Adana'nın önemli problemlerinden birisinin kaçak yapılaşma olduğunu hatırlatan Öztürk, "Binlerce dönümlük Seyhan'ın üçte ikilik etabından bahsediyoruz. İmarlı ve ruhsatlı olup da vatandaşın çivi çakamadığı yerler var. Halkımız evini, işlerini yaptırmak zorunda. Ki bu işin kanayan yaramız olan bir ekonomik ve sosyal boyutu vardır." dedi.
Kendilerine otel, işhanı ve konut yaptırmak için başvuran yüzlerce projenin sırada beklediğini anlatan Öztürk, "Yılbaşından sonra harçların artacağını hesaba katmamız gerekir. Bu tarihten önce vatandaşa katkı sunmak durumundayız. " diye konuştu.
Son bir yılda bakanlık veya başka birimlerden gelen müfettişlerin yoğun incelemeleri karşısında meclis üyelerinin daha hassas hale geldiğine işaret eden Öztürk, şunları söyledi: "Bu incelemelerden biz mutlu oluruz. En azından yapılan bir yanlışlık varsa, dönülmüş olur. Ama meclis üyelerimiz ve bürokratların birçoğu hakkında soruşturma ve kovuşturma devam ediyor. Herkes 'yoğurdu üfleyerek yiyor.' Kaldı ki meclis üyeliği bitse de bu tür davalar kimsenin peşini bırakmaz. Bu hassasiyet çok önemli. Belediyecilik zor iş. O zaman bir şeyi prensip haline getirmemiz lazım. Meclis açık olduğu bir dönmemde 300 gündem maddesi gelmiş. Bunun yüzde 70–80'ni nazım imar planı revizyonlarıdır. Bu planlar asla günlük, aylık; hatta yıllık değişmemesi gerekir."
Sağlıklı kentleşme için 15–20 yılık revizyon uygulama imar planlarının oluşturulmasını gündeme getiren Öztürk, gelecek kuşaklara bırakılabilecek en güzel eserlerin doğru imar planları olduğunu sözlerine ekledi.
