Nedeni ise; Hakkı Devrim’in 12
Kasım tarihli yazısında Bedri Baykam için
kullandığı sözlerdi.
Hakkı Devrim ilgili yazısında, CNN TÜRK’te Atatürk’ün tartışıldığı Tarafsız Bölge programına konuk olan Baykam’la ilgili “her şeye maydanoz ressam” ve “sokak hatibi” sıfatlarını kullanmıştı.
İşte Bedri Baykam bu yazıya, Hakkı Devrim’e e-mail atarak yanıt verdi. Baykam bu yanıtı kişisel
web sayfalarında da yayınladı.
İşte çok tartışma yaratacak o e-mail:
“Sayın Hakkı Devrim,
Artık gelenekselleşmiş bir şekilde bana olan çağ dışı ve yıllardır sürdürdüğünüz sapkın takıntınızla
Radikal'de aleyhime karalamalarla dolu yazınızı esef ile okudum. Hiçbir somut gerekçe ve örnek vermeden, utanmadan kendi seviyenizi yerlerde süründürerek bana "her şeye maydanoz ressam Bedri Bey biraderimiz" "sokak hatibi" deme küstahlığında bulunabiliyorsunuz. Çünkü herhalde sizin için
yaşlı olmanız, gerektiği kadar koruyucu bir kalkan ve yorgun aklınıza uyarak ağzınıza gelen her patavatsızlığı ve terbiyesizliği işinize geldiği gibi
gazete köşenizden kusabileceğinizi sanıyorsunuz. Sizi benimle böyle
konuşmaktan men ederim ve haddinizi bildirmek temsil ettiğim kurumların ve sıfatlarımın kaçınılmaz bir gereğidir. Sizin
Türkiye'nin en büyük
Sanatçı Derneği'nin Başkanı olan Uluslararası bir
sanatçıya, 33 yıldır binlerce makale ve 23 kitap yazmış bir yazara,
Türkiye'nin en büyük sol oluşumu Cumhuriyet Halk
Partisinde (CHP)
Parti Meclisi Üyeliği yapmış, Genel Başkan adayı olmuş bir eylemci aydına bu seviyesizlikte hitap etme hakkınız yoktur. Bana yapacağınız bir eleştiri varsa müzevirciliğinizle kitaplarımda mantık hatası,
bilgi hatası, çelişki veya başka "fauller" arayın, kötü ruhunuzu o şekilde tatmin edin. Anlamsız, zavallı, seviyesiz sataşmalarla tatmin olmaya çalışmayın. Entellektüel bir düzey
üstüne imajını kurmak isteyen bir
gazeteye hiç yakışmıyorsunuz. Yurdun
her yerinde Atatürkçü aydınların
her an her gün nasıl bana teşekkür ettiklerini ve yobazlara karşı yıllardır verdiğim mücadeleye karşı nasıl
sevgi ve şükran dolu sözlerle beni desteklediklerini dar vizyonunuz tabii ki algılayamaz. Sizin kendi gündeminizde yalnız 10 yıldır sürdürdüğünüz köşe yazarlığınızda ilgilendiğiniz magazinel konular çerçevesinde tabii ki bu konularla hiçbir ilişkiniz olmaması gayet normal; çünkü siz Atatürkçülüğü en büyük tehlikelere karşın savunmak yerine, dedikodu yazarlığı ve televizyon komedi programı muhtarlığı yapmayı tercih etmiş bir
insansınız. Ne benim ne aydın
Türkiye'nin, ne Atatürkçülüğün önünde daha fazla gölge etmeyin ve tekrar ediyorum haddinizi bilin.
Gazetenize ve Türk basınına yakışmıyorsunuz... İstifa etmeniz yerinde olur!
Bedri Baykam”
Peki, Hakkı Devrim ne yazmıştı?
İşte “CNN Türk'te "evlere şenlik" bir Atatürk tartışması” başlıklı o yazı:
“Sert çıkışlar yapma
ihtiyacı duymayanların doğru yolda olması ihtimali daha
yüksektir, mütearifesinden (veya canınız neyi çekerse: aksiyon’undan belit’inden, temel önerme’sinden) yola çıkalım istiyorum. Hayli haşin tartışmalardan söz edeceğim çünkü.
Geçen çarşamba akşamı, Ahmet Hakan’ın gözü karadır ya... 10
Kasım münasebetiyle Atatürk’ü bir kere daha anmak üzere CNN Türk’te («Tarafsız Bölge» programı)
farklı görüş sahiplerini bir araya getirmişti. Üçü stüdyoda ağırlanan, diğeri gerektikçe yayına
bağlanan dört misafiri vardı.
Dörtlünün en tanınmışı ressam Bedri Baykam’dı; babası dostumdu, kendisi hazzetmediklerimdendir. İkinci misafir, Yeditepe Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü’nden Prof. Tülay
Alim Baran. Hanımefendi bir akademisyen. Bu ikili, münazaranın Atatürk’çü tarafı.
Sonra Taraf
gazetesinden iki
arkadaş. Başörtüsüyle dikkati çeken yazar Hilal Kaplan ile
gazetenin Ankara bürosundan Melih Altınok. Daha önceden tanımıyorsanız, aynı düşüncede olan bu ikiliyi, dinci-muhafazakâr bir
gazetenin mensupları sanabilirdiniz. Oysa ikisi de Taraf
gazetesinin mensubu, o Taraf ki bir 10
Kasım gününü Atatürk’ün adını anmadan geçirmeyi tercih etmiş olan
gazetedir ve bu davranış bir ilktir;
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce benzeri görülmedik bir hâl ü keyfiyet’tir. (10
Kasım’ı böyle bilhassa es geçenler oldu da ben
farkında değilsem, kusurumu bağışlarsınız.)
*
Profesör Tülay Hanım ile her şeye maydanoz ressam Bedri Bey biraderimiz Atatürk’ten saygı, hayranlık,
sevgi ve minnetle, olağanüstü bağlılıkla söz edenler çoğunluğuna mensup iki münazaracı (veya hatip).
Başörtülü Hilal Hanım ile Ankaralı
gazeteci Melih Bey ise, bu konuda çok
farklı duygu ve düşünceleri dile getiren iki meslektaşımız. Alışkanlıklarımızla taban tabana zıt bir tavır diye özetlenebilecek bir düşünce ve değerlendirme
tarzları var.
Böyle düşünenler de olduğunu hiç bilmezmiş de, bu vesileyle öğrenmiş görünme gayretinde değilim. (Ee böylelerini
dinledin de ihbar etmedin mi, diye soracak tabiatta okurlarım olduğunu da hiç zannetmem.) Profesör hanımın sükûnetini muhafaza ederek, Bedri Bey biraderimizin zaman zaman edepsizleşerek söyledikleri (ki bu şartlarda Atatürk’ü savunma gayreti oluyor) hep bildiğimiz şeyler. Yeni bir değerlendirmeleri olmadı. Söylenegelenleri tekrara çalışmakla yetindiler.
Karşı tarafın üslûbunda, Ahmet’in de yer yer işaret ettiği gibi, huşûnet ve zaman zaman saygısızlık da vardı.
Atatürk’ün her yaptığını beğenmeyen, hakkındaki bütün övgülere katılmayan, yanlışlarının da altını çizmek, aleyhinde söyleyip yazabilmek isteyenler de var aramızda. «Ya öyle mi, bilmiyordum! » diyene şaşarım doğrusu.
Atatürk de bir
insandı. Göklere çıkaracak meziyetleri ve
hizmetleri yanında, eleştirilecek, hatta hesabı sorulacak hataları, yanlış tercih ve davranışları da mutlaka vardır.
Bunu yapmaya davrananların ölçü kaçağını yıllar yılı ağızlarını açamamış olmalarına vermek ve bir süre için, sükûnet ve insaf çercevesinde söz edecek noktaya gelmelerini beklemek gerekebilir.
Programcıların da, katılımcı listelerinde daha dikkatli olmaları lazım. Onu savunanlar listesine, mesela Bedri Baykam gibi bir sokak hatibini de dahil etmek, bence Atatürk’e karşı hem büyük haksızlık, hem de saygısızlıktır.
Benzer bir tartışma ancak, iz’an ve insaf sahipleri arasında cereyan ettiği zaman devam etme şansını
kazanabilir ve pekâlâ faydalı
da olur.
Hakkı Devrim /
Radikal”