NATO’nun 28 üyesi yeni bir balistik füze savunma sistemine yönelik müzakerenin son safhalarında. Fakat Türkiye partiyi karıştıracak gibi görünüyor. Hafta sonundaki NATO zirvesinde dikkatler yeni sistemin üzerinde olacak; normalde Afganistan’da 2014’e dek kalma taahhütleri koparma çabaları öne çıkacaktı. Füze savunma sistemi olmasaydı, Obama’nın NATO’nun arkasına saklanıp Afganistan’dan 2011’de çekilme taahhüdünden yan çizmesi de mümkün olmayacaktı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ülkesinin füze savunma sisteminin radar bileşenlerine ev sahipliği yapması için iki koşulu beyan etti bile: Herhangi bir sistem Türkiye topraklarının hepsini kapsamalı (epey zorlu bir standart bu) ve İran’a dair bütün tehdit atıfları çıkarılmalı.
Erdoğan’ın talebi imkânsız
Fakat Başbakan Erdoğan, sistemin komutasının Türkiye’de olması gerektiğini söyleyerek çıtayı yükseltiyor. Türkiye’nin sisteme komuta etmesi kabul edilebilir değil, ki bu kısmen Türk hükümetinin güvenilirliğine dair kuşkulardan kaynaklanıyor. Radar için alternatif yerler var, fakat bu bir tartışmanın patlak vermesi ve Obama yönetiminin bir hüsran daha yaşaması anlamına gelir. Türklerin asıl istediği, kendi topraklarına kurulacak bir savunma sisteminde daha elle tutulur bir rol. NATO gibi bir kuruntu tarihine sahip olan bir ittifak, muhakkak ki Erdoğan’ın hassasiyetlerini teskin etmenin yolunu bulabilir.
Yeni talebin, Türkiye’yle iştigal ederken yaşadığı rahatsızlıklarla zaten asabı bozuk olan Obama yönetimini çileden çıkaracağına kuşku yok. Yetkililer, ordunun ülkeyi yönettiği ve ABD’nin her dediğini yaptığı Türkiye’yi hasretle yad ediyor olmalı. Bu nakarat, Türkiye’nin her zaman zorlu bir müttefik olduğunu (1992’deki NATO tatbikatı kazasında veya 2003’te Irak’ta yer alan herkese sorabilirsiniz) bilmezlikten gelmekle kalmıyor, Obama yönetiminin bu işe gönüllü olduğunu da unutuyor.
Matematik her zaman zordur. Türkler huysuzluk yapıyor olabilir, fakat biz de onlara bizimle çalışmaları için hiçbir olumlu gündem sunmuyoruz. ABD, bu hırslı ve çetin Türk hükümetini dış politikada nasıl bir başarı haline getireceği üzerinde düşünmeli. Onlara Ortadoğu’nun Brezilyası gibi görülme arzularına uygun olacak yapıcı roller verelim, onları destekleyebileceğimiz noktalar bulalım ve kazandıkları başarıları vitrine çıkaralım. Yani ilişkilere cila atalım.
Kaynak: Foreign Policy Çeviri: Radikal