Abdulvehhab Bedirhan
Komşularıyla ilişkilerini düzelten ve 'köktenciliği' iç tehdit olarak görmekten vazgeçen Türkiye'de, Kürt sorununun da çözülmemesi kabul edilemez.
Türkiye kendisini ve başkalarını hayrete düşürmeyi sürdürüyor. Ankara’nın ulusal güvenlik kavramlarını yenilemesi karakteristik bir geçişti. Zira yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi sivil devlet sürecinin derinleşmesi için bir fırsat oluşturdu. Üç kesimin, yani hükümet, ordu ve istihbaratın güvenlik stratejisindeki değişikliklere onay vermesi, rejimin istikrarına duyulan güveni yansıtıyor.
Uluslararası ders
‘İslamcı köktenciliğin’ tehdit kaynağı olarak tasnifinin gözden geçirilmesi doğaldı. Zira bu tasnif uzun süre boyunca, aşırı laiklikle mücadele eden dini ideolojiye sahip partilere karşı savaşı haklı çıkarmak için kullanıldı. AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte irticanın tehdit olduğu fikri artık kabul görmüyor. Dolayısıyla, bir tehdit olarak İslami köktencilik yerine ‘aşırılıkçı örgütler’ tanımı getirildi. Türk yetkililerin bu tartışmayı uluslararası boyuta taşımamasına rağmen ‘İslamcı’ sıfatının tehdit tanımından uzak tutulması, terörü siyasi veya dini atıfta bulunmadan tanımlayamayan uluslararası çevrelere de bir formül önerir gibiydi. Burada ayrıca İslamcıların iktidarda bulunmasının İslam devleti veya emirliği anlamına gelmeyeceğini ifade eden bir başka ders de var.
İsrail’in ve gelecekte nükleer silah sahibi olması durumunda İran’ın dış tehlike olarak gösterilmesi de dikkat çekiciydi. Türkiye bu yaklaşım bağlamında, kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge çağrısı yapan Arap ülkelerinin yanında yerini almış oluyor. Bir başka önemli nokta da Ankara’nın artık İsrail’e bölgedeki tek dost devlet olarak bakmaması. Gerçi Türkiye İsrail’i düşman sınıfına koymadı, ancak çıkarların çatışması iki ülkeyi düşmanlıktan öte bir noktaya da götürebilir.
;
Diğer yandan, Türkiye’nin talebi içeride de ‘sıfır soruna’ ulaşmak olmalı. Zira PKK’yla çekişme hâlâ çözülmesi öngörülen bir sorunsa, özellikle de askeri çözümün yararsızlığı defalarca teyit edilmişken, Türkiye’nin çehresini değiştiren AKP’nin Kürt meselesinde uygun bir siyasi çözüm formül bulmakta aciz kalması kabul edilemez veya haklı görülemez.
Kaynak: Katar Gazetesi Eş-Şark Çeviri Radikal
