On yıl çalıştığı kurumdan cuma namazına gittiği için çıkarılan Metin Erkul, işyerini mahkemeye verdi. 2 yıl süren davada mahkeme 'dinsel ayrımcılık ve baskı' uygulandığı gerekçesiyle işyerini tazminat ödemeye mahkûm etti. Erkul, firmayı Uluslararası Çalışma Örgütü'ne şikâyet etmeyi planlıyor.
Cuma namazına gittiği için işten çıkarılan çalışanın patrona açtığı davada mahkeme, 'dinsel ayrımcılık ve baskı' uygulandığı gerekçesiyle tazminat ödenmesine karar verdi. Servier İlaç firmasında Kasım 1996'da işe başlayan Metin Erkul, yaklaşık 10 yıl aynı kuruluşta çalıştı. Bu süreçte çalışma performansının düşüklüğü nedeniyle hiç savunması alınmadı. Ancak firma görevlileri, 5 Mayıs 2006 günü cuma namazı saatinde Erkul'u denetlemeye gitti. Cuma namazından çıkan Erkul'dan savunmasını isteyen firma yöneticileri, 'Dinî inançlarım gereği cuma namazına gittim.' ifadesine yer veren Erkul'dan bu ibareyi çıkarmasını istedi. Yeni bir savunma yazan Erkul, aynı gün işten çıkarıldı. İşe iade davasını kazanmasına rağmen yeniden işe alınmayan Erkul, 2008 yılında 'ayrımcılık ve dinî baskı' iddialarıyla Servier firması aleyhine Konya İş Mahkemesi'nde 5 bin TL'lik manevî tazminat davası açtı. Yaklaşık 2 yıl süren dava kasım ayında sonuçlandı. Erkul'a 2 bin 500 TL manevî tazminat ödenmesine hükmeden mahkeme, gerekçesinde şu değerlendirmelere yer verdi: "Davacı bu şekilde yaklaşık 10 yıl kadar davalı işyerinde çalışmış ve bugüne kadar çalışma saatleri ve performansı konusunda ciddi hiçbir savunması alınmamış olmasına rağmen 5.5.2006 Cuma günü öğle molasında işyerine geç geldiği iddiasıyla savunmasının alınmış olması ve aynı gün işine son verilmesi, davacıya dinî inançlarından dolayı işyerinde baskı yapıldığı kanaatini oluşturmaktadır."
Metin Erkul, işten çıkarılınca üç çocuğuyla adeta boşlukta kaldığını, yıllarca iş aradığını belirtti. İlaç firmalarının genellikle 30 yaş altı personeli işe aldığını dile getiren Erkul, o yıl 38 yaşında olduğu için 900 iş başvurusunun hiçbirinden olumlu cevap alamadığını ifade etti. İlaç sektöründeki kariyerinin bu yüzden bittiğini söyleyen Erkul, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı: "Beni işten çıkaran firmaya dava açtığımı öğrenen diğer firmalar işe almak istemedi. Birikimlerim eridi, gitti. Psikolojik olarak çok yıprandım, depresyon tedavisi gördüm. İşten çıkarılmam, diğer çalışanlar için de 'Cumaya giderseniz Metin Erkul gibi atılırsınız' mesajı içeriyordu."
Metin Erkul'un avukatı Önder Özer, ilaç firmasının, müvekkilini işten çıkarmak için birçok baskı yöntemi uyguladığını öne sürdü. Özer, müvekkilinin dinî duyarlılığını bilen yöneticilerinin cuma günü namaz vakti teftiş yaptığını ve Erkul'u işten çıkardığını vurguladı. Demokratik ülkelerde suç olarak görülen ve 'mobbing' olarak adlandırılan işyerinde her türlü ayrımcılık ve baskıya karşı Türkiye'de şimdiye kadar yeterince hassasiyet gösterilmediğini ifade eden Özer, müvekkili Erkul ile ilgili verilen kararın bu açıdan önemli olduğunu dile getirdi. Söz konusu ilaç firmasını Fransız hükümetine, Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO), Türk Dışişleri ve Sağlık Bakanlığı'na şikâyet edeceklerini bildiren Özer, ayrıca konuyu İslam Konferansı Örgütü'ne (İKÖ) taşıyacaklarını açıkladı.
Servier firmasının avukatı Zeynep Peksezer, Erkul'un savunmasının alınarak işten çıkarıldığını, bu nedenle işe iadesine yönelik kararı doğru bulmadıklarını söyledi. Avukat Peksezer, Erkul'a çalıştığı dönemde herhangi bir baskı yapılmadığını savundu. Servier Türkiye Satış Müdürü İlker Yılmaz da kararı Yargıtay'a temyize götürdüklerini söyledi. Şirketlerinde namaz kılan ve oruç tutan insanların çalıştığını söyleyen Yılmaz, baskı iddialarını kabul etmediklerini dile getirdi
ZAMAN