Çalıştayın sonuç bildirgesini açıklayan Prof. Dr. Karagülle, Van Gölü'nün sağlık turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyleyerek, göl suyunun, bilimsel yöntemlerle doz ve uygulama şeklinin araştırılması sonucunda, içerdiği mineraller açısından cilt sağlığı üzerinde etkili olabileceği sonucuna varıldığını bildirdi. Gölün tabanında oluşan çamurun da Van Gölü'ne ayrı bir zenginlik kattığına dikkati çeken Karagülle, şunları kaydetti: "Göl zeminindeki çamurun, suyla kombine kullanılması durumunda daha etkili olacağı fikrine ulaştık. Yine bütünsel olarak değerlendirdiğimizde Van Gölü ve çevresinin çok önemli biyoiklimsel özelliği var. Bunun başında da Güneşli gün zenginliği geliyor. Dünyada yapılmış birçok bilimsel çalışmalardan da su, çamur ve güneşin kombine kullanımının başta sedef hastalığı olmak üzere bir dizi cilt hastalıklarında yararlı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Van Gölü, suyu, çamuru ve Güneşli gün sayısıyla sağlık turizmi merkezi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu potansiyelin, bu zenginliğin, bu doğal güzelliğin bilimsel yöntemlerle kullanılması gerekiyor. Van Gölü suyunun sağlık amaçlı değerlendirilmesinde, mutlaka tıbbın işin içine girmesi gerektiği, özellikle dermatoloji, tıbbi ekoloji anabilim dallarının bu alanda çalışma yapması lazım."
Van Gölü gibi önemli bir değerin korunması gerektiğinin altını çizen Karagülle, Van'ın sağlık ve turizm merkezi olarak dünyaya ve Türkiye'ye tanıtılması için bilim adamları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin ortak çalışma yürütmesi gerektiğini ifade etti.