Turgut Özal'ın ölümü yeniden masaya yatırıldı, konuşulanlar ve ortaya atılan iddialar ise kafaları karıştırdı. Özal'ın Hacettepe'ye getirildiğinde bir saate yakın acilde bekletildiğini ve kimsenin müdahalede bulunmadığını iddia eden tanık, anında müdahale edildiği ve ihmal yok raporlarına gölge düşürdü.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal, Can Dündar'ın sunduğu "Cumhurbaşkanı Özal: Bir ölümün anatomisi" özel yayınında konuştu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın GATA yerine Hacettepe'ye kaldırıldığı sırada acil serviste bulunan Hamza Yılmaz'ın sözleri yeni bir tartışma başlattı. Yılmaz, söylenenlerin aksine Turgut Özal'ın hastaneye getirildiğinde sağ olduğunu ve kendisine yaklaşık 1 saate yakın müdahale edilmediğini söyledi. Yılmaz herkesi şaşırtan o anları şöyle anlattı:
"Sabah eşimle birlikte Hacettepe'nin aciline giriyoruz. Orada dosyamızı açtırıyoruz ve rahmetli Özal'ın hemen iki oda yanında bulunuyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra bir karmaşıklık oldu. Polis motosikleti geldi, dediler ki "Sayın Cumhurbaşkanı'nı getiriyorlar". Ben tabii o sırada yine doktoru arıyorum; çünkü o geldiği zaman burası karışacak. Ayağı morarmaya başladı ve kangren olma ihtimali var.
Ben o sırada müracaata dönerken, adı geçen Mercedes limuzin kapıya geldi. Evet doğru iki koruma ve şoför vardı, bir tanesi de sedyenin yanındaydı. Fakat sedye resmen çuval gibi oturtuldu. Her şey gözümün önünde ve çok yakındım. Otomobilden oturarak çıkardılar kendisini ve sedyeye oturttular. İki tane hademe ya da hastabakıcı onu odaya soktular.
"ÖLMEDİ İNLİYORDU..."
Sedyede oturur vaziyette ve nasıl olacak bilmiyorum ama inlerken sedyede oturduğunu gördüm. O zaman nişanlım, bakıyoruz. Bütün bu konuşulanlara nasıl olacak bilmiyorum ama ben inlerken sedyede oturduğunu gördüm. Eşimle o zaman nişanlım birlikte bakıyoruz. Kimse yok zaten koridorda. Üstten bakan kaçıyordu öyle kaldı Özal. Yaklaşık bu süre bir saati buldu"
İşte NTV'deki programda Hamza Yavuzyılmaz isimli görgü tanığının anlattıkları...
Hacettepe'ye bu 67 model araç yaklaştığında acil serviste eşinin rahatsızlığı nedeniyle orada olan bir tanık şu anda işadamı Hamza Yavuzyılmaz bire bir tanık oluyor indirişine ve acil servise getirilişine.
Hamza Yavuzyılmaz: Ben o dönemden iki üç ay önceye kadar o dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in yakın postasıydım. O dönemden iki üç sonra eşim üniversitenin yurdunda kalıyordu ben de Antalya'ya dönmüştüm. Dolayısıyla onun bir gün öncesini anlatmak gerekiyor aslında. Bir gün önce eşim telefona yetişmek için merdivenlerden aşağı inerken ayağını burkuyor o ara geçici alçıya alıyorlar. Ben otobüse binip sabah orada oluyorum. Hemen eşimi alıyorum 9- 10 arası Hacettepe Acili'ne giriyoruz. Fakat orada dosyamızı açtırıyoruz acil bölümünde rahmetli Özal'ın kaldığı yerin iki oda yanında kalıyoruz. Doktor arıyoruz doktor yok. Müracaata gidiyorum bekleyin siz doktor gelecek çıkmayın diyorlar. Yaklaşık yarım saat bekliyoruz biz anda bir kargaşa oldu bir polis motosikleti geldi cumhurbaşkanını getiriyorlar dedi. Ben onu duyunca hemen doktoru aramaya başladım ayağında geçici olduğu için bir an önce alınıp normal alçıya alınması gerekiyor kangren olabileceğini söylediler bir gün önce. Ben tekrar müracaata yöneliyorum o ara baktım Mercedes kapıya geldi iki koruma ve bir şoför vardı bir tanesi de sedyenin yanındaydı. Sedyeye resmen çuval biri oturtuldu. İki hademe o odaya onu soktular. Ben inlerken sedyede oturduğunu gördük biz eşim de o zaman nişanlım beraber bakıyoruz kimse yok koridorda. İçeri girer girmez sedyenin üzerinde midesini tutarak sanki kramp geçiriyor gibi resmen inliyordu. Korumanın biri bize doğru koştu biri diğer tarafa koştu her tarafı boşalttılar. Bize de geri gidin diye talimat verdiler. Bir koruması içerde kaldı. Ben ara ara çıkıyorum merakımdan daha önce hiç görmedim ben rahmetli cumhurbaşkanımızı ama o anda inanılmaz derecede içim koptu başındaki koruma yalvarıyor doktor bulun diyor. Sedyeyi dikine koydukları için kapı sedyeye dayalı duruyordu. Bildiğimiz hasta sedyesi yani yatırılarak sokulabilirdi ama orada oturarak duruyordu ve koruma yalvarırcasına bağırıyordu doktor bulun diye. Bir koruma koşarak yanına geldi ne oluyor dedi doktor bulun diye hala bağırıyordu. Sonra bir ara genç doktor gibi bir şey geldi baktı başında durdu oda koşmaya başladı müracaata doğru. Ben bu arada yanına gittim korumaya sanki yardım edeceğim ama mümkün değil cumhurbaşkanımızı bakıyorum inlemeye devam ediyor. Midesini tutuyor ve kasıyor kendini.
Emin misiniz? Sizden başka tanık var mıydı orada?
Hamza Yavuzyılmaz: Kesinlikle yaşıyordu. Eşim hem kendi acısı hem de sanki cumhurbaşkanımız orada yardım diliyor gibiydi çok üzücü bir sahne. Birisi sanki onu oraya attı ve gitti bir durum vardı. Hatta biz çelişkiye düştük bunlar cumhurbaşkanına bakmıyor bize nasıl bakacaklar. Ben o anda bir anda müracaata doğru yöneldim diğer koruma galeri boşluğuna doğru gitti orada tırabzanlara dayalı üç dört tane doktor katlardan çıkıyor, bakıyor ve kaçıyorlar içeri. Yaklaşık 1-1.5 saat filan gibi bir vakit geçirdik orada o sürede kimse müdahale etmedi.
Eşiniz hattımızda. Sizde aynı iddia görüşte misiniz inleyişine sizde tanıklık ettiniz mi?
Sevinç Yavuzyılmaz: Aynen Hamza beyinde söylediği gibi bende tanık oldum sedyenin üstünde karnını tutarak girdi. Suratında bir acı çekme vardı ama zorlayarak etrafını da önemser bir ifadesi vardı bir şeyim yok gibi. Bizim aklımıza o an ciddi bir şey gelmedi ufak önemsiz bir şey diye düşündük. Bizim öfkemiz cumhurbaşkanına müdahale etmeyen hastane de bizi egoistliğimizle kendimizi düşündük çıkalım kendimizi kurtaralım cumhurbaşkanına mutlaka bakarlar diye düşündük. Hiç aklımıza vefat edeceği gelmedi. Çok net hatırlamıyorum ama biz daha erken gidip bize de müdahale edilmediği için minimum 45 dakika 1 saat diyorum. En son Semra hanım geldi biz o sırada dosyamızı müracaattan almak için mücadele ediyordu eşim Semra hanım girdi biz çıktık zaten. Oradan ayrıldıktan sonra biz 5-10 dakika içinde vefat etti haberini aldık.