Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Demokrat Yargı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun derdest davalara müdahale ederek hakimleri tazminata mahkum ederken, Yargıtay üyeleri hakkında hukuki sorumluluğu Yüce Divanda mahkumiyet koşuluna bağlayarak, neredeyse sorumsuz hale getirmesinin hakimlerin sorumluluğu, yüksek mahkeme üyelerinin keyfiliğe varan sorumsuzluğu ve yargıda etik kurallarını tartışmaya açtığını ifade etti.
Kamu görevlileri için uymaları gereken saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkeleri belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere kurulan bir Etik Kurulu'nun benzerinin, yargıda tüm yargı organ ve mensuplarını kapsayacak benzer bir kurul ya da kurum olmadığına dikkat çeken dernek, "Etik kurallar, soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin hükümler, ilgili yargı organlarının kanunlarında birbirinden farklı şekilde düzenlenmektedir. Etik dışı davranışlar aynı olmasına karşın yargı mensubunun bulunduğu yargı organına göre farklı soruşturma ve kovuşturma hükümlerine tabi tutulduğu yasal düzenlemeler halen önümüzde durmaktadır." görüşlerine yer verdi.
Etik kural ve öngörülen cezalardaki çarpıklıkların yanında uygulamada Yüksek Mahkeme üyelerinin kendilerine karşı açılacak tazminat davalarını Yüce Divanda mahkumiyet koşuluna bağlayan kararında olduğu gibi, son derece keyfi ve kayırmacı bir tutum sergilediği yargı kamuoyunda bilinir olmakla birlikte ülke kamuoyu önünde tartışılır hale geldiğini anlatan Demokrat Yargı, bugüne kadar medyaya yansıyan belge, fotoğraf, ses ve görüntü kayıtlarına dayalı yüzlerce iddianın üzerinin kapatıldığı yönünde ciddi bir inancın bulunduğunu vurguladı.
Oysa aynı meslek mensuplarının aynı etik kurallara sahip olması ve bunları etkin şekilde uygulayacak mekanizmaların kurulmasının artık ulusal boyutları aşmış uluslararası boyuta ulaştığını dile getiren dernek, "Bunun en bilinen örneği Birleşmiş Milletler 'Bangalore Yargı Etiği İlkeleri' ve Avrupa Konseyi Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları 'Budapeşte İlkeleri'dir. Gerek uygulamada artık aşikar biçimde görülen 'kollama ve örtbas etme' girişimlerini sona erdirerek mesleğe zarar veren etik dışı eylemlerinin hesabını verme yolunun açılması gerekse uluslararası alanda olduğu gibi ülkemizde de yargı alanında mahkemeden mahkemeye ve hakimden hakime değişmeyen ortak etik kurallarının belirlenerek, etkin bir şekilde uygulanabilmesi için acilen Yargı Etik Kurulu kurulmalıdır. İlk derece mahkemesi hakim ve savcıları ile yüksek mahkeme üyeleri hakkında inceleme, soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yapacak, başkanının cumhurbaşkanı olduğu bu kurulun, ilk derece mahkemeleri hakim ve savcıları ile Yüksek Mahkeme üyeleri arasından seçilecek üyeler yanında grubu bulunan partilere temsil oranına göre dağıtılmak suretiyle, üçte iki çoğunlukla, yüksek mahkeme üyeliğine seçilme yeterliğine sahip öğretim üyeleri ve avukatlar arasından doğrudan seçilecek üyelerden oluşması uygun olacaktır. Yargıda hiyerarşik düzen ve anlayışın bir yansıması olan meslek etiğine ilişkin kural ve uygulamaların bir an evvel sonlandırılarak halka hesap verebilirlik ilkesine dayalı demokratik temelde yeniden yapılandırılma artık bir zaruret halini almıştır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki yargıçlık mesleğinin ast-üst, yukarıdakiler-aşağıdakiler, imtiyazlı-imtiyazsız, unvanlı-unvansız şeklindeki sınıfsal ayrımlarla belirlendiğini, kendi iç ilişkileri ve etik değer ölçülerinde meslek içi kast yaratacak denli farklılaşarak yeniden ve yeniden üretildiğinin bugün gelinen noktada hem yargı kamuoyu ve hem de bütün toplumun açıklıkla gördüğü ve haklı kaygılar içine girdiğini anlatan Demokrat Yargı, bu itibarla Türkiye'de halen cari olan böyle bir yargı kültürünün hakikatte asla yargıya yaraşan bir kültür olamayacağının yeterince açıklıkla kavrandığı ve önlemler geliştirilmesi için sorumluluğun TBMM'de olduğunun kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye halkının hak ettiği ve ona yaraşır bir yargı organı, bu yargı organına yaraşır bir kültür ve bu kültüre uygun ortak ahlaki ilke ve etik ölçütler oluşturma sorumluluğunu artık erteleyemeyecek bir aşamada olduğuna dikkat çeken dernek, bütün yargıç ve savcıların topluma ortak mesleki ilkeler ve değerler çerçevesinde hesap vermesi için TBMM'ye acil olarak bir Yargı Etik Kurulu oluşturma görevi düştüğünü dile getirdi.