İnternet Popülizmi Siyasetçileri Zorluyor
Cumhuriyetçilerin Salı günkü seçimlerde kazandığı başarının tohumları, Washington'daki bildik politikalardan hayal kırıklığına uğrayan seçmenleri harekete geçiren Çay Partisi üyeleri tarafından ekildi. ABD'nin gidişatından karamsarlığa kapılan seçmenler, Amerikan rüyasını bitirme tehlikesi yaratan bir durgunluğa saplanmış ekonomiden kaygılanıyordu. Demokratları 2006 ve 2008'de iktidara taşıyan, umut ve değişim mesajları veren Obama'nın da Beyaz Saray'a gitmek için üzerine oturduğu tarihi dalga, seçmenlerce tersine çevrildi. Böylece Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi'nde 239'a 184 gibi bir fark sağlarken Demokratların Senato'daki üstünlüğünü de azaldı.
Cumhuriyetçiler son 60 yılın en büyük güç kaymasında, ülke çapındaki seçim yarışından kazançlı çıktı. Obama'nın 2008'deki zaferine eşlik eden, seçmen tabanındaki oynamalara yönelik bütün o söylemlerin yanlış olduğu görülüyor. Seçimlerde yaşanan büyük değişimden, Amerikalıların artık hiçbir partiye sadık kalmadığı sonucu çıkıyor. Ayrıca ülke, mesajlarını sosyal ağlar üzerinden oluşturup yayan hoşnutsuz seçmenlerin kurduğu hareketlerin, artık iki yılda bir liderliği ele alacağı bir döneme giriyor.
Hayatlarında ilk kez aktif siyasete katılanlardan birisi de, Kirkham Motorsports şirketi sahibi David Kirkham. Klasik otomobillerin benzerlerini yapan şirket, bunları 100 bin ile 1 milyon dolar arası fiyatlarla satıyor. Kirkham'ın öyküsü, Çay Partisi üyelerinin başlangıçtaki aşırılıkçı ve yobaz imajlarına aykırı. Salı günü yapılan sandık çıkış anketlerine göre, Amerikalıların yüzde 40'ı Çay Partisi'ne olumlu bakıyor. Bu da ABD halkının harekete verdiği desteğin, sanılandan fazla olduğunu gösteriyor. Dört çocuk babası 43 yaşındaki Kirkham, Salı günkü seçimler öncesinde Çay Partisi'nin Utah'taki faaliyetlerine günde 10 saate kadar zaman harcadı. Tesadüfe bakın ki, Kirkham tıpkı Obama'yı iktidara taşıyan yenilikçiler gibi çalıştı.
Hem Kirkham hem de ideolojik rakipleri, ABD siyasetini gelecek yıllarda çılgın bir yola sokacak gibi gözüken internet destekli, "kendin yap" tarzı aktivizmin temsilcisi. Hareketin her üyesinin ayrı bir öyküsü var. Kirkham'ın öyküsü, Varşova'nın güneyindeki fabrika şehri Mielec'te başlıyor. 1990'ların ortalarında klasik arabaları restore eden Kirkham bir gün, Soğuk Savaş'tan kalma alüminyum gövdeli Polonya yapımı bir savaş jetini inceler. Kısa süre sonra, Lehçe-İngilizce bir sözlük ile yapmak istediği arabaların resimlerini alıp ABD'ye gider. Polonya'da gördükleri, onu derinden etkilemişti. Dünyanın en yetenekli ustalarından bazıları, bütün gün boş oturuyordu. Kirkham ekonomideki devlet kontrolünün bunlara neden olduğunu düşündü. Memleketinde siyasetle ilgilenmemişti. Ama 2008'de Cumhuriyetçilerin desteğiyle yapılan banka kurtarma operasyonları ve ardından Obama'nın göreve gelir gelmez yaptıkları, bu durumu değiştirdi. Kirkham, ABD'nin Polonya'ya benzemeye başladığını düşündü.
Üzülen ve kendini çaresiz hisseden Kirkham, blogları keşfetti ve Çay Partisi toplantıları hakkında yazılar okudu. Utah'ta hiçbir toplantı düzenlenmediğini görünce, tarih ve saat vererek çağrıda bulundu. Kirkham, "Kimsenin gelmeyeceğini düşündüm. Komik duruma düşeceğimi sandım" diye hatırlıyor. Oysa toplantıya 100 kişi geldi. Kirkham birkaç hafta sonra, kendisini diğer Çay Partisi üyelerine Cumhuriyetçi parti örgütü toplantılarıyla ilgili bilgi verirken buldu. Tabii ideoloji, Kirkham gibi Çay Partisi üyeleriyle ilericiler arasına aşılamaz bir uçurum koyuyor. Yine de bu öykü bana, video film şirketi sahibi Chuck Fazio'yu anımsattı. Irak savaşından önce siyaseti umursamayan Fazio, kendini bir şeyler yapmak zorunda hissettiği için evinde MoveOn. org vakfı yararına bir parti verdi. Eski bir fen bilgisi öğretmeni olan Gina Cooper da, liberal blogcuların daha sonraları Netroots Nation adını alan toplantısını organize etti. Her iki hareket de internet devrimi sayesinde doğdu.
Bloglar, e-posta ve Twitter hızlı ve sınırsız iletişim sağlıyor. Böylece aynı dünya görüşüne sahip kişiler, gecenin bir yarısında dizüstü bilgisayar veya bir parkta iPhone kullanarak daha önce tanımadıkları kimselerle işbirliği yapıyor. Bu aktivistler, çoğu konuda bilgi edinmenin sadece birkaç tıkla mümkün olduğunu vurgulayan, internet çağına özgü "kendin yap" kültürünün ürünü. Bir diğer ortak nokta, her iki hareketin de yönetim konularıyla olduğu kadar örgütlenmeyle de ilgilenmesi. B u durumda, belki de ideolojik yelpazenin her iki ucundaki isyanı birbirine zıt değil de akraba olarak görmek gerekiyor. Bu da taban örgütlenmelerinin siyaset üzerindeki etkilerine dair fikirlerimizi gözden geçirmek zorunda olduğumuzu gösteriyor.
Şu an tanık olduğumuz gelişmeler, birbiriyle ilintili bir dizi küçük hareket olarak nitelendirilebilir. Çabucak birleşen bu hareketler, bir gecede lider yaratıyor ve haftalar ya da aylar içinde büyük bir etkinliğe ulaşıyor. Ayrıca hayal kırıklıklarını dışa vuracak bir mecra yaratıp sosyal ilişki olanağı sunuyor. Ancak bu hareketlerin hızla ve kolayca büyümesi, onları aynı zamanda geçici ve etkisiz kılma olasılığı taşıyor.
Bu tür küçük hareketler, 2008'deki rahatlatıcı seçim sonrasında sessizce söndü. Bunun üzerine bazı ilericiler değişimin gidişatından hayal kırıklığına uğradı, bazıları ise kendilerini, yenilenmiş bir Demokrat Parti'nin parçası olarak görmeye başladı. Kirkham ve diğer Çay Partisi liderleri, eskiden küçümsedikleri Cumhuriyetçi seçkinlerle çoktan kaynaştılar. ABD Temsilciler Meclisi artık Cumhuriyetçilerin kontrolünde olduğuna göre, Kirkham gününün büyük bölümünü liberal politikalar için propaganda yaparak geçirmeye devam edecek mi? Belki de 2006'nın liberal blogcuları ve 2010'un Çay Partisi üyeleri birkaç yıl sonra, diğer taban örgütlenmelerinin gölgesinde kalacak. Bu yeni gelişmeler, her yönden gelen darbelere karşı koymaya çalışan siyasetçiler için sıkıntılı.
Kaynak: New York Times, Sabah ve Timeturk