Kaleminin güçlü olması kadar kişili bozukluğu da Naipaul’u İstanbul’a gelmekten vazgeçti. Ancak onu savunlar ve eleştirenler tartışmayı sürdürüyor.
Nobel ödüllü olmasına karşı Edebiyat dışı çevrelerce pek tanınmayan yazar hakkında Taraf Gazetesi’nden Özgü Özçer, “Yazarlığına kim ne diyebilir ki?” başlıklı analizinde Naipaul’un tutarsızlıklarını ele alıyor.
İşte o analiz: “O kendi halkını eleştiren bir ‘üçüncü dünyalı’. Ancak bunu emperyalizm mağduru olduğu için değil, doğuştan gelen kusur yüzünden yapıyor: Yani beyaz olmadığı için” diyor ünlü edebiyat eleştirmeni Edward Said, Naipaul hakkında.
Zira modernleşmeyen he toplum, her gelenek, en basit öğe bile Nobelli yazarın sivri kaleminden nasibini alıyor.
Oysa Said’in altını çizdiği gibi Naipaul, bir ‘güney’ insanı olarak bir bakıma kendinle pervasızca tenakusa düşme sanatını ortaya koyuyor, bunu yaparken de kendini eleştirenlere, onu yadırgayanlara hiç kulak asmıyor. Nobel töreninde Britanya’yı ‘vatanım’ diyerek onere ederken, Hindistan’a ‘atalarının ülkesi’ diyerek kısaca değişiniyor.
1932’de doğduğu ve yoksulluk içinde büyüdüğü Karayıp Denizi’nin küçük adası Trinidad’dan ise hiç bahsetmiyor bile… Yani kendini ‘Kuzey’li olarak tanımlamaya çalışıyor.
Aslında İslam’ı ve üçüncü dünya insanı sömürgeci kişilerle tasvir edip eleştirse de, Naipaul her kitabından önce bu ülkelere uzun seyahatler yapmayı ihmal etmiyor. Ama bu incelemelerin hepsini 1989 yılında aldığı “Sür” unvanıyla yapıyor sanki, onun verdiği şımarıklıkla…
Naipaul, yalnızca Müslümanlarla dğeil, Hindistan’ı da acımasızca eleştiriyor. Britanya sömürgesinin gayet iyi olduğunu, hatta “Günümüzde doğru dürüst çalışan tüm kurumları Britanyalılar bize verdi” diyen biri o.
Bununla da kalmayarak, Hindistan’da sınıfsal ayrımcılın doruğa çıktığı kast sistemini de övüyor: “Kastlar harika bir dizi dostane topluluklardır. Ancak mantıksız insanlar üst kastların alt kastları suistimal ettiklerini düşünebilir.. aslında durumum bunun tam tersidir.”
Yeterince modern bulmadığı Gandi’yi eleştiren ender insanlardandır Naipaul
Ona sadece Müslümanlar değil Hindililer de kızıyor, peki ya Fildişililer ne hissetmeli dersiniz? Bu ülke hakkında tavrı onları kedi ve köpeklerden akşam yemeği yapan insanlara indirgeyecek kadar serttir zira.