Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün ev sahipliğinde yapılan 16. Dünya Verimlilik Kongresi ve Avrupa Verimlilik Konferansı Antalya Belek'te başladı.
Üç gün sürecek kongrenin açılışında konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, dünyada ekonomik krizlerin yaşanmasını önlemek ve ekonomik büyümeyi sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak için, verimliliğin anahtar kavramlardan biri olmaya devam edeceğini söyledi.
Birçok ülkede kamu borçlarının ve bütçe açıklarının reel sektörü tehdit etmeye devam ettiğine dikkat çeken Ergün, "Türkiye'nin bu önemli noktaları, küresel krizden çok daha önce idrak etmesi ve buna göre hareket etmesi, ülkemiz adına son derece sevindirici olmuştur. Türkiye, 2001'de yaşadığı yerel krizin ardından, yanlışlarını teşhis etmiş, bu sorunları tedavi etmiş ve sürdürülebilir bir büyüme hedefine odaklanmıştır. Zira 2001 krizi, ülke olarak bazı doğruları çok daha iyi anlamımızı sağlamış, hükümetimiz de bu doğruları başarıyla hayata geçirmiştir." diye konuştu.
"Sürdürülebilir bir büyüme için, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve özel sektörün daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir." diyen Ergün, bu cümlenin hükümetin son 8 yıllık süreçte uyguladığı ekonomi politikalarının adeta bir özeti niteliğinde olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin dünyada küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olması ve krizden yapısal bir hasar almadan çıkmasının, bu anlayışın sonucunda gerçekleştiğini kaydeden Bakan Ergün, şöyle devam etti: "Zira ülkemizde, hem mikro hem de makro düzeyde, verimliliğe dayalı büyüme yaklaşımının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Kriz döneminde üretim, ihracat ve istihdam kayıpları yaşansa da, bu kayıplar kalıcı olmamıştır. Bu yılın ilk yarısında ekonomi, yüzde 11 gibi çok önemli bir büyüme oranı yakalamıştır. Yeni açıkladığımız orta vadeli programda, 2010 yılı büyüme hedefimizi yüzde 6,8 olarak revize ettik; ancak ben, yıl sonunda yüzde 7'nin üzerinde bir büyüme yakalayacağımızı düşünüyorum."
Ergün, bu yılın ilk 10 ayında ihracatın da, yüzde 11,4 oranında bir artış gösterdiğini aktarırken, kriz sonrası dönemde, istihdam rakamlarında da çok önemli toparlanmaların görüldüğünü ifade etti.
Yine 2011 bütçesinin, Türkiye ile diğer birçok gelişmiş ekonomi arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyduğunun altını çizen Bakan Ergün, "Birçok Avrupa ülkesinde dahi işten çıkarmalar, maaş indirimleri ve kamu yatırımlarının askıya alınması gibi gelişmeler yaşanırken, Türkiye, yine yatırım ve büyüme odaklı bir bütçe hazırlamıştır. Türkiye, artık hem doğru alanlara yönelen, hem de faaliyet gösterdiği alanların hakkını fazlasıyla veren bir ülkedir. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz yeni teşvik yasası, bu konuda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu teşvik yasası, ülkemizi verimli olmayan sektörlerden, verimli sektörlere doğru kaydırma esasına göre hazırlanmıştır." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin dışa açık ve ihracata dayalı büyüme stratejisine geçtikten sonra, özellikle 1990'lı yılları iyi kullanamadığına dikkat çeken Sanayi ve Ticaret Bakanı, şimdi yapısal sorunlarını geride bırakan Türkiye'nin büyüme sürecine verimlilik ekseninde devam etmesi gerektiğini vurguladı.
"VERİMLİLİK, EL VE MAKİNE KAPASİTESİNDEN ÇOK ZİHİN KAPASİTESİNİN ARTTIRILMASIYLA OLUR"
Bakan Ergün, verimliliğin '10 işçi yerine 1 makine çalıştırırsam, maliyetlerimi düşürebilirim' gibi dar bir çerçevede anlaşılmasının doğru olmadığını ifade etti.
Verimliliğin el ve makine kapasitesini olduğundan daha çok, zihin kapasitesini artırmanın bir sonucu olduğunu kaydetti. Verimlilik kavramının 10 yıl önceki anlamına takılıp kalan bir örgütün, bugünün yeni şartlarında verimsiz bir örgüt olduğunu ifade eden Bakan Ergün, şöyle devam etti: "Verimlilik kavramının, hayatımızda bu derece önemli olmasının nedeni, ekonomideki birçok diğer parametrenin verimliliğe göre teşekkül etmesidir. Başta istihdam olmak üzere üretim, ücretler, sermaye birikimi, teknoloji seviyesi, yatırımlar ve kalkınma gibi birçok değişken ve aralarındaki ilişkiler, verimlilik düzeyi ile yakından ilişkilidir. Verimlilik, bütün bu değişik göstergelerin hem nedeni, hem de sonucu durumundadır. Ekonomik krizlerin, bu göstergeler üzerindeki etkisi de, verimlilik düzeyine göre değişmektedir. Aynı kriz, düşük verimlilik olan ortamda ağır tahribat yaparken, yüksek verimlilik olan ortamda daha sınırlı etki yapmaktadır."