7 bin yıllık tarihi geçmişi ile bir çok medeniyeti bünyesinde barındıran Mardin'i dünyaya tanıtmak için önemli bir misyon edindiklerini belirten Vali Duruer, Mardin'in Kürdü, Arabı, Türkü, Süryanisi ile tam bir hoşgörü kenti olduğuna dikkat çekti. Bir taraftan ezanın çan sesi ile harmanlaştığını, diğer taraftan da farklı dinlerin ve dillerin Halil İbrahim'in sofrasını paylaştığını anlatan Duruer, "Venedik ve Kudüs'ten sonra dünyanın üçüncü sit alanı içinde olan Mardin'in tarihi varlıklarını korumak için bu yıl önemli projeleri hayata geçireceğiz. Ama en önemlisi Kentsel Rehabilitasyon Projesi kapsamında tespit edilen bin 500 üzerinde beton evin ilk 500'ünü yıkmak için önümüzdeki yıl başlayacak. Tarihi evleri betondan arındırdığımız zaman Mardin eski ihtişamlı görünümüne kavuşacak. Bu da Mardin'in UNESCO'ya girme şansını artıracaktır." dedi.
Mardin'in, mevcut kültürel varlıklarının bir bir onarılarak inanç ve kültür turizmine kazandırıldığını vurgulayan Duruer, şöyle devam etti: "Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sağladığı katkıların dışında yöre iş adamları, çeşitli sivil toplum örgütlerinin de katkılarını sağlamanın çabası içindeyiz. Mardin'in dünya turizm merkezi haline gelmesi için herkesin elini taşın altına koyma vakti geldi."
Vali Duruer, tarihi kentin tanıtılması için düzenlenen organizasyon ile kentte çekilen dizi ve filmlerin turistlerin tarihi kente gelmesine vesile olduğunu belirtti. Tarihi mekânları ve müzeyi ziyaret edenlerin sayısının her geçen yıl katlanarak arttığını dile getiren Vali Duruer, şunları söyledi: "2009 yılında Mardin'i 900 bine yakın yerli yabancı turist ziyaret etti. 2010 yılında ise bir milyon turisti aşmasını bekliyoruz. Bu da bizleri sevindiriyor. Mardin'in daha geniş kitleler tarafından ziyaret edilmesi için tanıtımlarımız devam edecek. Mardin'in, dünyanın misafir odası olarak kabul görmesi, bizleri sevindirmiştir. İş adamlarımızı kendi topraklarında yatırım yapmaya davet ediyoruz."