Deloitte Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan Olumlu Ayrışmaya Doğru başlıklı raporda, Türkiye ekonomisinin öngörülenden daha güçlü bir görünüm sergilemeye devam ettiği dile getiriliyor.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin, ortaya koydukları güçlü performans yoluyla kendilerini diğerlerinden ayrıştırdıkları bir defa daha teyit ediliyor. Bu ayrışmanın temelinde, söz konusu ülkelerin sahip olduğu büyüme potansiyeline olan inanç ve ABD kaynaklı parasal genişleme yer alıyor.
Ekonomik Görünüm raporunun Kasım 2010 sayısını değerlendiren Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer şunları kaydetti:
"Daha önceki raporumuzda belirttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemin en temel meselesi, krizde gösterdiği performans ile kendisini diğer pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştıran Türkiye ekonomisinin gelecekte bu başarıyı nasıl yöneteceğidir. Türkiye yakaladığı bu ivmeyi, reformların da desteğiyle sürdürmeli, elde ettiği bu görece başarıyı iyi yönetmelidir. Mali disiplinden taviz vermeyen, reform takvimini detaylandırıp, kurumlarını güçlendirmeye ısrarla devam eden Türkiye'nin, yüksek büyüme oranlarını tutturabileceğine ve önümüzdeki genel seçimler sonrasında yatırım yapılabilir düzeye çıkabileceğine inanıyoruz. Ancak bu konuda rehavete kapılmamanın da çok önemli olduğunun altını çizmek gerekiyor."
IMF'nin dünya ekonomisine yönelik tahminlerinde gelişmiş ekonomiler ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki ayrışma dikkat çekiyor. 2011 yılında Gelişmiş ekonomilerin yüzde 2,2, gelişmekte olan ekonomilerin ise yüzde 6,4 oranında büyümesi bekleniyor. Liderliği ise yüzde 9,4 büyümeyle Asya ülkeleri üstleniyor.
Türkiye ekonomisinin ilk yarıda iç talebin hızla iyileşmesi sonucu yüzde 11 oranında büyüdüğü ve üçüncü çeyrek itibari ile bu güçlü görünümün azalarak da olsa devam ettiği gözlemleniyor. Dünya ekonomisinde devam eden risklere karşın, diğer Gelişmekte olan ekonomiler gibi Türkiye ekonomisinin de olumlu anlamda ayrışmasının ve buna bağlı olarak dış finansman tarafında beklentilere oranla daha güçlü bir resmin ortaya çıkmasının bu olumlu tablonun ardındaki sebep olduğunal kanaat getiriliyor. Deloitte'a göre içeride parasal ve mali politikaların da destekleyici bir duruş sergilemesi güçlü büyümeye önemli katkıda bulunuyor.
Tüketici fiyatları (TÜFE) enflasyonunun son aylarda oldukça dalgalı bir seyir izlediği, Temmuz ayında yüzde 7,5'e kadar düşen 12 aylık TÜFE enflasyonunun eylül ayında tekrar yüzde 9'un üzerine yükseldiği görülüyor. Bu artışta, eylül ayında yüzde 16 artan gıda fiyatlarının etkili olduğu belirtiliyor.
Merkez Bankası'nın raporlarına paralel olarak TÜFE enflasyonunun 2010'un son aylarında nispeten yumuşaması ve yılı yüzde 7,6 seviyesinde, yüzde 6,5 olan yılsonu hedefinin üzerinde kapatması bekleniyor. Ancak 2011 için Merkez Bankası'nın aksine yılsonu enflasyonunun hedefin üstünde kalacağı tahmin ediliyor.
Güçlü büyümenin istihdam piyasasındaki olumlu etkisi devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan verilerde haziranda işsizlik oranının yüzde 13'ün altına gerilediği görülüyor. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı ise yüzde 11,7 seviyelerinde bulunuyor. Bu rakamların kriz öncesi seviyelerin üzerinde olduğu belirtiliyor. Kriz öncesi seviyelere dönülmesi açısından olumlu gelişmeler yaşanmakla birlikte, henüz kalıcı bir iyileşmeden bahsetmek için çok erken olduğu görüşü dillendiriliyor.
Dış ticaret açığının yılbaşından beri 18,5 milyar dolar genişleyerek, Ağustos ayında 57 milyar dolar seviyesine ulaştığı görülüyor. İthalat miktar endeksleri halen ihracat miktar endekslerinin üzerinde seyrediyor. Bunun sonucunda da ticaret açığı artmaya devam ediyor.
2010 yılında, daha önceki beklentilerin aksine dış finansman tarafında çok sorun yaşanmamasına rağmen Türkiye'nin durumunun finansmanın kalitesi açısından - portföy ve mevduat akımlarına bağlılık göz önünde bulundurulduğunda - çok rahat olmadığı görülüyor. Petrol fiyatlarının 2011 yılını varil başına 85 dolar düzeyinde bir ortalama ile kapatacağı öngörülüyor. Bu nedenle 2011 yılında, yaklaşık 37 milyar doları enerji faturası olmak üzere, cari açığın en az 45 milyar dolar mertebesinde olacağı düşünülüyor.