TIMETURK / ZAMAN
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP yönetiminde yaptığı değişiklik, ulusalcıları rahatsız etti. Derginin kapağında Kemal Kılıkdaroğlu'na PKK üniforması giydirildi.
Ergenekon iddianamelerine giren, Cumhuriyet mitinglerinde "Ordu göreve" pankartı açan Türk Solu dergisi, bu haftaki kapağında, Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'in PKK kıyafeti giydirilmiş resimlerini yayımladı. Parti içerisindeki değişikliğin PKK'nın istekleri doğrultusunda gerçekleştiğini savunan Türk Solu dergisi, son değişikliklerle birlikte CHP Genel Merkezi'nin PKK'nın eline geçtiğini iddia etti. CHP'nin yönetim kurulu değişikliğiyle PKK'nın sesi haline geldiğini öne süren Türk Solu Başyazarı Gökçek Fırat, Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK yandaşlarını yönetime getirdiğini ifade etti.
İşte Türk Solu dergisinde yayınlanan o makale:
CHP’de yaşanan gelişmeleri “parti içi” bir süreç olarak değerlendiremeyiz. Hatta “ülke içi” bir süreç olarak da değerlendiremeyiz. Olay tümüyle “uluslararası” çapta bir dizayn meselesidir. Türkiye BOP’a uygun bir ülke haline getirilirken, ülkedeki tüm siyasi partiler de, özellikle muhalefet partileri de, BOP partisi haline getirilmektedir.
Deniz Baykal’a düzenlenen kaset komplosu ile son Kılıçdaroğlu darbesini, CHP’nin BOP’un parçası haline getirilmesinin adımları olarak okumamız gerekir. BOP haritasındaki Türkiye bölünmüş bir Türkiye olduğuna göre, Türk siyaseti de o haritaya uygun bir biçimde bölünmelidir. 2002 yılındaki AKP iktidarı ile birlikte başlayan süreç, Türkiye’nin geleneksel siyasal partiler sisteminin yok edildiği bir süreçtir.
Bu sürecin ilk adımı olarak Merkez Sağ denilen partiler yok edilmiş, AKP bu partileri kendi içinde eritmiştir. Bu süreç içinde muhalefetin bu uluslararası konjonktüre ulusal bir tavır almasına karşın, klasik uyarı mekanizmaları geliştirilmiş, MHP ve CHP ABD Büyükelçisi tarafından uyarılmış, uslu durmaları söylenmiş, bu iki parti de buna boyun eğmiştir.
Fakat ABD için bu yeterli değildir, ABD “Amerikan kuzusu” olacak bir CHP’ye bile razı değildir, o tüm partileri birer “Amerikan atı” haline getirmek istemektedir.
CHP içinde PKK darbesi
2011 yılında yapılacak seçimler öncesinde bu nedenle CHP içinde Amerikan operasyonu başlatılmıştır. Kılıçdaroğlu’nun CHP vitrinine çıkartılması bu planın bir adımıydı. Amerikancı gazeteler tarafından parlatılan Kılıçdaroğlu için bundan sonraki adım CHP’nin başına geçmekti. Bu adım, Baykal’a düzenlenen kaset komplosu ile atılmıştı. Şimdi ise çok daha büyük bir adım atılmıştır. Kılıçdaroğlu, CHP içindeki tüm ulusalcı, Atatürkçü kesimleri yok etmek, parti dışına atmak, pasifize etmek için CHP içinde bir darbe yapmıştır.
Olay tam da PKK’nın baskınlarına benzemektedir.
CHP genel merkezinde kurulan pusu ile, CHP’nin genel merkezi PKK’nın eline geçmiştir. Artık CHP, PKK’nın politikaları güdümünde siyaset yürütecek bir parti haline gelecektir. Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Mesut Değer gibi, Kürtçü isimlerle PKK’nın siyasi talepleri arasında hiçbir fark yoktur. O nedenle yaşanan gelişmeleri bir PKK darbesi olarak değerlendirebiliriz.
Ulusalcıların değil PKK’nın sesi
Kılaçdaroğlu, referandum sürecinde ortaya attığı “PKK’ya af” söylemi ile AKP’ye referandumu kazandırmayı başarmıştı. Hatta oy kullanmayarak PKK’nın boykotunu fiilen desteklemişti. Ama en büyük zararı, MHP’ye vermişti. Çünkü AKP iktidarının yol açtığı bölünme tehlikesi, Türkiye’nin Atatürkçü ve milliyetçi tabanını, ulusalcı bir ortak paydada birleştirmişti.
Kılıçdaroğlu “PKK’ya af” söylemi ile bu ulusalcı birleşimi bombalamış, MHP’li seçmenleri AKP’ye doğru itmişti. Bunlar elbette plansız, ağızdan kaçan sözler değildi, zaten hedeflenen CHP’nin ulusalcılıktan uzaklaştırılması idi. Nitekim başardılar da. Şimdi tutturdukları “Yeni CHP” sloganı, buna işarettir, artık CHP ulusalcıların değil PKK’nın sesi olacaktır.