Giyim tarzına göre okula almamak vicdansızlık
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, erkeklerde de kadınlarda da okuma yazma oranını yüzde 100'e çıkarmanın mücadelesi içinde olduklarını belirterek, 'Bizim bu mücadelemize rağmen, hem de çağdaşlık adına, hem de modernlik adına, hem de bazen bizzat kadınlar tarafından genç kızların giyim şekline bakarak okullardan uzaklaştırılması ne eşitlikle, ne insaniyetle, ne de vicdanla bağdaşmaz' dedi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-11-05 15:53:28
Açılışta konuşan Erdoğan, Türkiye'de, kırsal kesimde kız çocuklarının okutulması önündeki engelleri aşmak için yoğun ve örnek bir mücadele sergilediklerini ve bunda büyük başarı elde ettiklerini belirterek, eşi Emine Erdoğan'ın da bu konuda büyük bir gayretin içerisinde olduğunu anlattı.
Erdoğan, 8 yılda 350 bin kızı okulla buluşturduklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Maddi imkanı olmadığı bahanesiyle kızlarını okula gönderemeyen ailelere maddi destek sağladık, sağlamaya da devam ediyoruz, durmadık. Okuma yazma kurslarıyla, kampanyalarla kadınları okula, eğitime kazanırdık. Erkeklerde de kadınlarda da okuma yazma oranını yüzde 100'e çıkarmanın mücadelesi içindeyiz. Buna rağmen, bizim bu mücadelemize rağmen, hem de çağdaşlık adına, hem de modernlik adına, hem de bazen bizzat kadınlar tarafından genç kızların giyim şekline bakarak okullardan uzaklaştırılması ne eşitlikle, ne insaniyetle, ne de vicdanla bağdaşmaz.
Geçen günlerde 'Başörtülü bayanların, başı açık olan bayanların mü cadelesinde gösterdikleri tavrı, başı açık bayanların başı örtülü bayanlar için de göstermelerini bekliyorum' demiştim. Bunu gösterenler var. Onları istisna olarak ayrıca da alkışlıyorum. Ama istiyorum ki bu çok geniş tabanlı olsun. Ortak payda belli, kadınlarımızın hakları. Bu ortak paydada her zaman buluşmaları gerekir. Bir alanda ayrımcılığı reddedeceksiniz, başka bir alanda ayrımcılığın bizzat mimarı olacaksınız. Biz bu konuda da bu en temel insan hakkı, eğitim hakkı alanında da suskunluğu, tereddütü, çekimserliği esasen anlamsız buluyoruz. Kadı n hakları için mücadelenin, ideolojilerden arındırılması, siyaset ve ideolojiler üstü bir yapıya kavuşması, hareketin önünü daha da açacaktı r. Aksi bir durum, ayrımcılığı gidermek için samimi bir niyetle yola çıkanların, başka ayrımcılıklara takılmasını kaçınılmaz kılacaktır."
Erdoğan, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığına, İstanbul 2010 etkinliklerini yürüten Devlet Bakanlığına, İstanbul Kadın Araştırmaları Merkezine, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına organizasyondan dolayı teşekkür etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine de burada önemli bir yükü üstlendikleri için ayrıca teşekkür eden Erdoğan, ayrıca 2 gün boyunca fikirlerini paylaş acak olan tüm katılımcılara, tüm sivil toplum örgütlerine ve katkı sunanlara da şükranlarını ilettiğini kaydetti.
2010 yılı için Avrupa'nın kültür başkenti seçilen İstanbul'un, ulusal ve uluslararası boyutta çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yaptığını ve yapmaya devam ettiğini dile getiren Erdoğan, bu çerçevede bir kadın buluşmasının "KADINist-WOMENist" adı altında düzenlenmesinin gerçekten heyecan verici olduğunu, hem Türkçe, hem Türkçe olmayan ifade altında buluşmasının da buna zenginlik kattığını söyledi.
Dünya üzerindeki birçok dilde kelimelerin erkek ve dişi olarak ikiye ayrıldığına dikkati çeken Erdoğan, şehirlerin bu dillerde "dişi" olarak kabul edildiğini ve kadınlar için kullanılan zamirlerle işaret edildiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnanıyorum ki şehirler güzellikleriyle olduğu kadar şefkatleriyle, kucaklayıcı ve koruyucu özellikleriyle de kadınlarla özdeşleşiyorlar. İstanbul, işte bu anlamda, dünya şehirlerinin en güzellerinden biri olarak şehirlerin anası olarak hiç nazlanmadan, bütün ihtişamını, şefkatini,koruyuculuğunu, kucaklayıcılığını insanlığa bahşediyor. İstanbul, doğunun ve batı nın ortak şehri olarak, bin yıllardır tüm dünyaya barış, adalet ve hoşgörü mesajları yolluyor. Bugün ve yarın yapılacak müzakerelerle de inanıyorum ki, tüm dünyaya kadı nların sorunlarını iletecek, kadınların hak mücadelesinde bir dönüm noktası ş ehir olarak ismini dünya kadın hareketine yazdıracaktır."
20. yüzyılın bir ideolojiler çağı olduğunu, yaşanan tüm değişime, bilim ve teknolojideki o büyük ilerlemeye rağmen, arkasında ağır enkaz bırakan bir yüzyıl olduğunu kaydeden Erdoğan, "21. yüzyıl inanıyorum ki 20. yüzyılın olumsuz hatalarının tekrar etmeyeceği bir çağ olacaktır. Ortak değerlerin yüceldiği, birlikte yaşama kültürünün güçlendiği, tarihi husumetlerin sona erdiği, medeniyetler arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen çatışmaların artık diyalog ve ittifakla neticeleneceği bir yüzyıl hayal ediyoruz. Daha en başında, böyle bir yüzyılı inşa etmenin samimi mücadelesini veriyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, Haçlı savaşlarının sona erdiğini, askeri fetihler döneminin kapandığını, sömürü ve emperyal zihniyetin insanlığın ortak değerleri karşısında mahkum edildiğini anlatarak, artık küresel barışın, demokrasinin, hakça paylaşımın ve küresel adaletin konuşulduğunu belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Elbette yeryüzünün bugün arz ettiği manzara, arzuladığımı z, özlediğimiz bir manzara değil. Ama, eski halin artık muhal olduğunu, geriye gidilmeyeceğini, kazanımların kaybolmayacağını, tersine yeni kazanımların elde edileceğini biliyor, buna inanıyor, buna ilişkin güçlü bir umut taşıyoruz. Bilginin ve onunla birlikte haberin çok hızlı yayıldığı bir çağdayız. Dünyanın neresinde olursa olsun, insanlar, artık sahip olduklarını ve olmadıklarını kıyaslama imkanına kavuştular. Başkalarının sahip olduğu hakları görenler, bu hakların neden kendilerinde olmadığını sorgulamaya başladılar. Demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi, eşitlik mücadelesi yerel olmaktan çıktı ve artık küresel bir boyut kazandı. Hak ve özgürlükler bugünün dünyasında hiç kimsenin tekelinde değildir. Hak ve özgürlükler, temel insani ihtiyaçlar, belli bir kesimin imtiyazı gibi belli bir kesimin hayali gibi değerlendirilemez."
SON VİDEO HABER
Haber Ara