Orakoğlu, Cihan muhabirine yaptığı açıklamada, Hanefi Avcı ile ilgili fikirlerinin tamamen değiştiğini belirterek, şahsı hakkında mesleki açıdan etik olmayan bir tarzda açıklama yaptığını, suç unsuru bulunması halinde dava açacağını söylemişti.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın, geçen hafta 50 sayfalık dilekçeyle suç duyurusunda bulunmasının ardından Orakoğlu da Hanefi Avcı'nın 'Haliçte Yaşayan Simonlar-Dün Devlet Bugün Cemaat' adlı kitabını yargıya taşıdı.
Avukatı aracılığıyla Avcı hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Orakoğlu, kitapta şahsına yönelik hakaretler yapıldığını ifade etti. Dilekçesinde, 28 Şubat olarak adlandırılan post modern darbe sürecinde Avcı ile birlikte çalıştığını dile getiren Orakoğlu, kamuoyunda kendisinin 28 Şubat sürecinde askeri darbeyi önleyen bir kişi olarak tanındığını, demokrasiye yaptığı katkı ile toplumda saygın bir konuma geldiğini kaydetti.
Devlet içindeki çeteleşmiş gayri hukuki yapıların ortaya çıkartılmasında ciddi çalışmalar yaptığını ve demokrasi, insan hakları, özgürlükler ile darbeler ve darbelerin Türkiye'ye verdiği zararları anlattığını, bu nedenle takdir topladığını anlatan Orakoğlu, Avcı'nın, 28 Şubat süreci içerisinde kendi yardımcılarından biri olduğunu ve yapılan yargılamalarda mahkemelerde lehinde beyan ve ifadelerde bulunduğunu hatırlattı.
Avcı'nın, kitabında şahsıyla ilgili, "Orakoğlu, istihbarat formasyonuna sahip değildi; ya yanlışlıkla ya da tesadüf eseri daire başkanı yapılmıştı. Söylediği iddia edilen, o zamana kadar kimsenin duymadığı 'Artık polise danışmadan ordu ihtilal yapamaz...' mealindeki iri lafı gerçekten söylemiş olsa bile ciddiye alınacak biri değildi... Ancak Orakoğlu'nun demokrasi, özgürlük, darbe, siyaset gibi konular açısından bir bakış açısına ya da ideolojiye sahip biri olmadığını düşünüyorum. Eğer bu sözü söylemişse sadece kendisi polis olduğu için, polisi övmek ve dolaylı olarak kendini yüceltmek için söylemiş olabileceği kanaatindeyim." ifadelerini hatırlatan Orakoğlu, herkesin onur, şeref ve haysiyet sahibi olduğuna dikkat çekti.
Mesleki geçmişi, hassasiyeti ve başarıları, demokrasi ve özgürlükler alanında yaptığı, karşısında bu konularda aslında kamuoyunun bildiği gibi bir kimse olmadığını, ciddiye alınacak bir kimse olmadığını, bu görevi hak etmediği halde getirildiğini ve panikleyip korktuğunu anlatmak ve açıklamanın üst düzey bir polis yetkilisinin ve özellikle de darbeye engel olan ve kamuoyunca da böyle bilinen şahsı için katlanılacak bir durum olmadığını vurgulayan Orakoğlu, bu sözlerin ciddi manada kişilik haklarına saldıran sözler olduğunu ifade etti. Bu söz ve yazılarda şöhretine, saygınlığına, şeref ve onuruna saldırıldığını ve toplum önünde küçük düşürüldüğünü dile getiren Orakoğlu, bu eylemin halen devam ettiğini kaydetti.
Bu söz ve cümlelerin 'hakaret değil eleştiri olduğu' yönünde yapılacak bir savunmanın da doğru olmadığını anlatan Orakoğlu, aksi halde doğrudan kişiliği hedef alan alçaltıcı nitelendirmeler değil 'görevini yapmıyordu/ihmal ediyordu' gibi cümlelerin kullanılması gerektiğini ifade etti. Bu aşağılayıcı cümle ve kelimelerin yazılıp yayılmasında herhangi bir kamu yararının da olmadığını vurgulayan Orakoğlu; çünkü görevine, görevi ile ilişkili hususlara değil, kamuoyunu ilgilendirmeyen kişiliğine yönelik açıklamalar yapıldığına dikkat çekti.
Bu yayın ile mağdur olduğu, kamuoyu önünde kişilik haklarına saldırıldığının açık olduğunu kaydeden Orakoğlu, Hanefi Avcı başta olmak üzere şüpheliler hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılarak cezalandırılmalarını istedi.