YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, NTV'nin canlı yayınında soruları yanıtladı. Yusuf Ziya Özcan kendisini en çok üzen şeyin öğrencelerin 30 yıl önceki gibi davranmalarını olduğunun altını çizdi. Özcan, zarar verilmeyen her türlü protestoya açık olduğunu söylerken, "Medeni ve çağdaş yöntemler varken sokaklarda polisle çatışıp, insanlara zarar vermenin" doğru olmadığını belirtti.
"Değişiklikler seçimden sonra"
Özcan, YÖK yasasının değişmesi için çalışmaları başlattıklarını ancak bu değişimin nasıl olacağına yönelik bir açıklama yapmanın doğru olmadığını anlatırken, "YÖK'ü gerçekten düzenleme ve denetleme yapan ve yüksek eğitim politikaları yaratan bir kurum haline getirmek. Özü ile yapılmak istenen budur. Değişiklikler yeni anayasadan sonra yani seçimlerden sonra olacaktır" dedi.
Özcan, öğrencilerin protesto için eskimiş yöntemler yerine fikirlerini savunmak için yeni yöntemler bulmaları gerektiğinin de altını çizdi.
"Başörtüsü için şimdilik çözüm aldık"
Özcan türban konusun da değinerek, "Bizim önerdiğimiz ve üniversitelerde de uygulanan çözüm pratik bir çözümdür. Gerçekten başörtüsü takan öğrencilerin atılmamasını gerektiren bir tedbir aldık. Bu tedbirle problem çözülmüş gibi gözüküyor ama bence yeterli değil. Bir sürü mahkeme kararı varken esasında mahkeme kararları var ama bu konuda iki tane görüş var: bizim kanunumuzun ek 17. kanunu var. Hala kılık kıyafet okullarda serbesttir. İkincisi de kılık kıyafet serbest değildir. Ancak bununla ilgili mahkeme kararı var. Ben birincisini pratik bir çözüm olarak görüyorum. Ortak bir karar olduğu için bizim getirdiğimiz karar uygulama çözüm oldu. Her parti oturup konuşmuş olmasa da bunun böyle olması gerektiğini söylüyor. Halkımızın büyük bir çoğunluğu da bunun böyle olduğunu düşünüyor. O zaman yeni bin anayasa ile bunu düzeltmektir" dedi.
Çipli sınav kağıdı geliyor
KPSS'deki kopya iddialarına yönelik olarak istemedikleri halde daha sıkı tedbirler aldıklarını söylerken, ÖSYM'de güvenin sağlanması için kopya çekenlerin biran önce yakalanması gerektiğinin önemini vurguladı. Özcan şöyle devam etti:
"Öğretmenlerin sınava girdiği KPSS'de bu tür şeylerin olmasına çok üzüldüğümü belirtmeliyim. Bunu başka bir grup yapsaydı bu kadar üzülmeyecektim ama bunlar öğretmen adaylarımız. Biz bunları azaltabilmek için hem varsa hem de bu söylentileri yok etmek için dijital matbaa denilen bir sisteme geçeceğiz. Bir yerde boş beyaz kağıtları koyuyorsunuz diğer tarafta bunlar basılmış yazılı tarafları sürecin arasında yani bu sayfaların basımı sırasında işte sayfaların katlanmasında bir araya getirilmesinde hiçbir şekilde müdahale de edemiyorsunuz. Araya girip de müdahale de bulunamıyorsunuz. Başlıyorsunuz ve bittiği zaman alıyorsunuz. Bir sınıfta 50 öğrenci girecekse gerekli olan silgi, kalem gibi size gerekli olan şeyleri de paketleyip veren bir sisteme geçiyoruz. Arada hiçbir müdahale olmayacak. Soru kağıdının üst kısmına Almanya'da yeni bir cinsi üretilmiş olan hologramdan koyacağız. Hiçbir şekilde açılamıyor. Açılınca kitapçık açıldı diye not çıkıyor. Bunun gibi paketlere de küçük küçük çipler koyuyorsunuz. Pakete çok az bir ara ile dokunulduğunda dahi telefona sinyal açıldı diye mesaj gelecek. Bütün yol boyunca paketlerin güzargahı takip edilecek.
Sınavı büyük illere kaydırmak gibi önlemleri şimdilik düşünüyoruz. Sınavları aslında lükenin ekonomisi el verse laptoplarla yapmak istiyoruz ama şimdilik mümkün değil."