Hüsamettin Cindoruk, partinin İstanbul İl Başkanlığı'ndaki bayramlaşmaya katıldı. Çok sayıda partilinin de bulunduğu bayramlaşmada iki kişinin yardımıyla koltuk üzerine çıkartılan Cindoruk, iktidar ve muhalefeti eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Süleymaniye Camii açılışını "Süleymaniye işgali" olarak değerlendiren Cindoruk, bu durumu içine sindiremediğini söyledi. Cindoruk, "Süleymaniye Camii 550 yıllık milli iftihar vesilemizdir. O, Sinan'ın, Kanuni Sultan Süleyman'ın hepimize bıraktığı muhteşem mirastır. Sayın Başbakan orayı tamir ettirdi, onardı diye bir konuşma yapıyor. Zannettim ki Mimar Sinan konuşuyor. Şimdi tarihe şahitlik etmek için konuşuyorum. Sadece bizim zamanımızda Süleymaniye 3 kez onarım görmüştür. Adnan Menderes zamanında, Demirel zamanında ve Özal zamanında. Ama hiçbirinde de 'onarım yaptık' diye Süleymaniye Camii'nde açılış yapmadık, gösteri yapmadık, dini siyasete alet etmedik. Allah onlardan razı olsun." ifadelerini kullandı.
Süleymaniye'nin büyük bir külliye olduğunu belirten Cindoruk, "İçinde şifahaneler vardır, kütüphane vardır, türbelerimiz vardır. 'Dini siyasete alet etmiyoruz' diyor sayın Başbakan. Bence suç üstü yakalandı. Din bu kadar siyasete alet edilmez. Bir güzel bayram sabahı oraya gelmek isteyen çeşitli partilerden insanlarımız, mü'minlerimiz, polis kordonları altında kalmışlardır ve gördüğüm kadarıyla da sayın Başbakan ve arkadaşları, orayı kendi ibadethaneleri gibi kullanmışlardır. Bizim baştan beri kuralımız; kışlaya, okula, camiye siyaseti sokmamaktır. Dün sabah Süleymaniye Camii'ne siyaset girmiştir. O camiye siyaset girdiği zaman bütün camilere siyaset girmiş demektir. Ben sayın Başbakanı ve arkadaşlarını ayıplıyorum. İşte 'laiklik tehlikededir' dediğimiz budur. Şimdi bütün gücümüzle, sade bizim partimiz değil, herkes aynı şeyi söylüyor. Bu Hükümeti, bu iktidarı, bu Başbakanı camiden çıkarmalıyız. Sadece ibadet yapacağı zaman camiye gelmedi. Siyaset yapacağı zaman kürsü var, otobüs var. Çıksın orada konuşsun. Camilerimizi bütün Müslüman alemine açık tutmak ve o açıklığı muhafaza etmek, sadece onun değil, hepimizin göreviydi. O görevi ihmal etmiştir, kötüye kullanmıştır. Ayıpladığımı söylüyorum." diye konuştu. Cindoruk, Diyanet İşleri Başkanı'nın da Süleymaniye'de bulunmasını eleştirdi.
KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ: PARİS'TE KURBAN KESECEĞİ İÇİN ARAMIZDA DEĞİL
Siyaset yaparken kuralları olduğunu ve bu kuralları hiç bozmadıklarını savunan Cindoruk, "Bozmayacağız da. Ancak bu konuyu basın es geçti, siyasi partiler de es geçti. Hatta bir siyasi partinin genel başkanı Paris'te kurban kesiyor. Bu arada aramızda bulunamadı. O bakımdan da görev bize düştü galiba. Bu görevimizi yerine getiriyor ve bir çağrıda bulunuyoruz; bu cumhuriyetimizi koruyalım. İsteyen istediği iktidarda bulunsun. İsteyen istediği fikri savunsun ama cumhuriyetimizin laik, demokratik, hukuk devleti ölçülerine kimse karşı çıkmasın. Hepimizin ortak malı bir cumhuriyet oluşturalım. Cumhuriyette sıkıntılarımız var. Bu cumhuriyet bu şekli ile bizim Türk halkı olarak kurduğumuz 1923 cumhuriyeti değil. Yıprandı bu cumhuriyet. Bu cumhuriyeti onlar bir başka anlamda tarif ettiler ve biz o cumhuriyeti geri almak zorundayız." şeklinde konuştu.
ERGENEKON SANIKLARINA DESTEK
Ergenekon yargılamalarını nasıl bulduğu sorulan Cindoruk, orada tutuklu yargılanan sanıkları 'Silivri tutsakları' olarak değerlendirirken, yargılamanın da Türk hukuk tarihinin yüz karası olduğunu iddia etti. "Orada sorgusuz sualsiz senelerini dolduranlara, buradan geçmiş bayramları da dahil her türlü bayramlarını kutluyorum ama biliyorum ki o kutlama onları teselli etmiyor. Bu bayramda onlar sadece şunu düşünsünler; ileri günler ümit günleridir. Bu iktidar gidicidir. Bu iktidarın yargıçları da savcıları da gidicidir, adalet kalıcıdır. Mahkeme, kadıya mülk değildir. En kısa zamanda özgürlüklerine kavuşacaklarına inanıyorum ve inanıyorum ki demokratik rejim, bugüne kadar olduğu gibi bugün de yasakları delecektir. Biz çok yasak kaldırdık, bu hukuk yasağını da el birliği ile kaldıracağız. Onların haklı olduklarını bilen siyasi partiler, siyasetçiler el birliği ile onların bu sorununun çözümünü istiyorlar. Onlar oradan çıkmadıkça 'Türkiye'de adalet var, hukuk var' diyemezsiniz ve onlar oradan çıkmadıkça 'AİHM kuralları yürürlüktedir' diyemezsiniz. Onlar oradan çıkmadıkça Avrupa Birliği, bizim için bir hayaldir. Kendilerine tek tek geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Sabır diliyorum. Çok cezaevinde kaldığım için zorluğunu da biliyorum. Bu davanın da orada ne kadar geçersiz olduğunun farkındayım." ifadesini kullandı.