Yılsonuna kadar kapsamlı çözüme ulaşılabilmesi için, Kıbrıs Rum tarafına, gereksiz söylemlerde bulunmaması gerektiğini belirten Eroğlu, mevcut süreçteki muhatabı Türkiye imiş gibi davranmak ve kapsamlı bir çözümün parçası olan Maraş konusunu gündeme getirerek konuyu çarptırma taktiklerine başvurmak yerine, çabalarını müzakere masasına yoğunlaştırması çağrısında bulunmak istediğini de kaydetti.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ban Ki-moon'a gönderdiği 1 Kasım tarihli mektubunda, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas'ın 24 Eylül'de Birleşmiş Milletler'in 65'inci Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya değinmek istediğini belirterek, "bilinen sebeplerle", Kıbrıs Türk tarafının BM Genel Kurulu'nda söz hakkı olmamasından dolayı, Hristofyas'a yazılı cevap vermek zorunda olduğunu; ancak Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüme ulaşmayı amaçlayan müzakereler devam ettiği bir dönemde ve tarafların karşılıklı suçlamalardan kaçınması anlayışına uygun olarak, Kıbrıslı Rum muhatabı ile polemiğe girmeden, sadece konuşmasındaki bazı ana noktalara cevap vermekle yetineceğini kaydetti.
Eroğlu ayrıca Hristofyas'ın, Türkiye'nin 1974 yılındaki müdahalesine "istila" ve Türk ordusunun adadaki hali hazır varlığına "işgal" ifadelerini kullanarak atıfta bulunmasının adadaki yasal ve tarihi gerçekleri yansıtmadığını vurguladı. KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Rum tarafının, "1963 yılından sonra da Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını taşımaya devam ettiği" iddiasının, her türlü yasal, fiili ve ahlaki temelden yoksun olduğunun altını çizerek, "Bu cumhuriyet, ne Kıbrıs Türk halkını ne de Kıbrıs'ın tümünü temsil etmektedir. Tüm bunlara rağmen, Kıbrıs Türk tarafı, on yıllardır devam etmekte olan müzakere sürecinde her zaman iyi niyetli davranmış ve çözüm için ortaya konan ana planları ya başlatmış ve/veya kabul etmiştir" ifadelerine yer verdi.