Güçlü, Öcalan'ın, avukatları üzerinden bir darbe yaptığını ileri sürdü. Öcalan'ın, bunalımda olduğunu dile getiren Güçlü, Öcalan'ın sosyo-psikolojik ruh halini iyi bilen biri olarak psikolojik nöbet döneminde olduğunu belirtti.
Cihan muhabirine konuşan Güçlü, Öcalan'ın bunalım sonucu bu düşünceleri söylediğini belirtti. Bunun geçici bir bunalım olmadığını dile getiren Güçlü, sürekli bir rahatsızlık hali olduğunu, fakat dönem dönem farklı olarak ortaya çıktığını kaydetti. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile Baydemir'in, Abdullah Öcalan'ın açıklamalarını eleştiri olarak değerlendirdiğini hatırlatan Güçlü, ancak bunun eleştiri değil, hakaret, horlama, küçümseme olduğunu vurguladı.
Öcalan'ın 'Narsist bir adam' olduğunu ve dizayn etmeye çalıştığının altını çizen Güçlü, açıklamaların eleştiri olarak kabul edilmesinin biraz Baydemir'in dizayn edildiğini gösterdiğini ifade etti. Kürt partilerini önce Abdullah Öcalan'ın kapattığını sonra ise Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığını dile getiren Güçlü, "Nasıl kapatıyor, 'bunlar işe yaramazdır' diyor. Onun için kalkıyor, çok sıradan, aklın alamayacağı kadar bir takım insanları getiriyor. Parti kapatılmadan yeni bir parti kuruyor. Bu darbeler, süreklidir." dedi.
Belediye başkanlığı döneminde Osman Baydemir'in ister istemez kendine özel bir özerk alan oluşturduğunu anlatan Güçlü, Baydemir'in tehlikeyi gördüğünü belirterek, "Her an Öcalan'ın darbesiyle karşılaşacağını, dışlanabileceğini, bir şeyden sayılmayacağını hesap ederek kendisine göre bir güç oluşturmaya başladı. PKK'ya rağmen bir güç oluştu Baydemir'in çevresinde. Baydemir, belediye başkanlığı döneminde dayatıldı. Bu sistemler böyledirler. Aslında herkes yedekte bir şey tutuyor, bütün otoriter faşizan sistemlerde." diye konuştu.
"HALKIN SİYASETÇİSİ OLMAK İSTİYORSA ÖCALAN'A BAYRAK AÇMALI"
Kürt hareketinin, hem resmi devlet ideolojisinin ve paradigmasının sınırları, hem de PKK ve Öcalan'ın sınırlarını zorlayıcı bir noktaya geldiğini savunan Güçlü, onun için önümüzdeki dönemde PKK bağlamında ele alındığında devletin PKK'sı ile halkın ve Kürtlerin PKK'sı denilen güçler arasında şiddetli çatışmanın gündeme gelebileceğini kaydetti.
Ayrıca, Kürt hareketinin de bu gelişmelerle birlikte PKK alanı dışında kendine yeni bir alan bulma arayışları içinde olduğunun altını çizen Güçlü, şöyle devam etti: "Eğer bu arayışlar, siyasi bir örgütlenme düzeyine, halkla bütünleşme düzeyine kalkarsa; tıpkı Türk siyasal tarihinde tek parti döneminden sonra Menderes ile başlayan bir birleşme süreci Kürtlerde başlarsa, kaçınılmaz olarak oradaki çatışma derinleşmeye başlayacaktır, küçülmeye başlayacaktır. Ya derinleşecek bölünecektir ya da kopuşlarla yeni halk hareketiyle bütünleşme yoluna gidecektir. Benim kanaatime göre Osman Baydemir eğer bir iş yapmak istiyorsa, bu halka hizmet etmek istiyorsa, hakikaten bu halkın siyasetçisi, sivil yöneticisi, değişimci ve dönüşümcüsü, reformcusu olmak istiyorsa, gelinen aşamada Öcalan'a bayrak açması gerekirdi. Fakat gelişmeler, bu bayrağı açmayacağını gösteriyor."
"ÖCALAN SİLAHLI GÜÇLER OLMADAN KENDİSİNİN CİDDİYE ALINMADIĞINI AÇIKLADI"
Öcalan'ın açıklamalarıyla silahlı mücadelenin son bulup bulmayacağına kendisinin karar vereceğine işaret ettiğini dile getiren Güçlü, bu sözleriyle aslında kendisinin değil bizce malûm ve açık olan, başka güç odaklarının karar vereceğinin altını bir kez daha çizdiğini ifade etti. Bu güç odaklarının da derin devlet güçleri olduğunun aşikar hale geldiğini anlatan Güçlü, "Öcalan bu açıklamalarında Osman Baydemir'in bile silahlı güçler sayesinde belediye başkanı olduğunu ve belediye başkanlığını bu silahlı güçler sayesinde sürdürdüğünü ifade etti. Daha önemli bir baklayı da ağzından atıyor. Silahlı güçler olmadan kendisinin de ciddiye alınmayacağını, hayatını garanti altına alamayacağını da açıklamış oluyor. Bütün bu açıklamalar, silahlı mücadele dönemi son bulmuş olsa da silahlı mücadelenin koşulları olmazsa da Öcalan'ın ve onu güden güçlerin silahlı güçlerin devam etmesinde direneceğini, silahlı güçlere veda etmeyeceğini ortaya koyuyor. Bunun yanında Öcalan da 1993 yılından bu yana 'silahlı mücadele dönemi bitti' ve 'silahlı mücadeleyi bırakacağım' demesine rağmen, Osman Baydemir'in bu görüşü dile getirmesine büyük tepki duymasının normal bir durum olmadığı ortada. Aynı şeyler söylenmesine rağmen, Öcalan öfkeli ve kızgın. Bu da başka bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Bu gerçek de Öcalan'ın, Baydemir'in lider kişiliğinin bir adım ondan öne çıkmasına, halk içinde olan sevgisine olan öfkesi olduğu tartışmasız. Öcalan'ın otoriter ve faşist zihniyetinden dolayı, kendi dışında lider tanımadığı ve tanımayacağının da somut bir kanıtı. Aynı zamanda, liderlere oynayanlara da hayat hakkı tanımayacağının da bir işareti. Ayrıca, Öcalan'ın bu açıklaması, şekli demokrasi ile de olsa halkın seçtiği Osman Baydemir'i horlaması ve küçümsemesi, halka olan saygısızlığının ve inançsızlığının, demokrasiye olan karşıtlığının da bir ifadesidir. En önemlisi de Öcalan'ın ne söylediğini bilmemesinin, her gün can havliyle yeni bir 'keşif' peşinde koştuğunun, işine gelir açıklamalar yaptığının, tutarsızlığının, şahsi çıkarlar için hareket ettiğinin somut bir delilidir." şeklinde konuştu.
Osman Baydemir'in, Öcalan'ın hakaretlerine karşı sesiz kalmakla Kürtlerin, Diyarbakır halkının belediye başkanı olmadığını, Öcalan'ın belediye başkanı olduğunu gösterdiğini ileri süren Güçlü, Baydemir'in bu tutumuyla halka karşı saygısızlığını, demokrasiye olan inançsızlığını, kişisel çıkarlar peşinde koştuğunu, gelecek dönemdeki belediye başkanlığı kaygısıyla hareket ettiğini savundu.