Dolar

34,8761

Euro

36,7523

Altın

3.038,06

Bist

10.140,82

'Hayata Dönüş', 'Yargıdan Kaçış'a dönüştü!

10 yıl sonra bugün görülecek 12 mahkumun öldüğü Hayata Dönüş Operasyonu davasında 39 er yargılanacak. Kararı alan siyasiler ve emri veren subaylar suçlanmadı bile.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-23 08:44:00

'Hayata Dönüş', 'Yargıdan Kaçış'a dönüştü!

19 Aralık 2000’de yirmi cezaevinde eş zamanlı düzenlenen ‘Hayata Dönüş’ operasyonu sırasında Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 tutuklu ve hükümlünün ölümüyle ilgili davanın ilk duruşması 10 yıl sonra bugün yapılacak. Bayrampaşa operasyonunun sanığı olarak sadece o gün Ümraniye’de görevli olan ‘erler’ sanık olarak hakim karşısına çıkacak. Müdahil avukatlar davada “rütbeli” sanık bulunmamasına tepkili.

ÇÜNKÜ MÜEBBETLE YARGILANACAKLAR

Mağdur avukatları, şunları şöyledi: “İddianamede hiçbir rütbelinin adının geçmemesi büyük bir eksiklik. Çünkü ortaya çıkarlarsa müebbetle yargılanacaklar. Dava sürecinde erler konuşursa dönemin sorumluları yargılanabilir. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Hüsamettin Cindoruk, o dönem operasyonun başında bulunan emekli tümg. Osman Özbek, operasyon sırasında Ankara Jandarma Özel Asayiş Komando Birliği’ nin başında olan Jandarma Albay Burhan Ergin, generalleden Engin Hoş ile dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun da yargılanmalı.” .

10 YIL SÜREN ‘SORUŞTURMA’

Sorumluların yargılanması için 10 yıldır sürdürülen mücadelede soruşturmaya izin verilmesi üç yıl, jandarmanın operasyona katılan isimleri savcılığa bildirmesi ise 6 yıl sürdü. Askerler hakkında soruşturma açılması talebi üç kez reddedildi. Operasyona katılanların isimlerinin istenmesine ilişkin yazılara Jandarma tarafından “...bu yönde herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı”, “...jandarma personelinin hükümlü ve tutukluların çıkarıldıkları isyanın bastırılmasında yetkili mercilerin talebi üzerine görev yaptığı ve orantısız güç kullanmadığı, kanunların verdiği yetkiyi kullandığı, hiçbir tutuklu ve hükümlüye sui muamelede bulunmadığı, tahriklere kapılmadan görevini ifa ettiği..” gibi yanıtlar verildi.

‘Görev sınırını aştılar’

• Soruşturmanın iddianamesinde “operasyonda görev alan birliklere mensup jandarma görevlileri olan şüphelilerin kendilerine verilen görevin ifası sırasında görev sınırlarını aşarak aşırı güç ve silah kullanmak suretiyle 12 kişinin faili gayri muayyen şekilde ateşli silah mermileri ile ve çıkan yangınlarda yaralanıp ölümlerine, 39 kişinin adli tabip raporlarında yazılı olduğu şekilde yaralanmalarına neden oldukları” gerekçesiyle yargılanmaları isteniyor. 

2 bakan yargılanmalı

• Cezaevlerindeki ölüm oruçlarının bitirilmesi için tutuklularla görüşmeler yapan İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman, “O operasyona çok daha önceden karar verilmişti ve uygulamaya kondu. Operasyon yapmadan da başarıya ulaşma olanağı vardı. Etkili bir soruşturma ile konunun üzerine gidilmeli. Birkaç görevlinin yargılanmasıyla adalet sağlanamaz. Bu, gayet organize bir operasyondu ve üst düzey sorumluların bilgisi dahilinde gerçekleşmişti.”

Ertosun hesap vermeli

• O dönemde Mahkumlara hükümet arasında arabulmucuk yapan isimlerden Mehmet Bekaroğlu sadece üst düzey bürokrasi değil dönemin siyasi sorumlularının da yargılanması gerektiğini savunarak şöyle konuştu: “Bu bir rezalettir. Ne yazık ki buna bürokrasi, siyaset ve yargı da ortak oldu. Üst düzey bürokrasi değil, dönemin içişleri, adalet bakanları, emniyet genel müdürlüğü, jandarma genel komutanı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun da yargılanmalı.”

Sorumlular suçlanmadı

• Operasyonun talimatını veren siyasiler ile operasyonu yöneten Ankara Jandarma Özel Asayiş Komando Birliği (JÖAK) Komutanı Albay Burhan Ergin’in adı iddianamede yer almadı. Soruşturma sürecinde operasyona katılanların isimlerini vermekten 6 yıl boyunca sakınan, sonunda 6 rütbeli personelin ismini savcılıkla paylaşan Albay Ergin’in verdiği isimler, sorumluluğu biri firar eden, diğeri de ölen iki kişinin üzerine atmıştı.

Komutan niye yok

Sanık er Mustafa Usta, operasyon sırasında Bayrampaşa’da değil Ümraniye’de olduğunu ve elinde görev kağıdı bulunduğunu belirtti. Usta, şunları söyledi: “Vicdanen rahatım. Ben emir kuluydum. Bana ne söylendiyse onu yaptım. Kendi başımıza hareket etmemiz söz konusu değil. Neden bu iddianamede sadece erlerin adı var da komutanların, emri veren siyasilerin adı yok? 

Emri uyguladık 

Sanık er Ramazan Şener de şu bilgileri verdi: Elazığ’dan tabur olarak geldik. Ben önce Bayrampaşa ordan da Ümraniye’ye sevkedildim.  Sadece binanın dış güvenliğini sağladık. Hiçkimseye de ifade vermedim. Bu olayda neden benim adım geçiyor anlamadım. Emirle oraya gittik, herhangi bir çatışmaya da girmedik.  Kendi başımıza oraya gitmedik verilen emir neyse uyguladık. 

Kaynak: Star
 

Haber Ara