüz olduğunu savundu.
Arttığında sistem için tehlikeli hale gelen işsizliğin, işsiz kitleler kontrol edilebildiği durumda ise iktidar için iyi bir şey olduğunu söyledi. AK Parti hükümetinin işsizliğe çözüm olarak sunduğu bütün seçeneklerin, hep ucuz işgücü projeleri olduğunu savunan Ata, esnek çalışma, stajyerlik, bölgesel asgari ücret gibi önerilerin tümünün, işsiz vatandaşlara, 'düşük ücrete razı olman durumunda iş veririm' anlamına geldiğini söyledi. Ata, toplumun alım gücünü arttırıcı politikaların uygulamaya konulması ve
üretimin canlandırılması gerektiğini ifade etti. AK Parti nin 'Ben yaptım oldu' anlayışının 2011 bütçesine de damgasını vurduğunu savunan Ata, "Oysa ki, verdiği vergilerle oluşturulan bütçenin dağılımda halkın ve sivil toplum örgütlerinin söz hakkı, katılım ve denetimi olmalıydı. Ancak AK Parti Hükümeti toplumun en büyük kesimini temsil eden sendikalarla, sivil toplumla, gençlerle, kadınlarla, köylülerle konuşmadan, onların görüşünü almadan onlardan topladığı parayı adaletsiz bir biçimde toplumsal sınıflar
arasında dağıtmaktadır. Temsili demokrasi dahi olsa AK Parti hükümetinin halkın görüşünü alması temel demokrasi şartıdır. Ancak merkezi yapı demokrasi önüne yine set çekmiş ve halkın merkezi bütçe üzerinde söz sahibi olmasını engellemiştir" diye konuştu.
Ata, konuşmasının sonunda Kürtçe bir ifade de kullandı. Ata, Kürtçe'sini söylediği sözün Türkçe'sini de açıklayarak hükümetin, 'Kurtla yiyip çobanla ağlayayım anlayışı' içinde olduğunu savundu.
BDP Şırnak Milletvekili Kaplan ise, geçen yılki bütçe görüşmelerinde BDP'nin olmadığını hatırlatarak, o dönemde DTP'nin kapatıldığını hatırlattı. Kaplan, "Biz yokken Meclis renksiz, hissiz, sıkıcıydı. Biz Meclis'in tuzu biberiyiz. Biz farklıyız ama bu ayrışmanın nedeni değil" diye konuştu. "AK Parti'nin sanal rakamlarımı, palavralarını dinlediklerini" söyleyen Kaplan, "Şimdi sıra bizde. Türkiye bu krizden etkilenmemiş. Bu krizden dünya etkileniyor, ABD etkileniyor, Avrupa etkileniyor ama siz
etkilenmediniz. Karşılıksız çeklerden, ödenmeyen kredi kartlarından, intiharlardan haberiniz var mı? Bu ülkede 2 milyon kişi açlık sınırının, 15 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 10 milyon kişinin yeşil kartlı var" diye konuştu.
Kaplan, vatandaşın yüksek vergi oranlarıyla karşı karşıya bırakıldığını savunarak, "Efkarlanan vatandaşa bir sigarayı, bir kadeh rakıyı çok gördünüz. Ankara'nın göbeğinde içkili lokantaya polis baskın yapıyor. Sonra niye kıyılardan oy alamıyoruz diyorsunuz. Hava vergisi, yaşama vergisi almıyoruz diye oturun şükredin diyorsunuz" şeklinde konuştu. Nazım Hikmet'in 'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin' dizelerini de okuyan Kaplan, hükümete, 'İthal angusların resmini yapabilir misin' şeklinde
seslendi.
Bütçenin aslan payının askere, polise, jandarmaya ayrıldığını ifade eden Kaplan, Türkiye'nin geleceğinin güvenliğe ayrıldığını söyledi. TSK'nın mevcudunun 600 bin olduğuna işaret eden Kaplan, askeri vesayete karşı olduklarını ancak İçişleri Bakanlığı'na bağlı jandarma, özel güvenlik birimleri, emniyet mensupları ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mevcudunun toplamının ise 1 milyon 200 bin olduğuna işaret etti. Bunların başında İçişleri Bakanı'nın bulunduğunu dile getiren Kaplan, "Orgeneral Koşaner mi daha
büyük güce, yoksa Beşir Atalay mı daha büyük güce hükmediyor" dedi.
Türkiye'nin 2 milyon silahlı gücü bulunduğuna dikkat çeken Kaplan, 36 kişiye bir silahlı güç düştüğünü söyledi. Kaplan, "Ama yumurtalı öğrenci olunca 50 tane, Kürt siyasetçi olunca 500 tane silahlı güç düşüyor, panzer düşüyor, gaz bombası düşüyor" diye konuştu. Kaplan'ın konuşması sırasında zaman zaman heyecanlandığı gözlendi.